Hit (774) Y-4800

Tahavi

Künyesi : Lakabı :
Tabakası : E-Posta :
D.Yeri : Mısır D.Tarihi : 239 / 853
Ö.Yeri : Kahire Ö.Tarihi : 933
Görevi : Fakih,Muhaddis Uzm.Alanı : Fıkıh
Görev Aldığı Kurumlar : Mezuniyet :
Bildiği Diller : Mezhebi : İtikad : , Amel : , Ahlak :
Ekleyen : /2015-04-23 Güncelleyen : /0000-00-00

Tahâvî

Ebû Ca‘fer Ahmed b. Muhammed b. Selâme el-Ezdî el-Hacrî el-Mısrî et-Tahâvî (ö. 321/933)

Hanefî fakihi ve muhaddis.

10 Rebîülevvel 239 (19 Ağustos 853) tarihinde Mısır’ın güneyinde Aşağı Saîd bölgesinde Nil nehrinin batı yakasındaki Eş-mûnîn’e bağlı Tahâ köyünde dünyaya geldi (İbn Asâkir, V, 368).
İbn Hallikân, İbn Kesîr, Bedreddin el-Aynî gibi birçok müellif Sem‘ânî’ye dayanarak doğum tarihini 229, Saymerî ve Şîrâzî 238, Makrîzî Rebîülevvel 236 (Eylül 850) olarak verirse de biyografi yazarlarının çoğunluğu, talebesi İbn Yûnus aracılığıyla bizzat kendisinden gelen rivayete göre 239 (853) yılında doğduğunu kaydeder. Sem‘ânî’nin eserinde (el-Ensâb, IV, 67; VIII, 218) 239 yılının zikredilmesi de 229 rivayetinin yanlış istinsahtan kaynaklandığını göstermektedir. Hamevî’ye göre Tahâ’ya nisbet edilmekle birlikte esasen buralı değildir. Nil’in doğu yakasında Tahtût adlı bir köyden olduğu halde bu ad hoş olmayan bir anlamı çağrıştırdığından kendisi bu köye nisbet edilmeyi istememiştir (Mu’cemü’l-büldân, IV, 22). Mısır’ın fethinden sonra Yemen’den buraya gelip yerleşen dedelerinin soyu Ezd kabilesinin bir kolu olan Hacr’e dayanır. Dedesi ordu kumandanlığı yapmış, babası şiir ve edebiyatla uğraşmıştır. Nitekim Tahâvî eserlerinde zikrettiği bazı beyitlerin tashihi konusunda babasının bilgisine başvurmaktadır (Şerhu müşkili’l-âsâr, I, 259). Annesi İmam Şâfiî’nin ilim meclisinde bulunmuş ve Râfiî zekât konusunda ondan nakilde bulunmuştur. İmam Şâfiî’nin önde gelen Mısırlı talebelerinden Müzenî Tahâvî’nin dayısıdır.

