Yazar Adı : | İlim Dalı : Biyografi |
Konusu : | Dili : Türkçe |
Özelliği : | Makale Türü : Müstakil |
Ekleyen : Nurgül Çepni/2009-07-14 | Güncelleyen : /0000-00-00 |
Büyük Tasavvuf Eri NESİMİ
Bizde, doğum ve ölüm yıldönümleri, eskilerimizi anma gayretleri unutulmuş görünürken Baku'da Azerbaycanlı Türkler tarafından Nesimî'nin 600 üncü doğum yılı şenlikleri düzenlenmesi takdirle karşılanmıştır.
14. yüzyıl Divân edebiyatımızın olduğu kadar, Tekke edebiyatımızın da önemli şairlerinden olan Nesimî, âdeta Divân şiirinin Yunus Emre'sidir. Temelsiz Hurûfi tarikatı görüşlerine bağlanmasına rağmen,en coşkun tasavvuf öncülerindendir.
Fuzulî ve Şeyh Gâlib de tasavvuf yolunda hayli ileri gitmişler, Ölümsüz eserler meydana getirmişlerdir ama, yine de Nesimî kadar coşkun, pervasız bir tasavvuf eri gösterilemez. O, fikirlerini en korkusuz şekilde yaymakla kalmamış, bu yolda her sıkıntıyı göze almış ve sonunda inancının kurbanı da olmuştur.
Şivesinde Azerî özellikleri görüldüğü için, Bağdat'lı olduğu sanılan Nesimî'nin, dildeki ustalığı, mısra kurmadaki üstünlüğü, samimiyeti ve lirizmi ile Halk, Tekek ve Divân şairlerimiz üzerinde büyük tesirleri olmuştur. Hemşehrisi Fuzulî gibi üstat bir şairde bile söyleyiş ve duyuş etkileri görülen Nesimî, ölümüyle de fikirleri kadar derinlikler bırakmıştır.
ölümü, Halep'te derisi yüzülmek suretiyle vahşî bir şekilde olmuştur. Bu ölüm, onu halk gözünde çok büyütmüş, erenler katına çıkarmıştır. Tasavvuf yolunda şehit olan Hallacı Mansûr'un bir eşi sayılıp, adına efsaneler düzülmüştür. Nesimî, derisi yüzülür yüzülmez kalkmış, derisini bir post gibi sırtına vurup uzaklaşmış, Haleb'in 12 kapısını bekleyen kapıcıların hepsi de Nesimî'nin bu vaziyette şehirden çıkıp sırrolduğunu görmüşler. Akşam olunca hepsi: «benim kapıdan çıktı» diye iddia etmişler. Sonunda her kapıdan aynı zamanda çıktığı anlaşılmış. Bu yüzden, onun gömüldüğü yer yoktur derler. Türbesi, derisinin yüzüldüğü yerde bulunmaktadır.
Nesimî'den bir gazel:
Ummana giren ışk ile dürdâneye uğrar Şükrâne veren canını, cânâneye uğrar
Yanmaktan eğer korkar isen şem'e yapışma Şol âteşi kim, nice pervaneye uğrar
Mansûr gibi cûşa gelir söyle enel-Hak Her âşık-ı sâdık ki bu meyhaneye uğrar
Gitmez dün ü gün câm-ı şarâbı, nazarından Her kimse ki şol nerkis-i mestâneye uğrar
Tesbîh ile seccadeyi bir cur'aya satar Şol sûfî-i safi ki bu peymâneye uğrar