Hit (7703) M-1743

İlk Matbaa ve İbrahim Müteferrika

Yazar Adı : İbrahim Müteferrika İlim Dalı : Yazar Hakkında
Konusu : Dili : Türkçe
Özelliği : Makale Türü : Yazar Tanıtım
Ekleyen : Nurgül Çepni/2009-11-07 Güncelleyen : /0000-00-00

İlk Matbaa ve İbrahim Müteferrika

HAYATI (1674-1745)
İbrahim Müteferrika hakkındaki bilgilerimizi iki Katolik Macar’dan ediniyoruz. Bunlardan birincisi Müteferrika’nın çağdaşı olan “De Saussure Czernak” , ikincisi de De Saussure’nin belirsiz olarak yazdığı kimi noktaları bir gerçek biçimine sokan Katolik rahip “Kracson” dur. Ne yazık ki basılı Osmanlı kaynaklarında İbrahim Müteferrika üzerine özgün kaynaklı hiçbir bilgi yoktur. Henüz arşivler tam incelenmemiştir.İbrahim Müteferrika hakkındaki bilgilerimizin hemen hemen hepsi Avrupa tarihinden gelen bilgilerdir.
İbrahim Müteferrika’nın hayatı hakkında bir çok rivayet vardır.Bunlardan bir tanesi; Macaristan’da (bugünkü Romanya’da Cluj adını taşıyan) “Kolazsvar” şehrinde muhtemel olarak 1674 yılında doğmuştur. Kimi kaynakların Protestan, kimi kaynakların ise Kalvenist dediği ailesi fakir bir Macar ailesidir. Kolazsvar şehrindeki Kalvenist Kolejin’de rahip olabilmek için ilahiyat eğitimi aldığı sırada 1693’te Thölkey İmre’nin, o zaman bu şehri elinde bulunduran Habsburglara karşı ayaklanması sırasında Osmanlı askerlerinin eline esir düşmüş, İstanbul’a getirilerek köle olarak satılmış. Kendisini kurtarmak için Macarlardan kimse“Fidye-i Necat” vermediğinden,efendisi çok zalim bir adam olduğundan kölelik hayatına dayanamayarak zor altında Müslüman olmuş, İbrahim adını almıştır.
Müteferrika’nın hayat hikayesi ile ilgili bir başka rivayet ise; Rahip olmasına çok az bir zaman kalmasına rağmen; bir oduncunun oğlu olması ve yoksul geçen çocukluk hayatı ona, vaaz vermenin karın doyurmayacağını öğretmiş olmalı ki rahipler ona en uygun iş olarak “Hakkak(basımcılık)”lığı uygun görerek basımevine çırak olarak yollamışlar. Oraya gidene kadar Latince’yi, Yunanca’yı çok iyi öğrenmiştir.
Türkçe’yi ve İslam dinini çok çabuk benimseyen İbrahim Müteferrika, 1711-1714 yılları arasında “Risale- İslamiye” adında Müslümanlığı savunmak için bir kitap yazmıştır. Bunu neticesinde de Müteferrikalığa ve haceganlığa kadar yükselmiştir.
18. yüzyılda İslamlığı seçen İbrahim, diğer batıdan Osmanlıya geçmiş ve Müslüman olmuş alimlerin aksine Batının düşüncelerini ve eserlerini de birlikte getiren diğer aydınlarında öncüsü olmuştur.
1715 senesinde Avusturya’ya düzenlenen sefer sırasında, haberleşme konusunda devlete hizmet etti.1717’de Osmanlı Devletine sığınan Doğu Macaristan’daki Macarların reisi (Rakoçi)’nin yanında uzun zaman vazife yaptı.Bu görevinde Osmanlı Devlet adamlarının ve Rakoçi’nin takdir ve itimadını kazandı.
İbrâhim Müteferrika 1719-1735 yılları arasında, Yirmisekiz Çelebizâde Said Efendi ile Türk matbaasını kurma çalışmalarına başladı. Matbaanın faydalarını anlatan ayrıntılı bir raporu, Sadrâzam Damâd İbrâhim Paşaya sundu. İbrâhim Müteferrika, 1729’da fetvâ ve izin aldı. Bu matbaada ilk basılan eser, metal harflerle iki ciltlik Vankulu Lügatı’dır. 1737-1739 târihleri arasında ise bu çalışması daha geniş bir şekilde gerçekleşti. Bu ilk Türk resmî matbaasında 17 eser basıldı. Ayrıca başlı başına haritalar da basıldı.