Bir ilim muhitinde dünyaya gelen Tahâvî ilk eğitimini Ebû Zekeriyyâ Yahyâ b. Muhammed b. Amrûs’tan aldı. Ardından Halef b. Hişâm’ın kıraatini Mûsâ b. Îsâ’dan okudu; kendisinden bu kıraati Hişâm b. Muhammed b. Kurre el-Mısrî rivayet etti. Tahâvî’nin yetişmesinde ilk hadis ve fıkıh derslerini aldığı dayısı Müzenî önemli rol oynadı. Müzenî’den İmam Şâfiî’nin Kitâbü’s-Sünen’ini rivayet eden Tahâvî başlangıçta Şâfiî iken yirmi yaşlarında Hanefî mezhebine geçti. Mezhep değiştirmesinde, ders esnasında geçen ince bir meseleyi birkaç tekrara rağmen anlamaması üzerine Müzenî’nin öfkelenip, “Senden bir şey olmaz” demesinin veya onun sürekli biçimde Ebû Hanîfe’nin kitaplarını incelediğini görmesinin etkili olduğu söylenir. Müzenî’nin derslerini bırakan Tahâvî, 260 (874) yılında Mısır’a kadı olarak tayin edilen Ebû Ca‘fer Ahmed b. Ebû İmrân el-Bağdâdî’nin derslerine yirmi yıl kadar devam edip Hanefî mezhebini öğrendi. Mısır Valisi Ahmed b. Tolun Tahâvî’yi, Dımaşk Kadısı Ebû Hâzim’in gönderdiği belgelerle ilgili bir meseleyi bizzat kendisiyle görüşerek incelemesi için 268’de (881) Dımaşk’a gönderdi. Burada kaldığı süre içerisinde Ebû Hâzim’den fıkıh ve hadis tahsil etti; ayrıca Gazze, Askalân, Taberiye ve Kudüs’ü dolaşıp buralarda karşılaştığı âlimlerden faydalandı ve 269 (882-83) yılında Mısır’a döndü. Mısır Kadısı Bekkâr b. Kuteybe’den fıkıh ve hadis dersleri aldı. Tahâvî’nin fıkıh öğrendiği hocalarından İbn Ebû İmrân, İbn Semâa ve Bişr b. Velîd el-Kindî’nin; Bekkâr b. Kuteybe, Îsâ b. Ebân ve Hilâl b. Yahyâ’nın (Hilâlürre’y); Ebû Hâzim, Kadî Îsâ b. Ebân’ın; bunlar da Ebû Yûsuf ve Muhammed b. Hasan eş-Şeybânî’den birinin veya her ikisinin öğrencisidir. Tahâvî’nin dönemin büyük Hanefî fakihi Kerhî ile hac sırasında bir araya geldiği bilinmektedir (İbnü’l-Murtazâ, s. 130). Tahâvî’nin 300’ü aşkın hadisçiden rivayette bulunduğu kaydedilmektedir. Hadis hocaları arasında Müzenî, Nesâî, Muhammed b. Huzeyme b. Râşid el-Basrî, Rebî‘ b. Süleyman el-Cîzî, Îsâ b. İbrâhim el-Gafiki, Yûnus b. Abdüla‘lâ, Ebû Abdullah İbn Abdülhakem, Rebî‘ b. Süleyman el-Murâdî, Ebû Zür‘a ed-Dımaşki ve Süleyman b. Şuayb el-Keysânî gibi âlimler yer almaktadır. Onun hadis hocaları hakkında Abdülazîz b. Ebû Tâhir et-Temîmî (İbn Asâkir, VIII, 374) ve Bedreddin el-Aynî (Megani’l-ahyâr fî şerhi esâmî ricâli Me’âni’l-âsâr, Beyrut 2006) birer eser kaleme almışlardır. Tahâvî’nin talebelerinden Ebû Bekir ed-Dâmeganî gibi kendisinden fıkıh tahsil etmiş meşhur âlimler bulunmakla birlikte öğrencilerinin büyük çoğunluğunu ondan hadis rivayet eden kişiler oluşturmaktadır. Bunların arasında oğlu Ebü’l-Hasan Ali, Ebû Muhammed Abdülazîz b. Muhammed et-Temîmî el-Cevherî, Muhammed b. Bedr el-Kinânî, İbnü’l-Haşşâb el-Bağdâdî, Ebû Bekir Mekkî b. Ahmed b. Sa‘dûye el-Berdaî, Ebü’l-Kasım Mesleme b. Kasım el-Kurtubî, zamanının Zâhirîler’inin lideri olan Kadî Ebü’l-Kasım Ubeydullah b. Ali ed-Dâvûdî, Ebû Muhammed Hasan b. Kasım b. Abdurrahman el-Mısrî, İbnü’l-Mukrî el-İsfahânî, Taberânî, Ebû Saîd İbn Yûnus, İbn Adî, Meymûn b. Hamza el-Ubeydilî ve Ebû Ca‘fer en-Nehhâs zikredilebilir.

Hanefî mezhebinin teşekkül döneminde Tahâvî fıkhın çeşitli alanlarında kaleme aldığı eserlerle mezhebin oluşumuna ve yayılmasına, farklı türlerde literatürün ortaya çıkışına öncülük etmiştir. Hocaları arasında Ebû Yûsuf ile Muhammed’in önde gelen öğrencilerinin yer alması kendisine imamların görüşlerini, mezhebin inceliklerini ve bu görüşlere ilişkin rivayet farklılıklarını sağlam kaynaklardan öğrenme imkânı vermiştir. Hanefî imamlarının fikirlerine dair ilk özet eser olan el-Muhtasar’ı, İmam Muhammed’in el-Câmi’u’s-sagir ve el-Câmi’u’l-kebîr’ine yazdığı şerhleri, mezhep görüşlerinin hadisle temellendirilmesine yönelik hacimli kitapları ve mahkeme sicili düzenleme usulünü konu edinen şürût ilmine dair eserleriyle Hanefî fıkıh literatürüne önemli katkılar sağlamıştır. Özellikle İhtilâfü’l-’ulemâ’ adlı hilâfiyat eseriyle Hanefî imamları yanında diğer mezhep imamlarının ve erken dönem müctehidlerinin görüşlerini sonraki nesillere aktarmıştır. Mâlikî âlimlerinden İbn Abdülber en-Nemerî, Tahâvî’nin fukahanın görüşlerinin tamamını bildiğini, ayrıca Hanefî imamların sîret ve haberlerine en çok vâkıf olan kişilerden sayıldığını ifade ederek (Câmi’u beyâni’l-’ilm, II, 897) eserlerinde görüş ve değerlendirmelerine yer verir; Kâsânî de Tahâvî’yi Selef’in görüşlerini en iyi bilen kimse olarak niteler (Bedâ’i’, II, 213).

