Hit (1252) Y-1004

Ahmed Cevdet Paşa

Künyesi : Lakabı :
Tabakası : 19.Yüzyıl E-Posta :
D.Yeri : Lofça / Bulgaristan D.Tarihi : 1822
Ö.Yeri : İstanbul Ö.Tarihi : 25 May.1895
Görevi : Bakan,Milletvekili,Tarihçi,Vakanüvist Uzm.Alanı : Devlet Adamı,Hukuk,Tarih
Görev Aldığı Kurumlar : Mezuniyet :
Bildiği Diller : Arabça, Farsça, Osmanlıca Mezhebi : İtikad : , Amel : , Ahlak :
Ekleyen : Serkan Boztilki/2008-01-25 Güncelleyen : /0000-00-00

Ahmed Cevdet Paşa
Asıl adı Ahmet'tir Babası, Lofça'nın ileri gelenlerinden Hacı İsmail Aga'dır.
Cevdet mahlasını şair Fehim Efendi'den aldı.
Kasabanın ilk mektebini bitirdikten sonra, müftü Ömer Efendi'den bazı medrese dersleri aldı.
Tahsilini tamamlamak üzere İstanbul'a geldi (1839).
Fatih Camii’ndeki medrese derslerine devam etti. İstanbul'da devam ettiği Murat Molla tekkesinde Arapça, Farsça, mantık, Hendesehanede matematik ve ayrıca Tabiat, Felsefe, Tarih ve Coğrafya dersleri aldı. Ayrıca Fransızca öğrendi,
Medrese öğrenimi görerek mantıkçı Şakir Efendi'den icazet aldı.
Müsbet ilimleri, mühendishane hocalarından Albay Nuri Bey'den okudu.
Zeki ve çalışkan bir talebe olan Ahmet Efendi, tahsil hayatında geniş bilgisi, cevval zekâsı ile gerek müderrisler ve gerek medrese talebeleri arasında büyük bir ün kazandı.
Medresede iken hocalarına vekâlet ettiği gibi, kendinden çok daha yaşlı olanlara ders de okuttu.
O devrin ilmî, edebi mahfillerine de girdi.
Çarşamba daki meşhur Murat Molla Dergâhına, şair Fehim Efendi'nin Karagümrük'teki konağına devam etti.
Bu çevrelerde dönemin birçok ünlü şair ve bilginleri ile tanıştı.
Dönemin şeyhülislâmı tarafından tanıştırıldığı, kendisine yakınlık gösteren Reşit Paşa'nın himayesinde siyasetle ilgilenmeye başladı (1845).
Paşa'nın konağında Ali ve Fuat efendilerle tanıştı. Maarif Meclisi üyeliği ve Darülmuallimin müdürlüğüne atandı (1948).
Bu kurumun düzenlenmekte büyük ve değerli hizmetleri oldu.
1851'de açılan ve ilk Türk akademisi olan Encümeni Daniş'in dahili üyeliğine seçildi.
Fuat Paşa ile birlikte ilk Osmanlı grameri sayılan, üç lisanın (Türkçe, Arapça ve Farsça) gramerini açıklayan Kavâid-i Osmaniye adlı eseri hazırladı.
Ahmet Cevdet, 1854'ten sonraki yıllarda muhtelif vazifelere getirildi.
1856'da Galata Mollası oldu.
I857'de Mekke payesi aldı ve Meclis-i Ali-i Tanzimat üyeliğine getirildi.
1861'de İstanbul payesine terfi etti.
Bir süre Takvim-i Vekayi'i ıslah için kurulan komisyona üyelik yaptı.
1862'de Şeyhülislam olacağı konuşuldu ama bu gerçekleşmedi.
Anadolu kazaskerliği payesiyle Bosna-Hersek müfettişliğine atandı (1863).
1866da ilmiye rütbesi vezarete çevrildi ve paşa oldu.
Bu arada vakanûvislikten çekildi.
1868'de Divan-ı Ahkam-ı Adliye reisliğine getirildi.
Bundan sonra devlet makamlarının en yükseklerini işgal etti.
1873'te Maarif Nazın oldu.
Cevdet Paşa bu tarihten ölünceye kadar beş defa Adliye, iki defa Maarif, iki defa Evkaf, bir defa Dâhiliye ve bir defa da Ticaret ve Ziraat Nazın oldu.
