Abdülbaki Baykara
Manzumelerinde Baki mahlasını kullandı.
Muallim Musa Dede'den Kur'an öğrendi.
1888 yılında Molla Gürânî semtindeki Dârüttahsîl adlı özel okula başladı, daha sonra Dâvud Paşa Rüştiyesini bitirdi (1897).
Ayrıca zamanın tanınmış âlimlerinden dersler alarak kendini yetiştirdi.
Babasından Mesnevi okuyarak başladığı bu öğrenime Demircili Ahmed Fuad Efendi'den sarf, nahiv, mantık; Beyazıt Devlet Kütüphanesi hâfız-ı kütübü İsmail Saib Efendi'den meânî, kelâm, akaid, Sahih-i Buhâri ve Şifa-i Şerif, mesnevihan Esad Dede'den Farsça; Sütlüce'deki Sâdîi Dergâhı şeyhi ve Meclis-i Meşâyih reisi Hasîrîzâde Mehmed Elif Efendiden tasavvuf ve Mesnevi dersleri alarak devam etti.
Bu eğitimin sonunda Elif Efendi'den Mesnevi (1906), İsmail Saib Efendi'den de ilmiye (1908) icazetnameleri aldı.
Konya'da Şeyh Abdülvâhid Çelebi tarafından 1903'ten itibaren dergâhta vekâleten ism-i celâl zikri ve mukabele yapmasına izin verildi.
Babasının yerine şeyhlik makamına asaleten tayin edildi (1908–1925).
Üç ay sonra Abdülvâhid Çelebi tarafından dergâhın mesnevihanlığını yürütmekle görevlendirildi.
Meclis-i Meşâyih âzalığı (1909–1918), binbaşı rütbesiyle kumandan vekilliği (1915),
İstanbul Türk Ocağı müdürlüğü, Kütüphaneler Tasnif Komisyonu üyeliği, Bakırköy Ermeni Lisesinde edebiyat öğretmenliği yaptı.
Darülfünun İlahiyat ve Edebiyat fakültelerinde Farsça okuttu.
Vefat edince Yenikapı Mevlevîhânesinde Kemal Ahmed Dede'nin yanına defnedildi.
İyi bir tanburî idi. Ebced hesabı ile tarih düşürmede zamanının en önde gelen şairiydi.
Büyük bir kısmını aruzla yazdığı Türkçe ve Farsça şiirlerinin bazılarında mizah ve hiciv unsurları hâkimdir.
Şiirleri Mahfel ve Osmanlı Tarih ve Edebiyatı adlı dergilerde yayımlandı. Şiirlerini, Enfâs-ı Baki adı altında bir divan tertibiyle yazdı ve Fâtih Millet Kütüphanesine vakfetti.