Hit (860) Y-4236

İbn Hazm, Ali b. Ahmed b. Said

Künyesi : Ebû Muhammed Lakabı :
Tabakası : 11.Yüzyıl E-Posta :
D.Yeri : Endülüs D.Tarihi :
Ö.Yeri : Leble (Niebla) Ö.Tarihi : 1064
Görevi : Siyasetçi,Tarihçi Uzm.Alanı : Fıkıh,Hadis,Kelam,Mantık,Şiir,Tarih
Görev Aldığı Kurumlar : Mezuniyet :
Bildiği Diller : Arabça, Farsça Mezhebi : İtikad : , Amel : , Ahlak :
Ekleyen : Nurgül Çepni/2009-05-09 Güncelleyen : /0000-00-00

İbn Hazm(أبو محمد علي بن احمد بن سعيد بن حزم)

Asıl adı Ali olan, İbn Hazm,miladî 994 yılında Endülüs’de doğdu.

Eserlerinde Ebû Muhammed künyesini kullandı.

Babasının devlet ricalinden olması sayesinde, çocukluğunda aristokrat ve kültürlü bir çevrede rahat bir hayat yaşdı.

İlk eğitimini de Kurtuba’da sarayda aldı. Başlangıçta edebiyat, tarih, mantık ve kısmen felsefede iyibir tahsil gördü ve şiir meclislerine katıldı.

Kurtuba’dan ayrılmadan önce fıkıh, hadis ve kelam dersleri de aldı.

1011 yılında babasını kaybettikten sonra Berberilerin hakimiyeti ele geçirmesi ve evlerinin yağmalanması üzerine Meriye’ye (Almaria) göç etmek zorunda kaldı.

Emeviliği diriltmeye çalıştığı iddiasıyla, Meriye valisi tarafından tutuklanarak bir süre gözaltında tutuldu.

Burada kaldığı birkaç aylık süre içinde yörenin hâkiminden ilgi gördü.

Daha sonra Belensiye’ye (Valancia) gidip, kendisinin de desteklediği, Abdurrahman el-Murtaza tarafından vezirlikle görevlendirildi.

Ancak Abdurrahman’nın öldürülmesi üzerine yine baskılara maruz kaldı ve hapse atıldı.

Kasım b. Hammud’un hilafeti sırasında tekrar Kurtuba’ya döndü. Hükümdarlığı birkaç ay süren Abdurrahman el-Mustahzir’e de vezirlik yaptı, onun öldürülmesinden sonra tahta geçen III. Muhammed el-Müstekfî-Billah tarafından yine hapse atıldı.

Bu tutukluğu, son Emevî halifesi olan III. Hişam el-Mu’ted-Billah’ın 1027 yılında halifeliği almasına kadar sürdü ve bu dönemde de kısa bir süre vezirlik yaptı.

1031 yılında Berberilerin halifeye karşı ayaklanması üzerine, Kurtuba’dan kaçarak Şâtıbe’ye (Javita) geçen İbn Hazm, otobiyografik nitelik de taşıyan Tavku’l-hamame’yi burada yazdı.

Bu tarihten sonra büyük ölçüde siyasetten el çeken İbn Hazm, ilmi çalışmalarına ağırlık verdi.

Bu arada alimleri himaye eden emirin daveti üzerine Şâtıbe yakınlarındaki Bünt (Alpu ente) kalesine gitti.

Daha sonra valinin davetiyle Mayurka (Majorka) adasına geçti.

Endülüs’teki Malikî mezhebinin hakimiyeti sebebiyle dile getiremediği düşüncelerini burada serbestçe açıklama fırsatı buldu. 1047 yılında Malikî alimi Ebu’l-Velid el-Bâcî ile burada önemli bir tartışmayaptı. Bazılarına göre bu tartışmada yenik düşmesi sebebiyle, kimilerine göre ise başka sebepler yüzünden ertesi yıl Mayurka’dan İşbîliyye’ye (Sevilla) geçti.

Abbadî hükümdarı Mu’tazıd-Billah Abbad b. Muhammed tarafından kitapları yakıldı ve o da bu hükümdar hakkında Naktü’l-Arûs adlı eserini yazdı.

Dolayısıyla İşbîliye’de de huzurbulamayan düşünürümüz, atalarının memleketi olan Leble’ye (Niebla) dönerek orada zahidane bir hayat sürdü.

İbn Hazm, gerek dinlerin mukayeseli olarak incelenmesi, gerek Sünni kelam ekolünün ve özellikle Eş’ariyye’nin eleştirilmesi, gerekse felsefemantık disiplinlerinden yararlanarak İslâm dininin savunulması konusunda önemli görüşler ortaya koyan bir şahsiyettir.

Bütün bilgilerin nasların ışığında yeniden gözden geçirilmesini ısrarla savunmak suretiyle bir taraftan nakle dönüşü gerekli gören İbn Hazm, bir taraftan da mantık ve felsefe disiplinlerinin ilkelerini araştırmayı lüzumlu görerek nakille akılarasında çelişki bulunmadığını göstermek istemiş, bunu yaparken de yer yer Aristove Eflatun’nun nazariyelerinden etkilenmiştir.

