Sırçalı (Muslihiye) Medresesi
Sırçalı Medrese, Konya’nın Gazi Alemşah Mahallesinde, Araponğlu Makası’ndan Sahip-Ata Camiine giden yolun sağındadır.
Muslihiye Medresesi’nin kapısı çinileriyle meşhur olduğundan daha çok “Sırçalı Medrese” olarak anılmıştır.
Sırçalı Medrese, üzerinde kubbesi bulunmayan açık avlulu bir medresedir.
Taç kapı, türbe, avlu ve revak olmak üzere dört kısımdan ibarettir. İki katlı eyvanlı medreselerinden abidevi bir yapı olan Sırçalı Medrese, tamamiyle simetrik ve dengeli alanı ile klasik Selçuklu medreselerinin ilk örnekleri arasında yer alır.
Sırçalı Medrese doğu-batı istikametinde ve dikdörtgen şeklinde bir kaide üzerine oturtulmuştur. Dikdörtgenin uzun kenarını teşkil eden yanlarında altlı üstlü medrese odaları vardır.
Taç kapısında bulunan kemerin üstündeki mermer kitabesinden anlaşıldığına göre II. Gayeseddin Keyhüsrev zamanında Medreddin Muslih, hanefi mezhebinden fakihler ve talebeler için bu medreseyi yaptırmıştır.
Sırçalı Medrese, mimarlık, mimari tezyinat, yazı ve çini sanatları itibariyle devrinin kemalini ifade eden bir eserdir. Türk sanat zevkinin, sanata istidadının, dini cevd ve ilhamının en canlı bir şahididir. Eyvan kemerine ait nişin solunda ve üstte çini bir madalyonun içindeki kitabeden, eserin mimarının tuslu Osmanoğlu Mehmet oğlu Mehmet olduğu anlaşılıyor.
1895’de Anadolu’ya gelen Friedrich Sarre ve Charles Texier eserlerinde Sırçalı Medrese’den bahsetmişler ve birer planını da kitaplarına koymuşlardır.
Medrese bir çok tamirat geçirerek günümüze ulaşmayı başarmıştır.
Eserin banisi Bedreddin Muslih I. Alaeddin Keykubat’ın oğlu II. Gayaseddin Keyhüsrev’in emirlerinden olup, “Lala”, “Hadim”, ve “Hoca” ünvanlarını taşıyordu. Üç kardeşten biri olan II Alaeddin Keykubad’ın öldürülmesinde eli oldğu bildirilir.
Bedreddin Muslih’in ne zaman öldüğü kesin olarak belli değilse de 1258’den sonra vefat ettiği ve medresesindeki türbesine defnedildiği zannediliyor.