İlim Dalı : Fıkıh | Konusu : |
Soruyu Soran : | Cevaplayan : Önder Nar |
Cevaplayanın Mezhebi: | |
Ekleyen : /2006-08-14 | Güncelleyen : /2019-05-26 |
Soru: Celal Bayar 'a nisbet edilen bir söz vardır. ''Bu işi mihrabdan halledeceğiz'' der. Şu olan bitenlerin sebebi acaba müslümanlara içten ihanet edecek adamlara karşı bir tedbirimizin olmamasından mıdır? (2014)
el Cevab: Gayri müslimlerin müslümanlar üzerine yaptıkları planlar islâm davetiyle birlikte başlar.
ilk izlenilen metodlar öldürerek ve savaş açarak yok etme metodunun tatbik edilmeye çalışılması şeklinde olmuştur.
-Yalancı peygamberler çıkarmak, Allah ve Rasulünden başka insanların sevgisi etrafında toplanmak, Allah ve Rasulu hakkındaki inançları çarpıtmak ve tahrif ederek müslümanları ihtilafa düşürmek, gayri islâmi kültürleri islâm kültürüyle mecz ederek islâm dinini tahrif etmek, islâma girip daha sonra bir çelişki yakalamış gibi bir vaveyla ile islâmı gürültüyle terkedip müslümanların maneviyatlarını bozmak, savaç meydanlarında toplu kaçış ile islâm ordularını vurmak
-"Bu işi mihrabdan halledeceğiz'' diyenler, elbette ülkemizde bir takım planlar yapıyor olabilirler. Yapmış ve uygulamakta da olabilirler.
İnanç amel ve ahlak değerlerimizi tahrif ederek ya da mecrasından çıkararak bunu yapacaklardır.
İslam düşmanlarıyla yıllarca beraber çalışanlara dikkat edilmelidir.
Batıda yaşayıpta islâm diniyle alakalı yenilikçi fikirler ortaya atanlara dikkat edilmelidir.
Tasavvuf dünyasında inanç ve amel değerlerimizi dejenere ederek yaşayanlar ve yol bozanlara dikkat edilmelidir.
Eski zamanlardan bir hikâye anlatarak bitireyim.
Üç İlim Adamıyla Şeyhin Hikayesi;
İslami ilimler eğitimini tamamlayan birkaç ilim talebesi ahlaki kemal gereklidir anlayışıyla kendilerine bir mürşid aramaya başlarlar.
Çok sayıda insan ziyaret ederler ama bir gönüllerine hitap eden adam bulamazlar.
Bir dağ başında bir adama rastlarlar. Adam esrarengiz haliyle onları cezb eder ama şeyhlik iddiasında değildir. Bu ilim adamlarını ağırlar. Onların şeyh aradıklarını hissedince onlara şeyhiniz benim der.
Bir akıl tutulması olur. Ve ilim adamları kendilerine şeyh diyen adamı şeyh kabul ederler ve emrettiklerini yapmaya başlarlar.
Şeyh olan zat geniş birikim ve islâmi kültürüyle bir şeyhin bir müride terbiye metodlarından seçeceklerini seçip onları bunları yapmakla emreder.
Bir zaman sonra bütün müridler hocalarını belinde zünnar olan bir hristiyan olarak görmeye başlarlar. Ama edep edip söylemezler.
Zaman ilerleyince önce birbirlerine açılırlar sonra nefislerinde kusur bulup hocalarına durumu arz ederler.
Esasen bir hristiyan ruhanisi olan ama müslüman kılığında hayatını ikame ettiren şeyhleri onlara verdiği islâm tasavvuf öğretisine uygun derslerin onlarda netice verdiğini görünce islâma meyleder ve müslüman olur.
Hikâye tasavvuf kültüründe meşhurdur.
Kıssadan hissse şu olsa gerektir.
İslamı mihrabdan yıkmak ve müslümanlığı mahvetmek eğilimi ülkemiz ateistlerinin ve diğer islâm düşmanlarının ortak temenisidir.
İslami ilimlerin inanç amel ve ahlak değerlerinin ihya edilmesi ve onların ölçü kabul edilmesi biz müslümanların en önemli reçetesidir.
O zaman müslümanların mihrablardan ve üniversite kürsülerinden ve zikir halkalarından fitnelendirilmesi gayretleri netice vermeyecek hatta ters tepecektir.