Yazar Adı : Ahmed Vefik Paşa | İlim Dalı : Fıkıh |
Kitap Dili : | Kitap Tipi : Tercüme |
Konusu : | Sitedeki Kayıt Türleri : Baskı |
Ekleyen : Aybike Şeker/2008-07-08 | Güncelleyen : Fıkıh Dersleri/2008-07-09 |
Telemaque Tercümesi
Ehemmiyeti ve gördüğü rağbet bakımından bunların en başında Telemaque tercümesi gelir.
Truva Seferi dönüşünde kaybolan babası Ulys'i aramak üzere çıktığı deniz aşırı büyük yolculukta Telemaque'ın başından geçen maceralar içinden beraberindeki mürşidi Mentor'un hakimane öğütleri vasıtasıyla Fenelon'un memleket idaresi hakkında siyasî ve ahlâkî telkinlerde bulunmak gayesiyle yazdığı bu romanını Ahmed Vefik, Yûsuf Kâmil Paşanın divan nesrinin süslerine ve lafız sanatlarına boğulmuş tercümesine karşıt olmak üzere çevirmiştir.
Ahmed Vefik'in süsten uzak, mümkün olduğu kadar yalın bir ifade ile aslına uygun olarak yaptığı tercümede, fikrî muhtevası bakımından bir nevi siyasetnâme sayılan bu hikemî romanın içindeki siyasî ve ahlâkî mesaj, devrin okuyucusunun memleket idaresi, hükümdarın durum ve tutumu gibi yönlerden kendi zamanı ile ilgili benzerlikler bulup ülkesi namına birtakım hisseler çıkarabileceği şekilde çok daha farkedilir bir hale gelir.
Yûsuf Kâmil Paşa'nın, bütünü ile, fakat hülâsa ederek tercüme etmesine karşılık Ahmed Vefik Paşa'nınki, aslı on sekiz bölüm olan romanın ancak baştan ilk altı kısmını arada hiçbir atlama veya eksiltmeye gitmeksizin verir.
Yeniden canlanmaları ve edebiyat diline mal olmaları düşüncesi, Ahmed Vefik'in bu tercümesine Türkçe'nin halk dilinde kalmış, hatta unutulmuş sözlerini getirir. Fakat bunlar yanında en alışılmadık Arapça, Farsça sözlerin yer alıvermesi, onun ifadesinde daima olduğu gibi bu bakımdan insicamı kaybettirir.
Ahmed Vefik Paşa, Yûsuf Kâmil Paşa'nın tercümesine karşı üstü kapalı bir tenkit taşıyan önsözünde, Türkçe'nin zenginliğini gösterecek yeni bir nesir tarzı getirdiğinden bahsettiği, bazı parçaları daha 1869'da hazır olan bu iddialı tercümesini Kâmil Paşa'nın ölümünden sonra neşretmiştir.
Bursa valiliği sırasında 1880'-de ilkin Hüdavendigar gazetesinde tefrika edilip aynı yıl yine Bursa'da kitap şeklinde basıldıktan başka 1885'te İstanbul'da üçüncü baskısı yapılır.
Mekteplerde kitabet derslerinde okutulan tercüme, gördüğü rağbet dolayısıyla beş yıl içinde üç defa basılmıştır.