Uzun bir fikir hayatına, devlet işlerine kendini veren Cevdet Paşa, 25 Mayıs 1895te Bebek'teki yalısında öldü.
Fatih Camii yanındaki Fatih Sultan Mehmet haziresindeki hususi makberesine gömüldü.
Kurulmasında önemli rol oynadığı Encümen-i Dârûş üyeliğine getirildi.
Bu kurulun kararıyla 1774–1826 arası Osmanlı tarihîni anlatan ünlü eseri Tarih-i Cevdet'in yazımını ve İbn-i Haldun'un Mukaddime adlı eserinin çevirisini üstlendi.
Tarihinin ilk üç cildini bitirince vakanüvisliğe getirildi (1855).
Eserinin, modern tarih anlayışına uygun olarak hazırlandığı otoriteler tarafından kabul edilmektedir.
1837'de Meclis-i Ali-i Tanzimat, 1864'de Meclis-i Vâlây-ı Ahkâm-ı Adliye üyeliğine atandı.
Vakanûvislikten ayrılıp Halep valiliği, daha sonra 1866'da Divan-ı Ahkâm-ı Adliye reisliği yaptı.
Başkanlığında kurulan Mecelle Cemiyeti tarafından Mecelle'nin dört cildi yayımlandı.
Fikir ayrılığına düştüğü şeyhülislâm tarafından görevinden azledilip Bursa valiliğine atandıysa da, kontrolü olmadan hazırlanan Mecelle'nin 5. ve 6. ciltlerinin ağır eleştirilere uğraması üzerine yeniden komisyonun başına getirildi. Bu ciltler yeniden yazıldı.
Maarif ve Adliye nazırlıkları yaptı (1875).
Ayrılıp ikinci kez atandığı (1876) Dâhiliye ve Evkaf nazırlıklarından sonra bir süre Suriye valisi oldu (1878). Suriye Valiliğinden Ticaret nazırlığına, yeniden Adliye nazırlığına 4. ve 5. defa (1886) getirildi. Girit sorunu görüşmelerine katıldı.
II. Abdülhamit tarafından Meclis-i Âlî üyeliğine atandı (1890).
Son yıllarını daha çok ilmî çalışmalarla geçirdi.
Ahmet Cevdet Paşa, uzun süre M. Reşit Paşa'nın yardımcısı olarak çalışmasına rağmen, Batıcılara karşı İslâmi düşünce ve geleneklerin savunuculuğunu yaptı.
Abdülhamit tarafından da itibar gördü.
Mithat Paşayla sürekli mücadele etti.
Medeni hukuktaki boşluğu Fransız medenî hukukun çevrilerek doldurulmasını isteyen batıcılara karşı çıktı.
Başkanı olduğu Mecelle Cemiyeti tarafından Mecellenim 16 kitabının hazırlanmasını sağladı (1868–76).
1774–1826 arası Osmanlı tarihini inceleyen eseri Tarih-i Cevdet, Osmanlı tarihçiliğinin en büyük başarılarından biri sayılmıştır.
Abdülhamit'in isteği üzerine yazdığı Maruzatta 1839–76 arası geçen olayları değerlendirdi.
Altı ciltlik ünlü Kısas-ı Enbiya ve Tevarih-i Hulefa adlı eserinde Hz. Adem'den Hz. Muhammed'e kadar tüm peygamberlerin hayatı ve 2. Murat dönemine kadar İslâm tarihi, sade bir dil ve samimi bir üslupla anlatılmıştır.
Fuat Paşa ile birlikte hazırladığı Arapça, Farsça ve Türkçe dilbilgisi kurallarnı anlattığı eserin sadeleştirilmiş biçimi olan Kavâid-i Türkiye (1873), uzun yıllar okullarda ders kitabı olarak okutuldu.
Şiirlerini, ömrünün son yıllarında II. Abdülhamid'in ısrarı üzerine bir Divançe'de topladı.
Ayrıca Sürûri Mecmuası'm derleyerek basımını sağlamıştır (1883).

