Yazar Adı : | İlim Dalı : Tasavvuf |
Konusu : | Dili : Türkçe |
Özelliği : | Makale Türü : Müstakil |
Ekleyen : Nurgül Çepni/2009-07-08 | Güncelleyen : /0000-00-00 |
Tarikat
Tarikatlere girmenin gerekli olup olmadığını, tarikate girilmesi halinde mürşidi seçmenin yolunu bilmemiz gerekiyor.
Tabi ki her müslümanın beraber hareket edeceği bir çevresi, yol gösterecek bir hocası, dini iyi bilen bir rehberi veya mürşidi olması büyük önem arzeder. Böylelikle müslüman hem dinini öğrenmiş olur, hem de yalnız başına yapamayacağı bir çok faaliyeti beraber hareket ettiği cemaati ve arkadaşları ile gerçekleştirmiş olur. Böylece sohbetlere katılır, ilmini artırır, Allah yolunda vereceği mücadele için gerekli manevi gıda ve enerjiyi almış olur. Kardeşleriyle beraber şevk ve heyecanla Allah yolunu tutar, Dinin gereklerini yaşar ve yaşatır.
Müslüman böyle bir topluluğun içinde ise ve kendisine örnek olacak, yol gösterecek bir hocası varsa bu kişinin ayrıca bir tarikate girmesi gerekli değildir. Dinimizde İslamı yaşayabilmek için tarikate girmek gerekir diye bir hüküm ve şart yoktur.
Tarikate girmek isteyen kardeşlerimizi ise dikkat etmeleri ve tarikate girmenin şartlarına uygun hareket etmeleri konusunda uyarmamız gerekir. Nasıl ki üye olmak istediğimiz herhangi bir kurum, dernek veya teşkilatın üyelik şartları varsa, adabı, usülü varsa, tarikatlere girmenin de bir yolu, adabı ve usülü vardır ve bunların bilinmesi lazımdır.
İyi bilinmelidir ki tarikate girme ve mürşidi seçmede ölçü kesinlikle o tarikat şeyhinin keramet göstermesi değildir. Kesinlikle “işte adam acayip şeyler yapıyor, olağanüstü şeyler gösteriyor, efendim gaybdan haber veriyor” gibi haber ve söylentilerin arkasına düşülmemelidir. Hatta bu olağanüstü şeyleri gözlerimizle görmüş olsak bile önce tabi olacağımız mürşidin istenen şartları taşıyıp taşımadığına bakmalıyız. İyi bilelim ki tarikat adabı hakkında yazılan kitaplarda keramet göstermenin esas alınmaması gerektiği ve bunun tarikatın doğru çizgide olduğunu gösteren bir ölçü olmadığı kaydedilmiş ve açıklanmıştır. Zira insanlar neyin gerçekten keramet olduğunu neyin olmadığını bilemez, dolayısıyla yanılabilir ve keramet diye oyunbazın veya sihirbazın arkasına düşebilirler.
Şimdi herhangi bir tarikate girme konusunda önemli iki şarttan bahsedeceğiz: Bunlardan
Birincisi: Girmek istediğimiz tarikatın İslam’ın değişmez ilkelerini, Ehli Sünnet ve’l-cemaat esaslarını benimsemiş olması gerekir. Yani Kur’an yolunu takip edecek ve Hz. Peygamber’in sünnet çizgisinden ayrılmayacak. İslam’da olmayan, batıl, yanlış ve hurafe şeyler içermeyecek. Böyle olup olmadığını anlamak içinse öncelikle tarikatın incelenmesi, soruşturulması ve yeterli tahkikatın yapılması gerekmektedir.
İkinci önemli şart ise şudur: Tarikatın başında olan kişinin alim bir kimse olması. Yani tarikatte müridleri yönlendiren mürşidin sadece tasavvufta değil, tüm dini konularda yeterli bilgisi ve uzmanlığı olması şarttır. Neden? Çünkü bakınız mürşid diyoruz, ne demek mürşid? Yani “doğru, hak yolu gösteren” demek. Şayet doğru yolu gösteren kimsenin alimlik sıfatı bulunmuyorsa insanlara nasıl yol gösterecek ve nasıl irşad edecek, kendisi bilmiyorsa insanlara ne anlatacak, sorularına doğru bir şekilde nasıl cevap vercek, onları neye göre yönlendirecektir. Ne yazık ki zamanımızda bu önemli adaba uyulmaması ve şeyh diye ortaya çıkan kişinin ilmi seviyesine, alim olup olmadığına dikkat edilmemesi nedeniyle işin ehli olmayan kimseler ortaya çıkmakta ve insanları yanlış şekilde yönlendirmektedirler. Mürid şeyhin yanlış yaptığını görse dahi müdahale etmemekte “bir bildiği vardır” diyerek yapılan yanlışı kabullenmektedir. Şeyh ise “şeyhe teslimiyet gerekir” diyerek gelebilecek itiraz ve uyarıların önünü kesmektedirler.
Evet, Tarikate girmek isteyenin niyeti iyi olabilir; Allah için bir yere bağlanmak ve bir şeyler yapmak istiyor olabilir. Ama bir şey yaparken yapılanın boşa gitmemesi için doğru olana yapışmalıdır. Ehli olmadığı halde insanların başına geçip, kendilerini şeyh diye ilan edenler iyi tanınmalı, körükörüne arkalarına düşülmemelidir.
Bir tarikatın veya mürşidin şartlara uygun olup olmadığı nasıl anlaşılır? Tabi ki ilmine güvendiğimiz kimselere sorarak, danışarak anlaşılır, güvenilir bir tahkikattan sonra gereken yapılır.
“Şeyhi olmayanın şeyhi şeytandır”, “Bir şeyhe tabi ol, bir tarikate gir de nasıl olursa olsun” gibi asılsız şeylere kulak verip de rastgele bir tarikate girenleri uyarmalıyız. Müslüman dikkatli olmalı ve kulaktan dolma bilgilere itibar etmemeli, bilerek, araştırarak hareket etmelidir.