Yazar Adı : | İlim Dalı : Araştırma |
Konusu : | Dili : Türkçe |
Özelliği : | Makale Türü : |
Ekleyen : Nurgül Çepni/2010-03-05 | Güncelleyen : /0000-00-00 |
Ortaçağı Sever misiniz?
Âdet olmuştur; ikide bir "Ortaçağ karanlığı"ndan, "insanlığın ve ilmin bu çağda geri kalmışlığı"ndan dem vurulur. Bizim sahte aydınlarımız olan entellerimiz de bu yönde en cıvık bir şekilde şartlanmışlardır! Oysa objektif bir incelemeye tâbi' tutulduğunda, Ortaçağ, bâzıları için ne kadar karanlıksa bizim için de o kadar aydınlık bir çağdır. Zirâ:
1. Kur'ân beşeriyete hidâyet olarak bu çağda inzâl olunmuştur;
2. Hazret-i Muhammed (s.a.v.) son peygamber olarak bu çağda zuhûr etmiştir;
3. Büyük İslâm medeniyeti bu çağda kök salmıştır;
4. İslâm medeniyetinin eserlerinin ve ilminin uyandırdığı idrâk ile Avrupa medenîleşmeye bu çağda başlamıştır;
5. Türkler bu çağda Müslüman olmuşlar,
6. Anadolu ve İstanbul bu çağda fethedilmiştir;
7. Kritik düşünce ve tabîata objektif bakış, Müslüman düşünürler ve bilim adamları sâyesinde, Kurtuba (Cordoba) ve Tuleytule (Toledo) şehirlerindeki İslâm üniversiteleri aracılığıyla Batıyı bu çağda uyandırıp aydınlatmıştır,
8. Bu temeller üzerine kurulan Hıristiyan Avrupa üniversiteleri çok verimli bir ilmî ve estetik hareketin, Rönesans’ın, zuhûruna bu çağda öncülük etmiştir...ilh...
Bütün savaşlarına, vebâ salgınlarına, ekonomik sefâletlerine rağmen Ortaçağ, çeşitli ilmî, felsefî, içtimaî ve bediî (estetik) zinde akımların yeşerdiği cıvıl cıvıl, ışıl ışıl bir çağ olmuştur. Nitekim Yahudi kökenli Fransız mütefekkir ve müdekkiki Gustave Cohen (1879-1958)
Ortaçağı, ayrıca, mazlûm olduğu için de severim. Çünkü, bir konuyu ilmî ve ciddî bir tetkike tâbi' tutmaktan âciz ne kadar iz'an, fehâmet ve idrâk yoksunu tek-yönlü-tek-boyutlu fikriyât ucûbesi varsa bunların hepsi de Ortaçağı haksız yere "karanlık çağ" olmakla suçlarlar.
Aslında bu suçlama, pratikte, Ortaçağda zuhûr edip de gelişmiş ne kadar maddî, mânevî, dinî ve siyasî değerler varsa bunların hepsinin de bu düşünür-pozundaki-düşünce tembelleri tarafından karalanmasına ve reddine dayanak sağlamak gâyesini güder.
Bu akıl fukarâları bir tartışmada, gerçeği aramak yerine, tembelce, işi şahsiyete dökerek muârızlarının tavrını hemen "Ortaçağ karanlığı" diye, fikrini ya da tezini de "Ortaçağ düşüncesi" diye ithâm ve reddetmeye bayılırlar. Bunların fikrî aczlerinin, "şecaat arz ederken merd-i kıptî sirkatin fâş eyler" misâli, hemen sırıtıvermesine vesiyle teşkil ettiğinden ötürü Ortaçağı, işte, bir de bu ayırdedici (fârık) vasfından dolayı çok severim.
Yayınlandığı Kaynak : 2005-08-15 |
Yayınlandığı Dergi : |
Sanal Dergi : |
Makale Linki : http://www.ozemre.com/index.php?option=com_content&task=view&id=172&Itemid=57 |
E-Dosya : |
Kitap Link : Link bağlantısına ulaşmak için tıklayınız. |