Şeyh Muhammed Masum
Şeyh Abdurrahman et-Tahî'nin torunu ve Abdürrahim Efendi'nin oğludur. Sekiz yaşında iken annesini ve babasını kaybetmiş olduğundan, amcası Muhammed Said Efendi tarafından büyütüldü. Birinci Dünya Savaşı başladığında, bu savaşa amcaları ile birlikte katılarak büyük yararlıklar gösterdiğinden milis yüzbaşılığa kadar yükseltildi. Daha sonra kendisine Sultan Reşad tarafından Gümüş Muharebe Liyakat Madalyası gönderildi. Amcası Şeyh Ziyauddin'in ölümünden sonra ailesinin idaresini devraldı. Bu dönemde Şeyh Said ayaklanması baş gösterdiğinde, Şeyh Ma'sum, birkaç Şeyh ve ağa ile birlikte, Ohinli Şeyh Alaaddin Efendi'nin (Ö. 1949) fetva vermemesi nedeniyle, bu ayaklanmaya katılmama kararı aldı. Bu karar, o sırada Bitlis valisi olan Manastırlı Kazım Dirik Paşaya, Şeyh Ma'sum ve Hizanlı Şeyh Selahaddin tarafından iletildi. Ayaklanmanın bastırılmasının ardından diğer bazı şeyh ve ağalarla birlikte İzmir'e sürgüne gönderildi. İzmir'de iki yıllık zorunlu ikametten sonra Norşin'e geri döndü. Norşin'de medrese faaliyeti sürdürmesi ve 1930 tarihindeki Zilân Deresi (Ağrı) olayı nedeniyle, sonrasında amcasının oğlu Sultan Veled ve Ohin Şeyhi Alaadin'le birlikte Gaziantep Cezaevine gönderildi. Cezaevinde bir müddet kaldıktan sonra Gaziantep'te iki yıllık zorunlu ikamete tabi tutuldu. Zorunlu ikameti bitince Norşin'e dönebildi. Bundan sonra da medrese ve tasavvuf faaliyetlerini sürdürdü.