Yazar Adı : | İlim Dalı : Türk Dili ve Edebiyatı |
Konusu : | Dili : Türkçe |
Özelliği : | Makale Türü : Kitap Eleştirisi |
Ekleyen : Nurgül Çepni/2009-07-09 | Güncelleyen : /0000-00-00 |
Mesnevi'denÇalgıcının Hikâyesi
Eskiden varmış bir eşsiz çalgıcı; Dinliyenlerden gidermiş derd, acı.
Hez gönül uçmuş, tutup alkış ona; Hem de canın aklı hayranmış ona.
Bir av artık genç iken şahin olan; Durmadan ancak sinek avlar her ân.
Sırtı bir küp: Eğrilip kamburlaşan; Kaş: Semer olmuş göz üstünden aşan.
Gitti hoş ses, geldi çirkin yaygara; öyle çirkin ses ki etmez beş para.
Öyle sesmîş, kıskanırmış zühre dün; Kart eşekden çıkma ses olmuş bugün.
Çökmesin göster ki en son bir tavan; Hangi enfes olmamış en son yavan?!
Bundan ancak ayrı Sûr üfrülmesi; Bir de ermiş erlerin ölmez sesi.
Her gönül gönlüyle sarhoş onların; Hem bu yokluk yokluğuymuş her varın.
Çekti her bir ses ve her bir fikri o; Sır ve vahy; ilham ve tad zinciri o.
Yaşlanıp çökmüştü artık çalgıcı; Bir dilim ekmeksiz olmak çok acı.
Sen ki Tanrım çok ömür verdin bana; Bir değersiz kuldum erdim lûtfuna.
Geçti yetmiş yıllık ömr isyan ile; Benden ihsan kesmedin bir gün bile.
Et konuk Tanrım bugün mangırsızım; Hep seninçin inlesin artık sazım.
Çalgı, saz... - her neyse - atmış omzuna. Gitti şehrin sonra kabristanına.
"isterim senden bağış, Tanrım!" dedi. Var mı saf iç Tanrı ihsan etmedi?
Çaldı saz, üzgün, döküp çok gözyaşı; Çalgı, yastık oldu... baş: yorgun başı.
Düştü yorgun, geldi birden uykusu; Uçtu, derken ten kafesden can kuşu.
Kurtulup dünyâ gamından - hem de son Buldu can sahrası saf âlemde son.
Açtı söz - düş gördü - ömründen hemen: "Barda kalsaydım eğer gönlümce ben.
Gayba âit lalelik pek hoş olur; Böyle bir bağdan gönül sarhoş olur.
Hem uçar kolsuz kanatsız, hem gezer. Yer idim dilsiz, dudaksız hem şeker.
Hem yumar göz, hem görürdüm her yeri; Atmadan el hem dererdim gülleri.
Bal, deniz olmuş: Yüzer derya kuşu. Bil nasıl bir bal bu: Eyyûbunkisi.
Öyle biz engin ki Peygamber Eyüp, Hastalıklardan arınmıştır yunup.
Tut ki olsun gökden uçsuz Mesnevi: Hacmi almaz: Bil bu bir sır, mânevi.
Yer ve sonsuz göklerin yüz ölçümü, Darlığından parçalarlar gönlümü.
Düşde gördüm öyle bir âlem, ulu; Bende artık kol kanat dersen: Dolu!..
Olsa - mezkûr âlemin - malûm, yola; Az durur dünyâda Allâhın kulu.
Sen ki kurtardın dikenden ökçeni; Geç tamahdan çekmesin dünyâ seni.