Yazar Adı : | İlim Dalı : Fıkıh |
Konusu : | Dili : Türkçe |
Özelliği : | Makale Türü : Müstakil |
Ekleyen : Nurgül Çepni/2009-07-08 | Güncelleyen : /0000-00-00 |
İsim Koyma
Ömür boyu onunla çağrılacak bir ismin manasının doğru ve güzel olması elbette ki çok önemlidir.
Önemli olan ismin kulağa hoş gelmesi değil, manasının güzel ve hoş olmasıdır. Manasız veya kötü manalara gelen veya yabancı, uygunsuz, sakıncalı şeyleri çağrıştıran isimlerden kaçınmalıyız. Böyle isimleri bırakın koymak, koyulmuşsa bile değiştirmeliyiz. Zira Peygamberimiz insanlara isimlerini sorar uygun görmediği isimleri derhal daha güzeli ile değiştirirdi.
Demek ki bir şekilde uygun olmayan bir isim konmuşsa dahi “artık konmuş, ne yapalım, değiştiremeyiz” dememeli, Peygamberimiz’in yaptığı gibi o ismi bir an önce değiştirmeliyiz.
İsmin kişiye psikolojik tesiri vardır ve verilen ismin manası kişiyi etkilemektedir. Bu açıdan da isimlerin güzel olmasına dikkat edilmelidir.
Sırf halk arasında yaygın olduğu için düşünülmeden konulan isimler duyuyoruz. İsim herkes o ismi veriyor diyerek verilmez. İyiyse, güzelse verilir. Özellikle de batıdan gelen, Müslüman olmayan bir ismi çağrıştıran ve birileri arasında moda olan yabancı isimlerden uzak durmalıyız. İsim müslümanı ve Müslümanlığı çağrıştırmalıdır.
İsim dünya için önemli olduğu gibi ahirette de konulan ismin doğruluğu ve güzelliği önem arzeder. Zira Hadiste kıyamet gününde isimlerimizle çağrılacağımız açıklanıyor ve şöyle buyuruyor sevgili Peygamberimiz: “Sizler kıyamet günü isimlerinizle ve babalarınızın isimleriyle çağırılacaksınız öyleyse isimlerinizi güzel yapın” (Ebu Davud) Demek ki ahirette hangi isimle çağırılmamızı uygun buluyorsak o ismi vermeli, güzel bir isimle çağrılmaya dikkat etmeliyiz.
Peygamberimiz güzel isimlerden örnekler de verir ve şöyle buyurur: “Allah’ın en ziyade sevdiği isimler Abdullah ve Abdurrahman’dır.” (Müslim)
Diğer hadiste ise en çirkin isimlerden ikisini açıklar; bunlardan birisi “harb” yani savaş ismi, diğeri ise “murra” yani acı şeklindeki isimlerdir. Bunlar malum insanlarca sevilen şeyler değildir. Yine Hz. Peygamber “Asiye” (isyankar kadın) ismini değiştirmiş ve yerine “Cemile” (güzel kadın) ismini vermiştir.(Müslüm)
Dolayısıyla verilen isim sertlik, kabalık, acılık, çirkinlik, sakatlık, şiddet, isyan, ölüm, ateş gibi hoş karşılanmayan manaları ifade eden isimlerden olmamalıdır. Dolayısıyla verdiğimiz ismin önce manasını araştırmalıyız.
Yine Peygamberimiz manası güzel olduğu halde kişiye gurur, kibir, gösteriş telkin edecek isimlerden de sakındırmıştır. Örneğin “Berre” gibi. Bu isim “iyi, kusursuz kimse” gibi manalara gelir. Nitekim “Berre” isimli birisi hakkında söylenen “o kendisini temize çıkarıyor” sözleri Hz. Peygamber’in kulağına gelmiş, bunun üzerine ismini “Zeynep” olarak değiştirmiştir. (Buhari)
Bazıları çocuklarına “Aziz” ve “Kadir” gibi isimler vermektedirler. Bu isimler Allah’ın isimlerini çağrıştırmaktadır. Dolayısıyla bu isimler Aziz yerine Abdulaziz, kadir yerine Abdulkadir olmalıdır.
Peygamberimiz’in en meşhur ismi olan “Muhammed” isminin verilmesinde bir sakınca yoktur. Zira Peygamberimiz: “İsmimi isim olarak koyun, fakat künyemi kendinize künye yapmayın” (Buhari) buyurmuştur. Peygamberimizin künyesi ise “Ebu’l-Kasım” (Kasım’ın babası) idi.
Bazıları da vereceği ismi Kur’an-ı Kerimde arıyor. Evet elbette Kur’an-ı Kerimde güzel isimler var ama bazen de Kur’anda ibret olsun diye zalim ve asilerin kıssaları anlatılmakta ve isimleri geçmektedir. Bu durumda tutup bu zulmü ve inkarı ile tanınmış kimselerin isimlerini mi çocuğumuza vereceğiz, elbette ki olmaz. Ayrıca Kur’an-ı Kerimde isimlerle beraber haliyle cümlelerin yapısı içerisinde çeşitli fiil ve edatlar da geçmektedir. Biz tutup edatları isim olarak alamayız. Mesela “aleyna” gibi ne demek aleyna biliyor musunuz “bizim üzerimize” demek yani bunlar isim değil kendi başına bir mana ifade etmeyen Arapça edat veya takılardır. Bunlara dikkat edelim, sorarak soruşturarak hareket edelim.