Ancak Tahâvî’nin Hanefî fıkhındaki yeri ve mezhebin oluşum sürecine katkısı hususunda farklı değerlendirmeler yapılmıştır. Saymerî ve Ebû İshak eş-Şîrâzî gibi âlimler Tahâvî’nin Mısır’daki Hanefîler’in reisi olduğunu kaydeder. İbn Hazm Kur’an, hadis ve hilâfiyat alanlarındaki bilgisini takdir ettiği Tahâvî’nin bir taraftan Ebû Hanîfe ve öğrencilerine muhalefet ettiğini ve âdeta Hanefîler’in usul ilkesi haline gelen istihsanı benimsemediğini söylerken diğer taraftan onu koyu mezhep taassubuyla suçlar (el-İhkâm, IV, 83; VI, 16, 122, 143). Kemalpaşazâde’nin fakihlerle ilgili tasnifinde Tahâvî’ye usul ve fürûda mezhep imamına muhalefet edemeyen, fakat onlardan bir rivayet bulunmayan meselelerde ictihad edebilen meselede müctehid tabakasında yer verilmiştir (Kınalızâde Ali Efendi, s. 94-95). Usul ve fürûa ait birçok meselede mezhep imamına muhalefet etmesinden dolayı Tahâvî’nin ictihad mertebesine ilişkin bu değerlendirmenin tartışmaya açık olduğunu söyleyen Abdülazîz ed-Dihlevî, Leknevî ve Kevserî gibi âlimler ise onun mutlak müctehid mertebesinde veya en azından Ebû Yûsuf ve Muhammed ile aynı tabakada bulunduğu görüşündedir. Nitekim Ebû Hanîfe’nin her fikrini kabul etmediğini, taassup sahibinden başkasının mukallit olamayacağını belirten Tahâvî (İbn Hacer, I, 280), Şerhu Me’âni’l-âsâr’ın mukaddimesinde birçok konuda âlimlerin te’vilini ve delillerini zikrederken kendisine göre bunlardan sahih olanı kitap, sünnet, icmâ, sahâbe ve tâbiînin mütevâtir olan sözleriyle delillendirdiğini ifade edip kendisini mezhep imamlarının görüşleriyle bağımlı kabul etmez, onlara muhalif görüşler ileri sürmekten çekinmez ve adı geçen eserinde zaman zaman benimsediği görüşün Ebû Hanîfe, Ebû Yûsuf ve Muhammed’in görüşlerine aykırı olduğunu açıkça söyler (meselâ bk. Şerhu Me’âni’l-âsâr, II, 188, 214, 259, 262, 266; III, 131, 132; IV, 202, 233, 236). Diğer taraftan Hanefîler’in dayandığı bazı hadislerin sabit olmadığını söylemiş (a.g.e., I, 94-96) ve onun bu tür değerlendirmeleri zaman zaman Şâfiîler tarafından Hanefîler’e karşı kullanılmıştır (meselâ bk. Mâverdî, I, 50; Nevevî, I, 143, 170). Bunun yanında Tahâvî, Hanefî imamlarının ihtilâf ettikleri meselelerdeki tercihleri ve Hanefî imamlarından bir rivayetin bulunmadığı konulardaki tahrîcleriyle dikkati çekmektedir. Bu tercih ve tahrîclerine Serahsî’nin el-Mebsût, Kâsânî’nin Bedâ’i’u’s-sanâ’i’ ve Burhâneddin el-Merginânî’nin el-Hidâye gibi mezhebin temel eserlerinde yer verilmiştir.