İbrâhim Müteferrika 1737’de Lehistan ile olan anlaşmayı yenilemek için yapılan müzâkerelere katıldı. 1738’de Orşava Kalesinin teslimi için yapılan anlaşmaya başkanlık yaptı. Daha sonra İstanbul’a dönen İbrâhim Müteferrika, geçirdiği rahatsızlık üzerine 1745 senesinde vefât etti. Kasımpaşa Mezarlığına defnedildi.
İbrahim Müteferrika’nın hayatı ve kimliği hakkında özetlemeye çalışdığımız bilgiler,daha öncede belirttiğimiz gibi genelde Avrupa kökenlidir.Ancak edinilen bilgilerin çok da doğru olmadığını yaptığımız çalışmalar neticesinde anlayabiliyoruz.
Bazı Macar bilginleri, Kracson ve Tibor Halasi-Kun, Müteferrika’nın eseri “Risale-i İslamiye” yi İslamlık savunması olarak gösterdikleri halde ne bu yazarlar ne de İbrahim’in ilk bu eserle dikkat çektiğini söyleyen Ahmet Hamdi Tanpınar, bu İslamlık savunmasını kime karşı savunulduğundan bahsetmemişlerdir.
Gerçekte, bu eser ne İslamlık savunması ne de İslamlık üzerine yazılmış bir eserdir.Bu eser Katoliklik’e, Papalık’a ve teslis inancına hücum eden bir polemikdir. Bu durumun asıl önemli yanı İbrahim’in sanıldığı gibi Kalvenist olmadığını göstermesindedir.Bunu öğrendiğimiz zaman İbrahim’in Türklere karşı Avusturya ordusunda savaştığına, esir düştüğüne, köle olduğuna, kölelik yüzünden ve zorla Müslüman olduğuna inanma olasılığı ortadan kalkar.
İbrahim’in ilahiyat eğitimi gördüğü yıllarda Macaristan’da(Osmanlının “Erdel”dediği Transilvanya) başlıca üç Hıristiyan akidesi ve kilisesi birbirleriyle savaş halindeydiler. Bunlar Katoliklik, Kalvinistlik, Unitarius inançları idi. Bu sonuncusunu diğerlerinden ayıran, Teslis inancını reddetmesi ve bu yüzden diğer iki inanç tarafından Hıristiyanlık’a aykırı, Müslümanlık’a yakın sayılmasıdır.
Osmanlıların Macaristan’ı Avusturya’ya kaybetmesinden sonra orada devlet dini olarak yerleşen Katoliklik, Unitarius inancındakilere karşı baskı siyasetine başladı.Ancak Unitariuslar Kalvinist perdesi altında Servetus’un ve Erdel’li ilahiyatçıların Katoliklik ve papalık aleyhindeki kitaplarını okumaya ve incelemeye devam ediyorlardı.
İbrahim Müteferrika “Risale-i İslamiye” de okunması yasak olan Servetus’un kitaplarını okuduğunu dile getirmekte ve Servetus’un yazdığı “Biblia Sacra” kutsal kitabından da Arap harfleriyle yazılmış Latince parçalar alır.
Bu bilgiler ışığında Katolik Habsburg ordusuna Osmanlılara karşı savaşmak için katıldığına inanmak çok güçtür. İslamiyet’i bilmeyen bir kişi olmayan İbrahim, Katolik Habsburgların yönetimi altında yaşamaktansa Osmanlılığa geçerek Müslüman olduğu açıktır.
Bu bilgiler sayesinde İbrahim Müteferrika’nın Avrupalı yazarların anlattığı gibi zorla Türk ve Müslüman olmadığını tam tersine kendi isteği ile Türk ve Müslüman olduğunu görüyoruz.Tarih hep tekerrürden ibarettir.Aynı olayı Fatih Sultan Mehmet Han, İstanbul’u fetih ettiği sırada İstanbul’da yaşayan halk “ Katolik külahı görmektense, Osmanlı sarığı görmeye razıyız” diyerek padişah ve askerlerine karşı direnmemişlerdir.Buradan da Katolik zulmünün bir çok defa insanları bunalttığını görüyoruz.

