İlim Dalı : Tasavvuf | Konusu : |
Soruyu Soran : | Cevaplayan : Önder Nar |
Cevaplayanın Mezhebi: | |
Ekleyen : /2021-02-15 | Güncelleyen : /2019-05-17 |
Soru: Peygamberimizin zikir meclislerine katılması ile alakalı nakiller ve tasavvuf büyüklerinin ona sormadan bir iş yapmamaları ile ilgili nakiller doğru mudur? Bunlar doğruysa sorulan sorular hangi çerçevededir?
Verilen cevaplar kuran, sünnet, icma ve kıyas ana delilleri varken dini açıdan nereye konulacaktır.
Peygamberimizin Zikir Meclislerine Ruhaniyetleri İle Katılmaları Konusu:
-Efendimizin ruhunun bazı meclisleri ziyaret etmesi hayatındayken de vefatından sonra da bizzat kendisinden ve eşlerinden nakledilmiştir.
-Hayattayken Cafer et Tayyar’ın şehid edilişine ruhuyla şahid olmuştur.
Daha sonra meleklerin onu iki yanında durarak semaya yükselttiğini de efendimiz anlatmıştır.
- Hz. Hüseyin’in Kerbela’da şehid edlişini efendimiz rüyasına girdiği hanımına haber vermiştir.
- Efendimiz bedeni ve ruhuyla İsra gecesi "Tayyı Mekan ve Tayyı Zaman" yapmıştır.
- Peygamberlerin ruhlarıyla efendimiz daha dünya hayatındayken görüşmüştür. (Hayatta olanla vefat etmiş olanın ruhlarının görüşmelerine delildir.)
- Cinlerle ve meleklerle efendimiz defalarca bir araya gelmiştir. (İnsan türünün cin ve meleklerle görüşmesine delildir.)
- Bunların yanı sıra "Allah’ın zikir ve ilim meclislerini ziyaret eden melekleri vardır. Orada bulunanlara istiğfar ederler..." Şeklinde mana ifade eden çok sayıda hadis vardır.
Efendimizin vefat ettikten sonra ruhunun zikir meclislerinde hazır bulunması konusu ise ehli sünnet ilim adamları arasında tartışılmıştır.
-Yukarıda saydığım hem şeri ilimlerde uzman hem de tasavvuf eğitimi alıp şeyhlik konumuna ulaşmış ilim adamları , efendimizi uyanıkken defalarca gördüklerini ve meclislerinde hazır bulunduğunu ifade etmişlerdir.
İbn Hacer el Askalani, İmam el Kurtubi ve İmam es Sehavi gibi hadis otoriteleri efendimizin uyanıkken de görülmesi ''iddiasının'' ve onun üzerine bina edilen efendimizden hırka almak, el almak vs. amellerin aslının olmadığını ifade etmişlerdir. [1]
İmam el Gazali , ibn el Arabi el Maliki, İzz b. Abdisselam, es Suyuti gibi ehli sünnet büyükleri efendimizle salih insanların görüşmelerinin çok sayıda salah ve takva sahibinden nakledildiğini , bu halin keramet olarak oluşmasının caiz olduğunu ifade edip susmuşlardır.
Tasavvuf iddiasında olan ama inanç amel ve ahlak değerlerimize gereği üzere vakıf olmayan bununla birlikte sünni itikada sahip olduğu nu da ifade etmekten geri durmayan insanların , efendimizin elini kabrinden çıkarıp ehli beytten olanların selamlarını aldığı, uyanıkken şimdi efendimizi yanımda oturuyor ve sizi şu konularda uyarıyor şunu yapın diyor gibi iddialarda bulunanları da gözlemlenmektedir.
Bu davranışların sahiplerinin bu söylemlerine özellikle dikkat edilmelidir. Yaptıkları ; keramet olarak varlığı ve olabilirliği caiz olan bir şeyin dindeki meşru olma sınırlarının dışına çıkarılması ndan başka bir şey değildir.
[1] İbn Hacer el Askalani Fethul Bari XII.385 vd.: el Kastallani, el Mevahib, V.295;