Aynı zaman da hafız, hadis ilimleri ve fıkhü’l-hadis alimi vasıflarıyla anılan İbn Hazm, gerek zihni kabiliyetleri gerekse dindarlığı bakımından çok seçkin bir alimdir.

Hükümlerini doğrudan Kitap ve Sünnet’ten çıkardığı, edebiyat ve şiirde mahir, dil, siyer ve tarih konularında geniş birikime sahip olduğu belirtilmektedir. İbn Hazm bu alanların hepsinde eserler vermiştir.

Ancak İbn Hazm, eserlerinde kendini Sünnî olarak tanıtmasına, Ehl-i Sünneti de “ashabın izinde gidenler” olarak tanımlamasına ve İslâm aleminde genellikle benimsenen itikadi görüşleri ayrıntılı bir biçimde inceleyip eleştiren bir alimolarak kabul edilmesine rağmen, gerek siyasi kişiliği ve gerekse eleştirilerindeki üslubu nedeniyle zamanında eserleri nazar-ı itibara alınmamış, hatta çarşıda satılmaları yasaklanmış, zaman zaman da parçalanmış ve yakılmıştır. Dolayısıyla tekfir konusunda tutarlı ölçülere dikkat çekmesine rağmen nasları kendi anlayışından farklı şekilde yorumlayan Bakillanî, İbn Fürek gibi kimi Eş’arîleri küfre nisbet ederek kendi koyduğu ilkelere ters düşen İbn Hazm, İbn Haldun’nun da belirttiği gibi müslümanların birçok imamını çok sert bir üslupla eleştirdiği için eserlerinde ortaya koyduğu değerli görüşlerden yeterince faydalanılmasını engellemiştir.

Endülüs halkı arasında amelî ve ahlâkî bakımdan seçkin bir kişi olarak bilinen İbn Hazm’ın bazı Şiî yazarlar tarafından sosyal karışıklıklara yol açan bir fitneci olarak nitelenmesinin ise, Muaviye’yi hatalı, Hz. Ali’yi hilafete hak sahibi görmekle birlikte Hz. Osman’ın Hz. Ali’den efdal olduğunu söylemesi ve Emevî taraftarı olması gibi siyasi nedenlere dayandığı açıktır.

Bununla birlikte İbn Rüşdve İbn Teymiyye, kelamcıları tenkidine ilişkin konularda İbn Hazm’dan büyük ölçülerde faydalandıkları gibi her asırda onun eserlerinden yararlanan pek çok alim olmuştur.

Onu tenkit edenlerin tenkit noktaları, daha çok nakle dönmeyi ısrarla savunduğu halde felsefi kültürün etkisinde kalarak görüşlerini naslardan hareketle temellendiremediği konularında yoğunlaşır.

Bu tenkitler bir yana, itikadi konuları felsefekültüründen faydalanarak çözmeye çalışması ve bunu yaparken nasları ihmal etmemeyi gerekli görmesi açısından İbn Hazm’ın Gazzâlî’den önce kelam tarihinde yeni bir çığır açtığını söylemek gerekir.

Zahirilik ekolünün de önemli bir alimi olan İbn Hazm,memleketi Leble’de (Niebla) 1064 yılında vefat etti.

Eserleri:

el-Muhallâ (Fıkıh)

el-İhkâm fî usûli’l-ahkâm (Fıkıh)

Usûlü’l-fıkh (Fıkıh)

Cemheretü ensâbi’l-Arab (Tarih)

Haccetü’l-vedâ (Tarih)

Hülâsâ fî usûli’l-İslâm ve târîhihî (Tarih)

Tavku’l-hamame fi’l-ülfeti ve’l-üllâf (Edebiyat)

el-Fasl fi’l-milel ve’l-ahvâ ve’n-nihâl (Kelam)

Müdâvâtü’n-nüfûs ve Tehzîbü’l ahlâkve’s-siyer (Kelam)

Naktü’l-Arûs

Otel Tekstili antalya escort sakarya escort mersin escort gaziantep escort diyarbakir escort manisa escort bursa escort kayseri escort tekirdağ escort ankara escort adana escort ad?yaman escort afyon escort> ağrı escort ayd?n escort balıkesir escort çanakkale escort çorum escort denizli escort elaz?? escort erzurum escort eskişehir escort hatay escort istanbul escort izmir escort kocaeli escort konya escort kütahya escort malatya escort mardin escort muğla escort ordu escort samsun escort sivas escort tokat escort trabzon escort urfa escort van escort zonguldak escort batman escort şırnak escort osmaniye escort giresun escort ?sparta escort aksaray escort yozgat escort edirne escort düzce escort kastamonu escort uşak escort niğde escort rize escort amasya escort bolu escort alanya escort buca escort bornova escort izmit escort gebze escort fethiye escort bodrum escort manavgat escort alsancak escort kızılay escort eryaman escort sincan escort çorlu escort adana escort