İBRAHİM MÜTEFERRİKA’NIN MATBAASI
1450 yılında “Guttenberg” tarafından icat edilen matbaa İstanbul’da, Yahudiler tarafından 1493’te, Ermeniler tarafından 1567’de, Rumlar tarafından da 1627’de kullanılmaya başlandı. Dünyanın ve İstanbul’da yaşayan azınlıkların erken kullanmaya başladıkları Matbaa, Müslüman Osmanlı imparatorluğu ancak 1727 yılında kullanmaya başlayacaktır.
1720 yılında Fransa ile ittifak antlaşması olanağı aramak maksadıyla Paris’e gönderilen Yirmi Sekiz Çelebi Mehmet ve oğluna ek bir görev daha veriliyordu.Bu da Paris uygarlığını tanıma görevi idi.
Bu görev özellikle Yirmisekiz Çelebi Mehmet’in oğlu Çelebizade Said Efendi sayesinde tam niteliğine kovuşmuştur.Fransız başkentinde babasından çok dolaşan,dostlar edinen, oyunlara eğlencelere giden ve Fransız dilini ilk konuşan Osmanlı Türk’ü olan Çelebizade Sait Efendi, İstanbul’a getirdiği kitaplar, giysiler ve mobilyalar batı modası için bir özenti yaratmıştır. Yirmisekiz Çelebi Mehmet, bu Paris ziyaretinde edindiği uygarlık deneyimlerini “Çelebi Mehmet Sefaretnamesi” adında raporda toplamıştır.
Baba ve oğlunun matbaa konusunda heyecanları çok fazladır.Pariste gördükleri basım işi onları çok heyecanlandırmıştır. Osmanlı imparatorluğunda İbranice, Rumca,Ermenice ve Latince dillerindeki eserler azınlıkların kendi matbaalarında basılmaktaydı. Ancak Osmanlı Türkçesi ile basım hiç yapılmamıştı. Yeni matbaanın kurulması için Çelebizade sait ve İbrahim Müteferrika görevlendirilmişti.
İbrahim Müteferrika görevi kabul ettikten sonra, hemen basım işinin gerekliliğini ve değerini anlatan bir rapor hazırlar.”Vesületülüt-tıbbaa”adını taşıyan bu rapor sadrazam’a, ulema’ya, ve Şeyhülislam’a sunulur.
İbrahim raporda;
-Basımın İslam ülkelerinde uygulanmamış olmasının zararlarını,
-Osmanlı Devletinin Avrupa’ya göre geri kalmasının nedenlerinden birisinin basım sanatının olmamasıdır.Bu da cahilleşmeye sebep olmuştur.vb konulara değinmiştir.
Basım evinin kurulması için Şeyhülislam’ın Fetva, Padişahın da Ferman vermesi gerekiyordu. Fetva için İbrahim Müteferrika; zamanın şeyhülislamı Yenişehirli Abdullah Efendi’ye matbaa açmak, kitap basmak hususunda: “kitap basma sanatını iyi bildiğini söyleyen bir kimse ,lügat, mantık, astronomi, fizik ve benzerlerini birer kalıba çıkarıp, burada kağıtların üzerine basarak, bu kitapların benzerlerini elde ederim derse, bu kimseni böyle kitap basmasına şeriat izin verir mi?” diye sordu.Şeyhülislam buna :”Kitap basma işini iyi bilen kimse,bir kitabın harflerini ve kelimelerini birer kalıba çıkarıp, buradan kağıtlara basmakla, bu kitapdan az zamanda kolayca çok sayıda elde ediyor.Böylece çok ucuz kitap yazılmasına sebep oluyor.Faydalı bir iş olduğundan,şeriat bu kişinin bu işi yapmasına izin verir.Kitapta yazılı ilmi bilen bir kaç kişi tarafından tasdik edilmelidir.Tasdik olduktan sonra basılırsa, güzel bir iş olur” cevabını verdi.
Abdullah Efendi din dışı konularda Türkçe eserler basılmasına ilişkin fetvayı verdikten sonra 5 Temmuz 1727 de, “Der-i aliye el mahrusa” da bir Türk matbaasının açılmasına ve Türkçe kitapların basılmasına izin veren Ferman da çıktı.
Bu fermanda dini kitaplar dışında denilmesinin sebebi, işlerini ve yönetici sınıf içindeki yerlerini kaybedeceklerinden korkan hattatlardır.Bu madde sayesinde hattatlar işlerine devam edecekler, gelirlerini kaybetmeyecekler, Müteferrika’da tarih, dil, matematik, coğrafya, diğer bilim dallarında istediği gibi eserleri basabilecekti.
Matbaa İbrahim müteferrika’nın İstanbul’daki Sultan Selim mahallesindeki evinde kuruldu.
Basma aletleri ve harfler,eskiden beri İstanbul’da çalışan Yahudi ve Hıristiyan matbaacılardan sağlandı ve ayrıca Yahudi harf dökücülerine ve mürettiplere başvuruldu. Başka makineler ve harfler Avrupa’dan, özellikle Lei’den ve Paris’ten getirtildi. Almanya ve diğer ülkelerden de matbaa uzmanları getirtildi. Böylece Avrupa’da 1450 yılında kullanılmaya başlanan matbaa Osmanlı Devletinde, Türkçe matbaa 1727 yılında geç kalınmış olarak kullanılmaya başlanmış oluyordu.
Osmanlı’daki matbaa kurulurken oluşan heyecan ileriki zamanlarda kaybedilmiştir.Matbaa Osmanlı esnaf sistemine bağlanmış ve ikinci Mahmut’a kadar devletçe verilen bir tekel olarak kalmıştır.Ancak gazeteciliğin başlamasından sonra özel bir girişim işi olabilmiştir.Matbaa’nın lonca sitemine bağlı olması ve devlet tekelinde işlemesi matbaa’nın gelişimini kötü etkilemiştir.
Matbaa çok yavaş işlemektedir.Bunun sebepleri ;
1-Basım işinin başlaması ve yürümesi için teknik ilerlemelerin olması gerekir.
2-Yeterli kağıt üretimini olması gerekir
3-Yeterli okuyucu kitlesinin olması gerekir.
4-Matbaa’nın devlet tekelinde olması. Vb sebepler sayılabilir.
Basım işinin yavaş gitmesinin sebepleri arasında özellikle kağıt çok büyük problem olarak görülmüştür.Basılan kağıtlar hattatların kullandığı kağıtlardan oluşuyordu, bu da basım işinin kalitesini düşürüyordu.bu sorunu çözmek için Müteferrika kağıt sanayinin kurulmasını teklif etmiş ve 1744 yılında Polonya’dan bu iş için ustalar getirtilmişti.
1742’de İbrahim Müteferrika orduda görev aldığından matbaa ile ve kağıt işyle ilgilenemedi.1745 yılında da öldü. İbrahim Müteferrika’nın ölümünden sonra matbaa 2 yıl çalışmadı.1747’de Rumeli kadısı İbrahim ile Anadolu kadısı Ahmet’e matbaa imtiyazı verildi.
1749 yılında ustalar kağıt üretimine başladılar ancak çok durgunluk vardı.8 yıl aradan sonra “Van Kulu Lugatı” nın yeni baskısı yapıldı.Bundan sonra da matbaa uzun bir durgunluğa girdi.