Tahâvî’nin önde geldiği alanlardan biri de hadis ilmidir. Hadislerin ve hadis ilimlerinin tedvin edildiği bir dönemde yaşayan Tahâvî’nin eserleri incelendiğinde nâsih-mensuh, ilelü’l-hadîs, garîbü’l-hadîs, te’vîlü muhtelifi’l-hadîs, cerh ve ta‘dîl gibi konularda söz sahibi olduğu görülür. Talebesi hadis hâfızı Ebû Saîd İbn Yûnus’un hocası hakkındaki “sika ve sebt” nitelemesi sonraki hadisçilerin çoğunluğu tarafından kabul görmüştür. Hadis ricâli ve ilelü’l-hadîste geniş bilgiye sahip olan hadis hâfızlarından Ebû Ya‘lâ el-Halîlî Tahâvî’nin hadis bilgisine dikkat çekmiş (el-İrşâd, I, 432), Nevevî onu “Hanefîler’in hadisteki imamı” (el-Mecmû’, I, 143, 170), Zehebî “Mısır diyarının muhaddisi, fakihi ve büyük hâfız” olarak anmış (A’lâmü’n-nübelâ’, XV, 27) ve sadece hadislerin ve râvilerin değerlendirilmesinde kaynak olan Tezkiretü’l-huffâz’ında (III, 808-810) ona da yer vermiştir. Bununla birlikte Ahmed b. Hüseyin el-Beyhaki, İbn Teymiyye ve İbn Haldûn gibi âlimler Tahâvî’nin hadisçiliğine yönelik eleştirilerde bulunmuştur. Tahâvî’nin özellikle Şerhu Me’âni’l-âsâr’ına yönelik eleştiriler getiren Beyhaki, onu hadis ilmini bilmemekle itham edip yaptığı işin sadece hadis ehlinden duyduğu şeyleri incelemeksizin bir araya getirmekten ibaret olduğunu söylemiş ve mezhebine uygun düşen zayıf hadisleri sahih, uygun düşmeyen sahih hadisleri de zayıf göstermekle suçlamıştır (Ma’rifetü’s-sünen ve’l-âsâr, I, 219-220, 406). İbn Teymiyye de Tahâvî’nin çokça hadis rivayet ettiğini, fakih ve âlim olduğunu kabul etmesine rağmen hadis tenkidi hususunda bir hadisçi gibi davranmadığını, hadisleri tercih konusunda çoğunlukla kıyasa başvurduğunu, bu yüzden eserine aldığı hadislerin çoğunu isnad bakımından cerhedilmiş hadislerin teşkil ettiğini söyler (Minhâcü’s-sünne, VIII, 195-196). İbn Haldûn, Tahâvî’nin el-Müsned’inin değerli olduğunu ifade etmekle birlikte mestûrü’l-hâl vb. kimselerden rivayette bulunması sebebiyle kabul şartları bakımından Buhârî ve Müslim’in sahihlerinin ve hatta sünenlerin dengi olmadığını ileri sürer (Muķaddime, s. 445). Tahâvî’nin hadisçiliğiyle ilgili bu tür değerlendirmeler kendisini eleştirenler için de söylenebilecek tarafgir bir tutum şeklinde görülebilir. Zira onun büyük bir hadisçi olduğu çoğunluk tarafından kabul edilmiş, sonraki pek çok eserde rivayetlerine ve değerlendirmelerine yer verilmiştir. Ancak Tahâvî, Sahîhayn müelliflerinin yaptığı gibi sahih hadislerden oluşan bir mecmua derleme yoluna gitmemiştir. Onun amacı delil olarak kullanılan rivayetleri toplayıp değerlendirmekten ibarettir. Bu sebeple eserlerindeki bazı rivayetlerin sened açısından problem taşıması bir kusur sayılmaz. Nitekim el-Hâvî fî beyâni âsâri’t-Tahâvî adlı eserinde Tahâvî’nin Şerhu Me’âni’l-âsâr’ındaki hadislerin isnadlarını inceleyen ve buradaki rivayetlerin Kütüb-i Sitte başta olmak üzere mevcut hadis mecmualarındaki yerlerini gösteren Abdülkadir el-Kureşî, Beyhaki’nin Tahâvî’ye yönelik eleştirilerini haklı kılacak bir şeye rastlamadığını belirtir (el-Cevâhirü’l-muđıyye, IV, 570-572). Tahâvî eser verme, talebe okutma gibi faaliyetler yanında fıkhî birikimini pratik alana yansıtma imkânı elde etmiş, Mısır kadılarına kâtiplik, nâiblik ve sâhibü’l-mesâil (şahitlerin tezkiyesinden sorumlu memuriyet) görevlerinde bulunmuştur. İbnü’n-Nedîm’in, zamanında ilim ve zühd bakımından eşsiz olduğunu kaydettiği Tahâvî (el-Fihrist, s. 260) hükümdarların ve kadıların saygı duyduğu bir âlimdi. Ölümünü 322 yılı olarak veren İbnü’n-Nedîm istisna edilirse Tahâvî kaynakların hemen hepsine göre 321’de Zilkade ayının başında (Ekim 933) vefat etmiş ve Kahire’nin Karâfe semtinde Sefhulmukattam’a defnedilmiştir.