"Paşa'nın Türk diline bir uzun hece katılması tarihinde zarurî vazife görmüş olan aruz vezninin Tevfik Fikret, Mehmet Akif, Yahya Kemal ve Faruk Nafiz devrinde ulaştığı tekâmülü ve bir "Türk aruzu' haline gelişi olaylarını görmeden yazdığı fikirler, şimdi, yeniden münakaşa edilebilir bir mevzudur. Fakat bu kudretli Tanzimat bilgininin vezinlerin her dilin kendi sesine göre teşekkül ettiğine dikkat ederek, Acem aruzu ile Arap aruzunu başka başka vezinler halinde görmesi, o devir için yeni ve kuvvetli bir görüştür. Yine Cevdet Paşa 'nm Sultan Osman 'in zannettiği şiirdeki vezni ve lisanı beğenerek, Türkçeyi, sade ve temiz bir dil görmek isteyişi, milli ve ilmî önemi olan görüşlerdir. Bu bakımdan Cevdet Paşa'yı Tanzimat yıllarındaki 'mahallileşme' cereyanının ilmini yapmış bir dil ve edebiyat nazariyecisi olarak tanımak doğrudur. Cevdet Paşa Kısas-ı Enbiyâ'sını kendi devri için çok sade ve güzel bir Türkçeyle yazarak, fikirlerini bizzat tatbik sahasına koymuş bulunmaktadır.'' (Nihat Sami Banarlı)
ESERLERİ:

  • Medhal-i Kavaid (ilköğretim için, 1851),
  • Beyan'ül-Ünvan (İslâm İlimleri Metodolojisi, 1856),
  • Mukaddime-i İbn-i Haldun (Mukaddime'nin altıncı faslının çevirisi, 1860; 3 cilt halinde basıldı, ilk 2 cilt Pirûeade Mehmet Sahib Efendi),
  • Malumat-ı Nafia (ortaokul seviyesinde ders kitabı, 1862),
  • Kavâid-i Osmaniye (Keçecizade Fuad Paşa ile 1864; daha sonra Ahmet Cevdet Paşa imzasıyla Tertib-i Cedid Kavaid-i Osmaniye adıyla sadeleştirilmiş şekli: Kavâid-i Türkiye, 1873; Almancası 1855),
  • Kavaid-i Türkiyye (ilköğretim için, 1875),
  • Divan-ı Saib Şerhi'nin Tetimmesi (İranlı şair Saib-i Tebrizî'den),
  • Mi'yar-ı Sedad (mantık, 1876),
  • Tezâkir-i Cevdet (40 tezkire, 1853–87; 4 cilt olarak yeni harflerle 1953-67),
  • Takvim'ûl-Edvar (1870),
  • Mecmua-i Ahmed Cevdet (mektuplar, elyazması, İstanbul Belediyesi Atatürk Kitaplığında numara 98'de kayıtlı),
  • Mecelle-i Ahkâm-ı Adliye (kanun, Ahmet Cevdet'in başkanlığında heyet, 16 cilt, 1868–76),
  • Adâb-ı Sedat fi İtmil âdâb (1877),
  • Belâgat-ı Osmaniye (edebiyat kuralları, 1881),
  • Tarih-i Cevdet {otuz senede yazıldı, 1854-1885; ilk altı cildinden seçmeler MEB Kültür Yayınları arasında Seçmeler I, II adlarıyla çıktı, 1973; Üç Dal Neşriyat tarafından Tarih-i Cevdet adıyla 6 cilt olarak yeniden basıldı, 1983),
  • Hülasatül-Beyan fi Telifi'l-Kuran (Arapça, 1885),
  • Hilye-i Saadet (1886),
  • Mecmua-i Aliye (ders notlan, tek nüshası İstanbul Belediyesi Atatürk Kitaplığında),
  • Eser-i Ahd-i Hamidî (ilkokul ders kitabı, 1891),
    Kısas-ı Enbiya ve Tevarih-i Hulefa (1915, haz. Fatma Aliye; Mahir iz tarafından sadeleştirilerek MEB tarafından yayımlandı, 1972; Kazan Türkçesiyle 1900, 1911),
  • Maruzat (1839–1876 arası olayları anlatır, 1890; yeni harflerle Yusuf Halaçoğlu tarafından 1980),
  • Kırım ve Kafkas Tarihçesi (1890),
  • Divançe (basılmadı),
  • Sultan Abdülhamid'e Raporlar (2000),
  • İki Cihan Güneşi Hz. Muhammed (sad. Ali Eren, 2003).