İBRAHİM MÜTEFERİKA’NIN MATBAASINDA BASILAN ESERLER:
Müteferrika zamanında 14 yıl içinde 21 cild tutan 17 eser basılmıştır.Bunların 11 tanesi tarih, 3 tanesi dil, 3 tanesi de faydalı bilimler(coğrafya,mıknatıs,askerlik) dir.
1- Haritalar: Damat İbrahim Paşa matbaanın silahlı kuvvetler için ne denli yaralı olacağını anladığı için ilk basılan eserler haritalar olmuştur.
• Marmara Deniz Haritası, (1132/1720)
• Bahriye-i Bahr-ı Siyah, (1137/1724-1725)
2- Van Kulu Lügatı:Müteferrika matbaasının ilk basılan kitabıdır.1729 yılında basıldı.ilk bölümü yayınlayıcısının giriş yazısıyla başlar,bunu matbaanın açılmasına izin veren ferman ve fetva izler.bunlardan sonra da matbaanın yaraları hakkında bir risale gelir.
3-Usul-ül Hikem fi Nizam-ül Ümem: Müteferrika’nın kendisinin yazdığı ve yayınladığı eser matbaanın olanaklarını ve Avrupa’nın hükümetlerini ve askeri yapısı hakkında bilgiler vermiştir.Bu eserini Padişah’a sunmuştur.
4-Cihannüma:Katip Çelebinin eserini coğrafyanın önemini anlatabilmak için basmıştır.
5-Anadolu ve Arabistan’ı tanıtma yazısı:Ebu bekir ibn Behram yazdığı bir yazıyı basmıştır.
6-Tuhfet-ül Kibar fi Esfar-il Bihar: 1728’de basmıştır.Katip Çelebinin eseridir.
7-Tarih el-Hindi el Garbi el musamma bi-Hadis-i Nav:İbrahim Müteferrika yazmıştır.Amerika kıtasının coğrafyasını ve tarihini tanıtır.
8-Tarih-i Timur Gurgan: 1729 da basılmış Dünya fatihi Timur’u anlatır.
9-Tarih-i Mısır: Mısır tarihini anlatan Süheyl Efendinin eseri 1729 da basılmıştır.
10-Takvim-üt Tevarih :Katip Çelebi’nin dünyanın büyük hanedanlarını ve 1648’e kadar Osmanlı hanedanını anlatan eseri (1733-1734) yılında basılmıştır.
11-Tarihçilerin eserleri:
• Naima 1591-1660 dönemini kapsayan eserleri (1734-1735 yılları arası basılmıştır.)
• Mehmet Raşit 1660-1722 dönemini kapsayan eserleri(1740-1741 yılları arası basılmıştır.)
• İsmail Asım Efendi 1722-1729 dönemini kapsayan eserleri (1741 yılında basılmıştır.)
12-İbrahim Müteferrika’nın en aydınlatıcı eserleri bilim dalındaki yazıları ve yayınları olmuştur. Özellikle mıknatıs konusunda yazdıkları ve yayınladıkları ilkler açısından topluma öncülük etmiştir.