Eserleri:
1. el-’Akidetü’t-Tahâviyye. Ebû Hanîfe ile öğrencileri Ebû Yûsuf ve Muhammed’in itikadî görüşleri çerçevesinde Sünnî itikad esaslarını ihtiva eden bir risâledir. İslâm dünyasında Sünnî çevrelerde büyük kabul görmüş ve üzerine birçok şerh yazılmış, müstakil şekilde ve şerhleriyle birlikte birçok neşri yapılmıştır (Kazan 1893; Halep 1340; nşr. Abdullah b. Muhammed b. Humeyd, Resâ’ilü’s-selef içinde, Mekke 1394/1974; Beyrut 1398). Eser E. E. Elder tarafından İngilizce’ye tercüme edilmiştir (“al-Tahawi’s Bayan al-Sunna wa’l-Jama’a”, The Macdonald Presentation Volume, Princeton 1933, s. 133-144). Arif Aytekin, Türkiye’deki nüshalarıyla da karşılaştırarak eseri Ehl-i Sünnet İnanç Esasları: Tahâvî ve Akaid Risâlesi adıyla tahkik ve tercüme etmiş (İstanbul 1985), ayrıca Tahâvî Akidesi ve Selef Akîdesindeki Yeri adıyla bir çalışma yapmıştır (İstanbul 1996).

2. Ahkâmü’l-Kur’ân. Sûre ve âyet tertibi esas alınarak yazılmış, diğer ahkâm tefsirlerinden farklı şekilde fıkıh bablarına göre tertip edilmiş, konuyla ilgili âyetler bir yere toplanmıştır. Eserde mezhep imamları başta olmak üzere meşhur fakihlerin görüşlerine yer verilmiş ve değerlendirmelerde bulunulmuştur. Eserin bilinen tek yazması, Samsun Vezirköprü Fâzıl Ahmed Paşa Kütüphanesi’nde bulunan (nr. 814) yarısı eksik nüshadır. Bu nüsha Sadettin Ünal tarafından neşredilmiştir (I-II, İstanbul 1416-1418/1995-1998). Emrullah İşler Tahâvî (ö. 321/933) ve Ahkâmü’l-Kur’an’ı adıyla bir doktora tezi hazırlamıştır (1993, AÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü).

3. Me’âni’l-âsâr. Kureşî’nin tahâvî’nin ilk kitabı olduğunu belirttiği ve fıkıh sistematiğine göre mezhepler arasında tartışılan hadislerin incelendiği eser üzerine (I-II, Leknev 1300-1302; Kalküta 1375; nşr. Muhammed Zührî en-Neccâr ve Muhammed Seyyid Câdelhak, I-IV, Kahire 1386-1388/1966-1968; Beyrut 1399-1414/1979-1994; nşr. İbrâhim Şemseddin, Beyrut 2001) çeşitli şerh ve ihtisar çalışmalarının yanı sıra ricâliyle ilgili çalışmalar yapılmıştır. M. Beşir Eryarsoy eseri Şerhu Meâni’l-âsâr: Hadislerle İslâm Fıkhı adıyla Türkçe’ye çevirmiştir (I-VI, İstanbul 2007-2008).

4. Müşkilü’l-âsâr. Kureşî’ye göre Tahâvî’nin son eseri olan kitap ihtilâfü’l-hadîse dair çalışmaların en kapsamlısıdır. Haydarâbâd’da eksik olarak gerçekleştirilen baskısı yanında (I-IV, 1333/1914) Şuayb el-Arnaût tarafından son cildi fihrist olmak üzere Şerhu Müşkili’l-âsâr ismiyle ve titiz bir çalışma ile neşredilmiştir (I-XVI, Beyrut 1408/1987, 1415/1994).

