İlim Dalı : Fıkıh | Konusu : |
Soruyu Soran : | Cevaplayan : Önder Nar |
Cevaplayanın Mezhebi: | |
Ekleyen : /2003-05-15 | Güncelleyen : /0000-00-00 |
Soru: Mezhep imamları arasında neden hiç kadın yok?
el Cevab: bu soru bu grubun soru cevap ve delil gösterme konularının formatına uymuyor.
İslami bilgiyi ve teşri tarihini geleneksel İslam anlayışını sorgulayan bir insanın sorusuna benziyor.
Sizin Muhtemelen Mezheplerle alakalı bir algı yanlışınız var.
Soruyu ne çerçevede sorduğunuzu ifade ederseniz cevabını daha kolaylaştırmış olursunuz.
Mülahaza: Son Gül
Hayır, beni yanlış anlamışsınız. Bana gelen böyle bir soru üzerine sordum sizlere. Daha detaylı soracak zamanım yoktu. Onun için kısa ve net yazmak durumunda kaldım. Vereceğiniz cevaplara güvendiğim için size sorma ihtiyacı duydum. Farklı bir niyetim olsa idi farklı bir üslupla sorardım. Umarım beni anlamışsınızdır.
el Cevab:
İslam Ümmeti içerisinde çok sayıda kadın fakih yetişmiştir. Benim sıklıkla kaynak gösterdiğim Bedaius Sanai isimli fıkıh kitabı büyük fakih Kasani tarafından enfes bir üslupla kaleme alınmışsa da tashihini hocasının kızı ve öğrencisi daha sonraki eşi hanımefendi yapmıştır.
- ''Mezhep'' bir ilmin bütün alt dallarında ve ona bağlı konularda ictihad etmekle ve kanaat izhar etmekle oluşur. Bütün meselede değil de bazı meselelerde ictihad yapılarak oluşan ilmi kanaatler e de ''Yöneliş'' diyoruz.
Bu çerçevede İslam fıkhının bütün konularında ictihad eden bir kadın fakih mezheplerin oluşma döneminde ortaya çıkmamıştır.
Mezhep imamları ilimlerin tedvin döneminde ortaya çıktıklarından hemen hemen her biri yıllarca süren ilim yolculuklarında bulunmuşlardır. Kadınların o dönemde yıllarca yolculuklara çıkmaları ve yıllarca ya da aylarca ilim merkezlerinde geçici olarak kalıp öğrenmeleri gerekenleri öğrenecek şekilde ailelerinden uzakta yaşayabilmeleri hem hayat şartları açısından hem de bir kadın olarak karşılaşılacak sorunlar açısından hem de dini mükellefiyet kuralları açısından çok zordur.
Aynı zorluklar bugün için de geçerliyse de günümüzdeki İslam emir ve nehiyleriyle alakalı hassasiyet zayıflığı sebebiyle genç kızlar yanlarında eşleri ya da aileleri olmadan yıllarca uzak şehirlerde tek başlarına ya da öğrenci evlerinde ya da yurtlarında kalabilmekteler ve bu konuda Allah’tan haya etmemekteler. Aileler de aynı durumda olup kızlarını yalnız başlarına mahremsiz uzak şehirlere gönderebilmekteler.
Dini birikimlerim gereği oluşan Kanaatime göre; kadınların yaratılış gayesi annelik önceliklidir. Diğer hayat alanlarında ve ilim alanlarında uzmanlaşmak ikincil önceliktedir.
Mezheplerin Müslümanlar tarafından kabul görmeleri de kanaatimce yüce Allahın izni ve rızası ve müdahalesi doğrultusunda gerçekleşmiştir. Yüzlerce müctehid yetişmiş ama Allah bu temiz ve ehil fakihlere İslam ümmetine dini hayatlarında rehberlik şerefini lutfetmiştir. Konu din olduğundan Bu ilahi müdahalenin olmasını İslam Dininin Korunmasının Allahın Kefaletinde olması esası çerçevesinde görüyorum.
Bir oryantalist gibi olaya bakıp; zalim sultanların hevalarına uygun fetva veren adamları destekleyip halka bu fetvalarla amel etmeyi dayatmaları vs gibi sebeplerle mezheplerin yaygınlaştığı tezini savunmuyorum. Bu tezi hatalı ve kasıtlı buluyorum.
Bütün bunlarla birlikte Kadın İlim adamlarının ictihad etmeleri ve mezhep sahibi olacak derecede her meselede fetvalarının olması mümkündür ve caizdir. Ama kadınlardan geçmişte de günümüzde de bu ali himmet seviyesinde ilim adamları çıkmamıştır. En kolay cevapta böyle olabilir diyorum.