Ali Ulvi Kurucu
Henüz dört yaşında iken annesini kaybetti.
1929'da ilkokula gönderildi, ancak dedesi tarafından ilk ve ortaokulu dışarıdan bitirmesine karar verildiğinden hafızlığa başladı.
1931'de hafızlığını tamamlayıp, 1932'de Konya Müftülüğünün açtığı Kur'an Mektebine gönderildi.
Bir taraftan eğitimini sürdürürken, hocası Kadiri Şeyhi Ali Efendi tarafından, hafızlığa çalışan diğer talebeleri dinlemekle görevlendirildi.
Konya Kapı Camiinde yeni başlatılan öğle mukabelesinin ilk başhafızı oldu.
1935'te dedesi vefat etti,
1936'da Konya İdmanyurdunda futbol oynamaya başladı.
1938'de babası İbrahim Efendi ve amcası Mustafa Efendi ile Adana üzerinden Medine'ye gitme girişimleri başarıya ulaşmadı.
Yine Medine'ye gitmek için ailesiyle birlikte geldiği İstanbul'dan 24 Şubat 1939'da gemi ile yola çıktı.
Çileli bir yolculuktan sonra Mekke'ye vardı.
Ailesi yerleşmek için Medine'ye, kendisini de okumak için Mısır Ezher Üniversitesine gitti.
Mayıs 1943'te, daha sonra Rıza Tevfik'e göndereceği Nay ile Hasbihal şiirini yazdı.
1945'te babasının ölümü üzerine, başsız kalan aileye sahip çıkmak için öğrenimine ara vererek, 1946'da Medine'ye döndü.
1947 yılında Fatma Hanımla evliliğinden kızı Sare (1948) dünyaya geldi.
Kurucu, İslâm'ın Nuru dergisi için kendisiyle görüşen Ali Kemal Belviranlı'yı destekleyip, ona her sayı için şiir yazma sözü verdi.
Yayımlanan ilk ürünü olan "Mukaddes Türk Gençliğine" başlıklı şiirini 1950 yılında yazdı.
Bu şiir Nisan 1951'de çıkan İslâm'ın Nuru dergisinin ilk sayısında yer aldı.
Ekim ayındaki altıncı sayısında Hasen Ali Hüsni'den yaptığı Biri Birine Rekabet Eden İki Dava başlıklı ilk çevirisi, 1952 yılının Mart ve Nisan aylarında çıkan 11. ve 12. sayılarında ise Medine-i Münevvere'de Bir Sabah Ezanı başlıklı ilk düzyazısı yayımlandı.
1953 yılında Medine Sultan Mahmud Kütüphanesine müdür olarak atandı.
Ayrılışından sonra ilk defa 1955'te Türkiye'ye geldi.
1958'de ilk şiir kitabı Nurdan Sesler çıktı.
1975 yılında Suudi Arabistan'ın en zengin yazma eserler kütüphanesi olan Şeyhülislam Arif Hikmet Kütüphanesine müdür oldu.
1994'te felç geçirdi.
Medine'de Cennetü'l Baki Mezarlığında medfundur.
Aruz ölçüsüyle yazdığı şiirleri, İstanbul’da çıkan İslâmın Nuru dergisi (1951–53) ile birlikte, İslâm, İslâm medeniyeti, İslâm Düşüncesi dergilerinde yayımlandı.
Şiirde Mehmet Akif çizgisini benimsedi.
Ali Ulvi Kurucu, kendisini edebiyat dünyasına tanıtan Gümüş Tül kitabı yayımlanınca edebiyatımızın büyük şairleri arasında yerini aldı.
Prof. Dr. Mustafa Kara, 20 Zilkade 1422 (3 Şubat 2002) tarihinde. Kurucu'nun vefatına tarih düşmek için şunları yazdı:

"Konya'dan Kahire'ye, sonra Mekke'ye gitti
Sevgili'nin yoluna yüzünü sürdü gitti,
Dil de çıksın söylesin vuslatın tarihini,
Hey dostlar, 'Ali Ulvi Kurucu dost 'a gitti'"

ESERLERİ:
ŞİİR:

• Nurdan Sesler (1958),
• Gümüş Tül (1961),
• Gümüş Tül ve Alevler (birinci kitabındakilere yeni şiirler eklemesiyle, 1970).

ANI:

• Bir Ömürden Sayfalar - Ali Ulvi Kurucu'dan Hatıralar (haz. Sare Kurucu, 2002),
• Medine Notları (haz. Hayreddin Bulut, 2002).

DENEME-SÖYLEŞİ:

• Gecelerin Gündüzü (1990).

ÇEVİRİ:

• Büyük İslâm Şairi Dr. Mühammed İkbal (ebul Hasan en-Nedvî'den, 1970),
• Zulmeti Yıkan Nur (Paslı Şeyh İbrahim Idris es-Sühusî'den, 1970),
• Parlayan Nur (İbrahim idris es-Sunusî'den, 1970; Asırlar Boyunca Parlayan Nur adıyla, 2002).
• Yirminci Asır Mütefekkirlerin Hakkı Arayışı (Abbas Mahmud Akkad'dan, 1983).