5. es-Sünenü’l-me’sûre (Sünenü’ş-Şâfi’î). Tahâvî’nin Müzenî kanalıyla Şâfiî’den rivayet ettiği hadisleri içermektedir. Muhtemelen Ebû Ya‘lâ el-Halîlî’nin el-Müsned ve Kureşî’nin Müsnedü’ş-Şâfi’î adıyla zikrettiği eserle aynı olan kitabın değişik neşirleri yapılmıştır (Kahire 1315/1897; nşr. Abdülmu‘tî Emîn Kal‘acî, Beyrut 1407/1986; nşr. Halîl İbrâhim Molla Hâtır, Cidde 1409/1988).

6. Kitâbü’t-Tesviye beyne haddesenâ ve ahberenâ (nşr. Muhammed Azîz [Uzeyr] Şems, Mecelletü Savti’l-ümme, Benâres [Varanasi] 1410/1990; nşr. Semîr b. Emîn ez-Züheyrî, Riyad 1410; nşr. Abdülfettâh Ebû Gudde, Hams resâ’il fî ‘ulûmi’l-hadîs içinde, Beyrut 2002). Risâleyi İbn Abdülber en-Nemerî Câmi’u beyâni’l-’ilm adlı eserinde özetlemiştir (s. 1146-1150). Latîfürrahman el-Behrâicî el-Kasımî, Tahâvî’nin sekiz eserinde zikrettiği hadisleri alfabetik olarak sahâbe isimleri ve konu başlıklarına göre derleyip Müsnedü’l-İmâm et-Tahâvî adıyla yayımlamıştır (I-X, Dübey 1426/2005).

7. el-Muh-tasar (nşr. Ebü’l-Vefâ el-Efganî, Kahire 1370/1951). Hanefî fıkhının ilk muhtasarı sayılan eserin (el-Muhtasar, neşredenin girişi, s. 3) eserin bazı kaynaklarda el-Muhtasarü’l-kebîr ve el-Muhtasarü’s-sagir şeklinde iki versiyonu bulunduğu kaydedilmektedir (İbnü’n-Nedîm, s. 260; Kureşî, el-Cevâhirü’l-muđıyye, I, 277). Fihristlerin incelenmesinden de anlaşılacağı gibi büyük ölçüde Müzenî’nin el-Muhtasar’ındaki tertibin esas alındığı eserin (Keşfü’z-zunûn, II, 1627) mukaddimesinde müellif Ebû Hanîfe, Ebû Yûsuf ve Muhammed’in görüşlerine yer verdiğini belirtirse de eserde bu üç imamın yanı sıra Züfer b. Hüzeyl’in fikirlerine de yer vermiştir. el-Muhtasar’da dikkati çeken bir özellik, imamlar arasında ihtilâf bulunması halinde “ve bihî ne’huz” (bunu esas alırız) sözüyle bu görüşlerden birinin tercih edilmiş olmasıdır. el-Muhtasar üzerine pek çok şerh yazılmış olup Kâtib Çelebi bazı özelliklerine yer verdiği dokuz şerh zikretmiştir. Cessâs, Şemsüleimme es-Serahsî, Ebû Nasr Ahmed b. Mansûr et-Taberî es-Semerkandî (Kâtib Çelebi kendisinin bu şerh üzerine bir tehzip çalışması yaptığını ifade eder), Hüseyin b. Ali es-Saymerî, Ebû Nasr Ahmed b. Muhammed el-Akta‘ el-Bağdâdî, Ali b. Muhammed el-İsbîcâbî, Ebü’l-Meâlî Bahâeddin Muhammed b. Ahmed el-İsbîcâbî el-Merginânî (el-Hâvî fî Muhtasari’t-Tahâvî) ve İbn Kutluboğa’nın şerhleri bunlar arasında sayılabilir (a.g.e., a.y.). Kitap hakkında yapılan çalışmalar ve kaynaklardaki referanslar dikkate alındığında, Tahâvî’nin birçok konuda Ebû Hanîfe’ye muhalefet etmesi sebebiyle el-Muhtasar’ın mukallit Hanefîler arasında yaygınlık kazanmadığı şeklindeki değerlendirme (Abdülazîz ed-Dihlevî, s. 161) pek isabetli görünmemektedir. Cessâs’ın şerhinin birinci cüzü Muhammed İsmetullah b. İnâyetullah, ikinci cüzü 1412’de (1991) Saîd Muhammed Yahyâ Bekdaş, üçüncü cüzü 1415’te (1994) Muhammed Ubeydullah Han ve dördüncü cüzü 1418’de (1997) Zeyneb Fülâte tarafından Mekke Ümmülkurâ Üniversitesi’nde doktora tezi olarak tahkik edilmiştir.