Müteferrika’nın matbaasının Osmanlı’nın gözlerini dünyaya açışındaki etkisi çok önemlidir. Ancak bu uyanışın devam ettiği ve matbaanın yüzyılın geri kalan bölümünde daha pek çok kitap basması ve Osmanlı aydınlanmasının devam etmesi ne yazık ki beklenen düzeyde olamamıştır.

SONUÇ
1450 Yılında Gutenberg tarafından icat edilen matbaa Osmanlı imparatorluğunda ancak İbrahim Müteferrika sayesinde 1727 yılında kuruldu.Ancak matbaanın kurulması aşamasında gösterilen çabalar ileriki zamanlarda boşa çıktı.basılan esr sayısı çok yetersiz kaldı.
Aynı zamanda ;
Osmanlıda basılan eser sayısı 50 yi geçmezken; Henüz kalkınmasına başlamamış bulunan Japonya’da 10 bin çeşit kitap, Avrupa’da bırakın 18.yy’ı, 15.yy’da 30-35 bin kitap basılmıştır.Bu rakamlar Osmanlı toplumu açısından üzücü bir durumdur.Matbaanın böylesine yavaş çalışmasının bir çok sebebi olabilir.Ancak en önemli sorunu okuyucu sınıfının az olması talebin olmamasıdır. Talep az olduğu için , arz da haliyle çok az olacaktır.
İbrahim Müteferrika Avrupa’da bilim alanında teokrasiye karşı büyük bilim önderlerinden değildir ancak mıknatıs konusundaki yazıları, Katip Çelebi’ nin eserlerine yaptığı katkılardan onun hem doğuda hem de batıdaki bilim alanlarını tanıyan bir kişi olduğunu anlıyoruz.
Osmanlı toplumundaki aydınlanmanın mimarlarından olan İbrahim Müteferrika ilk defa askeriyede “Nizam-ı Cedit” terimini kullanan kişidir.
İbrahim Müteferrika, İlk matbaayı kurarak, kitaplar basarak ve bilimsel yazılar yazarak Osmanlı aydınlanmasında ve günümüz medeniyet mirasına katkısı olmuştur.


ERDAL İNCE




KAYNAKÇA

1. Niyazi Berkes, Türkiye’de Çağdaşlaşma, YKY,2006,İstanbul

2. Bernard Lewis, Modern Türkiye’nin Doğuşu, TTK, 2004, Ankara

3.Stanford Shaw, Osmanlı İmparatorluğu Ve Modern Türkiye, E Yayınları 2004 İstanbul

4. İsmail Hakkı Uzunçarşılı,’Ferman Ve Fetva suretleri’ cild 4 s.160-161(Niyazi Berkes, Türkiye’de Çağdaşlaşma, YKY,2006,İstanbul)

5. http://www.dallog.com/tdsa/ibrahimmuteferrika.htm

Yayınlandığı Kaynak :
Yayınlandığı Dergi :
Sanal Dergi :
Makale Linki :
Otel Tekstili antalya escort sakarya escort mersin escort gaziantep escort diyarbakir escort manisa escort bursa escort kayseri escort tekirdağ escort ankara escort adana escort ad?yaman escort afyon escort> ağrı escort ayd?n escort balıkesir escort çanakkale escort çorum escort denizli escort elaz?? escort erzurum escort eskişehir escort hatay escort istanbul escort izmir escort kocaeli escort konya escort kütahya escort malatya escort mardin escort muğla escort ordu escort samsun escort sivas escort tokat escort trabzon escort urfa escort van escort zonguldak escort batman escort şırnak escort osmaniye escort giresun escort ?sparta escort aksaray escort yozgat escort edirne escort düzce escort kastamonu escort uşak escort niğde escort rize escort amasya escort bolu escort alanya escort buca escort bornova escort izmit escort gebze escort fethiye escort bodrum escort manavgat escort alsancak escort kızılay escort eryaman escort sincan escort çorlu escort adana escort