8. İhtilâfü’l-’ulemâ’ (el-İhtilâf beyne’l-’ulemâ’). Saymerî bu eserin bir benzerinin yazılmadığını (Ahbâru Ebî Hanîfe, s. 162), İbnü’n-Nedîm seksen kadar bölüm içeren hacimli bir eser olmasına rağmen tamamlanmadığını ve Kâtib Çelebi 130 küsur cüz teşkil ettiğini belirtir (Keşfü’z-zunûn, I, 32). Aslının varlığı bilinmeyen eserin Cessâs tarafından yapılan ihtisarı önce eksik olarak İhtilâfü’l-fuķahâ’ adıyla (nşr. Muhammed Sagir Hasan el-Ma‘sûmî, İslâmâbâd 1971), ardından tamamı Muhtasaru İhtilâfi’l-’ulemâ’ ismiyle (nşr. Abdullah Nezîr Ahmed, I-V, Beyrut 1416/1995) yayımlanmıştır. Cessâs’ın muhtasarından anlaşılacağı üzere fıkhî ihtilâfları konu alan eser Hanefî mezhebi imamları ile Mâlik, Şâfiî, Evzâî, İbn Ebû Leylâ, Süfyân es-Sevrî, Leys b. Sa‘d, Hasan b. Hay gibi fakihlerin görüşlerinin yanı sıra sahâbe ve tâbiînin görüşleri ve Tahâvî’nin kendi değerlendirmelerini ihtiva etmektedir.

9. eş-Şürûtü’l-kebîr. Tahâvî’nin şürût ilmine (ilmü’l-vesâik) dair yazdığı üç eserden biri olup “Kitâbü Ezkâri’l-huķūķ ve’r-rühûn” ve “Kitâbü’ş-Şüf’a” bölümlerini Joseph Schacht neşretmiş (Heidelberg 1927-1930), “Kitâbü’l-Büyû’” kısmı Jeanette Ann Wakin tarafından müellifin biyografisi ve bir girişle birlikte The Function of Documents in Islamic Law: The Chapters on Sales From Tahawi’s Kitab al-Shurūt al-kabir adıyla yayımlanmıştır (Albany 1972).

10. eş-Şürûtü’s-sagir. eş-Şürûtü’l-kebîr’in mevcut bölümleriyle birlikte Ruhi Özcan tarafından tahkik edilip bir araştırma kısmı ilâve edilerek el-Hâvî fî şürûti’t-Tahâvî adıyla yüksek lisans tezi olarak hazırlanmış (1972, Bağdat Üniversitesi Edebiyat Fakültesi), daha sonra eş-Şürûtü’s-sagir müzeylen bimâ ‘usira ‘aleyhi mine’ş-Şürûti’l-kebîr ismiyle neşredilmiştir (I-II, Bağdat 1974).

Tahâvî’ye ayrıca Şerhu’l-Câmi’i’l-kebîr, Şerhu’l-Câmi’i’s-sagir, Şerhu Kitâbi’l-Âsâr (İmam Muhammed’e ait eserlerin şerhleridir), Sahîhü’l-âsâr (Patna Ktp., nr. 548), Ahkâmü’l-ķırân (Hz. Peygamber’in yaptığı haccın mahiyetine dair 1000 varaktan fazla bir eserdir, bk. Kadî İyâz, IV, 233), Tefsîrü’l-Ķur’ân (Fuâd Seyyid, eserin Enfâl sûresinden başlayan bir bölümünün İskenderiye Kütüphanesi’nde [Câmiu’ş-Şeyh, nr. 74] bulunduğunu kaydeder, bk. Fihrisü’l-mahtûtâti’l-musavvere, I, 29-30), eş-Şürûtü’l-evsat, Hükmü arâżî Mekke, Ķısmetü’l-fey’ ve’l-ganâ’im, el-Vesâyâ, el-Ferâ’iż, Emsiletü kütübi’l-’adl, en-Nevâdirü’l-fıķhiyye (on cüz), en-Nevâdir ve’l-hikâyât (yirmi cüzü aşkın), İhtilâfü’r-rivâyât (‘alâ mezhebi’l-Kûfiyyîn), er-Red ‘alâ ‘Îsâ b. Ebân (Îsâ b. Ebân’ın Hata’ü’l-kütüb adlı eserine reddiyedir), Naķżu Kitâbi’l-Müdellisîn ‘ale’l-Kerâbîsî (Kerâbîsî’nin Hicazlı olmayan hadisçileri tenkit amacıyla yazdığı esere reddiye olup Alâeddin İbnü’t-Türkmânî el-Cevherü’n-naķi adlı eserinde bundan iktibaslar yapar), er-Red ‘alâ Ebî ‘Ubeyd (Ebû Ubeyd Kasım b. Sellâm’ın Kitâbü’n-Neseb’ine reddiyedir), Kitâbü’l-Hitâbât, el-Mehâđır ve’s-sicillât, el-Muhâđarât, Nevâdirü’l-Ķur’ân, Kitâbü’l-Eşribe, en-Nihal ve ahkâmühâ ve sıfâtühâ ve ecnâsühâ, el-Mişkât, el-Fevâ’id, Menâķıbü Ebî Hanîfe ve ashâbih (Saymerî bu eserden birçok iktibas yapar) ve et-Târîhu’l-kebîr adlı eserler de nisbet edilmektedir. Temîmî bu eserlerin bir kısmının aynı olma ihtimalinden söz etmektedir (et-Tabaķatü’s-seniyye, II, 52). Kâtib Çelebi İhtilâfü’r-rivâyât ‘alâ mezhebi’l-Kûfiyyîn adlı eserin İhtilâfü’l-’ulemâ’ ile aynı kitap olduğunu kaydeder (Keşfü’z-zunûn, I, 32). Mu’înü’l-ümme ‘alâ ma’rifeti’l-vifâķ ve’l-hilâf beyne’l-e’imme adıyla Tahâvî’ye nisbet edilerek yayımlanan eser ise (nşr. Hamdî eş-Şeyh, Mansûre 2007) Ahmed b. Muhammed el-Hüseynî es-Semerkandî’ye aittir.

Tahâvî hakkında pek çok çalışma yapılmıştır:
Zâhid Kevserî, el-Hâvî fî sîreti’l-İmâm Ebî Ca’fer et-Tahâvî (Kahire 1368; Karaçi 1983; Beyrut 1425/2004);
Abdülmecîd Mahmûd, Ebû Ca’fer et-Tahâvî ve eseruhû fi’l-hadîs (Kahire 1395/1975);
el-İmâm et-Tahâvî muhaddisen (Kahire 1429/2008);
Harun Reşit Demirel, Ebu Ca‘fer et-Tahâvî Hayatı-Eserleri ve Meâni’l-Âsâr ile Müşkilü’l-Âsârındaki Hadisçiliği (1990, yüksek lisans tezi, SÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü);
Abdullah Nezîr Ahmed, Ebû Ca’fer et-Tahâvî el-İmâmü’l-muhaddis el-faķih (Dımaşk 1411/1991);
Sa‘d Beşîr Es‘ad Şeref, el-İmâm Ebû Ca’fer et-Tahâvî ve menhecühû fi’l-fıķhi’l-İslâmî (Amman 1418/1998);
Hâlid b. Muhammed Mahmûd eş-Şermân, es-Sınâ’atü’l-hadîsiyye fî kitâbi Şerhi’l-âsâr (Riyad 1424/2003).

Otel Tekstili antalya escort sakarya escort mersin escort gaziantep escort diyarbakir escort manisa escort bursa escort kayseri escort tekirdağ escort ankara escort adana escort ad?yaman escort afyon escort> ağrı escort ayd?n escort balıkesir escort çanakkale escort çorum escort denizli escort elaz?? escort erzurum escort eskişehir escort hatay escort istanbul escort izmir escort kocaeli escort konya escort kütahya escort malatya escort mardin escort muğla escort ordu escort samsun escort sivas escort tokat escort trabzon escort urfa escort van escort zonguldak escort batman escort şırnak escort osmaniye escort giresun escort ?sparta escort aksaray escort yozgat escort edirne escort düzce escort kastamonu escort uşak escort niğde escort rize escort amasya escort bolu escort alanya escort buca escort bornova escort izmit escort gebze escort fethiye escort bodrum escort manavgat escort alsancak escort kızılay escort eryaman escort sincan escort çorlu escort adana escort