Hit (1344) Y-3988

Hacı Mir Ali Tebrizi

Künyesi : Lakabı : Fakir Mîr Ali, Mîr Ali, Mîr Ali Kâtib-i Tebrîzî, el-Fakir Ali Tebrîzî
Tabakası : 15.Yüzyıl E-Posta :
D.Yeri : İran/Tebriz D.Tarihi :
Ö.Yeri : Ö.Tarihi : 850(1446)
Görevi : Hattat Uzm.Alanı : Nesih,Nestalik
Görev Aldığı Kurumlar : Mezuniyet :
Bildiği Diller : Mezhebi : İtikad : , Amel : , Ahlak :
Ekleyen : Nurgül Çepni/2009-11-09 Güncelleyen : /0000-00-00

Hacı Mîr Ali Tebrîzî (Sultan Ali Tebrîzî, Hâce Emîr Ali Sultan)

Nesta'lik hattının kaidelerini koyan ilk İranlı hattat.

Hayatı hakkındaki bilgiler çok azdır.

Timur ve oğlu Şahruh devri ile­ri gelenlerinden Hasan-ı Tebrîzî'nin oğlu­dur.

Tebrîzî nisbesinden Tebriz'de doğ­duğu anlaşılmaktadır.

Son zamanlarda bazı araştırmacılar yaklaşık aynı çağda yaşayan iki ayrı Mîr Ali Tebrîzî bulun­ması ve bunlardan hangisinin "vâdıu'l-asl" olarak tanındığı hususunda şüphe­ye düşmüşlerdir.

Fakat Mehdî Beyânî, Şah İsmail'in oğlu Behram Mirza'nın kü­tüphanesinden British Museum'a (Add. 18113) intikal eden Hâcûyi Kirmâninin Hilmâ ve Hümâyûn, Kemâlnâme ve Ravzatü'l-envâr adlı eserlerinin sonun­daki Mîr Ali b. İlyâs-ı Tebrîzî imzası ile Ali Tebrîzî'nin oğlu Abdullah'ın talebesi Ca'fer-i Tebrîzî-i Baysungur'un Tahran'da Kitâbhâne-i Saltanatide bulunan bir kı­ta yazısının imza kısmında Ali Tebrîzî'nin babasının adını Hasan olarak kaydetme­sini göz önünde bulundurarak bunların ayrı kişiler (Hoşnüvîsân, II, 445-446) ve "vâdıu'l-asl" diye anılanın da Ali b. Hasan Tebrîzî olduğunu ileri sürmüştür (a.g.e, 11,442; Elr., 1,881).

Bu konudaki belli başlı kaynaklardan Mirâtül-'âlem yazarı Bahtâver Han onu bilgin, müellifi meçhul Reyhân-ı Nesta'lik hâfız-ı Kur'ân, Midâdü'l-hutût sahibi ünlü hattat Mîr Ali Herevî ise şair ve yazısının da şiiri gibi güzel oldu­ğunu bildirmektedirler.

Yine İran kay­naklarından Tezkire-i Hoşnüvîsân sa­hibi Hidâyetullah Lisânül-Mülk Sipihr'e göre Ali Tebrîzî önce nesih, sonra nesta'­lik ile meşgul olmuştur.

Mirza Senglâh Tezkiretü'l-hattâtîn'inde, Mîr Ali Herevî de Midâdü'l - hutût'unda onun bütün İslâmî yazılarda usta olduğunu kaydetmektedirler.

Ancak Midâdü'l-hutût, Târîh-i Reşidi, Gülistân-ı Hüner, Tuhfe-i Hattatın, Hat ve Hattâtân gibi önemli kaynakların onu nesta'lik yazısının mucidi olarak göstermeleri doğru değildir.

Çün­kü bu yazı daha hicrî VIII. yüzyılın orta­larında teşekkül etmeye başlamıştı.

Ha­len Süleymaniye Kütüphanesi'nde Ayasofya, nr. 3924) bulunan ve 800 (1398) tarihinde Salih b. Ali Rızâ tarafından ya­zılmış olan Sultan Ahmed-i Celâyir'in divanı oldukça gelişmiş bir nesta'lik örne­ğidir.

Bundan dolayı Ali Tebrîzî'yi nes-ta'liki ilk bulan ve yazan kişi olarak ka­bul etmek mümkün değildir.

Bu husus­ta en doğru hükmü, onun nesta'like açık bir şekilde istikamet verdiğini ve altı çe­şit yazıdan ayırarak ona farklılık kazan­dırdığını kaydeden Gelibolulu Âlî vermiş­tir [Menâkıb-ı Hünerveran, s. 32).

Nesta'likin Ali Tebrîzî tarafından ne şekilde icat edildiği hususunda Tuhfe-i Hattâtin'de Kazasker Abdülbâki Arif Efendinin, ho­cası Mehmed Tebrîzî'den naklettiği ve Har ve Hattâtân ile Peydâyiş-i Hatt u Hattâtân'da da bulunan rivayet güzel bir hikâyeden başka bir şey olmasa ge­rektir.

Kaynakların ileri sürdüğü bu gö­rüşler bir tarafa bırakılarak yukarıda işaret edildiği gibi nesta'likin XIV. yüzyı­lın ortalarında teşekkül etmeye başladı­ğı göz önünde bulundurulursa, Ali Tebrî­zînin onu ıslah etmek için bazı kaideler koyduğu ve ona müstakil bir yazı şeklini kazandırmak hususunda büyük gayret­ler sarfettiği anlaşılır.

Bu kaideler ken­disinden sonra oğlu hattat Mîr Abdul­lah ve onun talebesi Mirza Ca'fer-i Teb­rîzî-i Baysungur ile onun talebesi Ezher-i Tebrîzî tarafından geliştirilmiştir.

Ali Tebrîzî'nin mevcut eserlerinin in­celenmesinden, yazısının pek de güzel olmadığı anlaşılmaktadır.

Hattatlar ta­rafından çanaklı harf olarak nitelenen sin, sad, kâf ve nun gibi harflerin ölçü­lerinde ayniyet varsa da bunlar şekil iti­bariyle daha genişçe ve uzuncadır.

Bu­nun gibi keşîde verilmiş diğer harflerin de biraz fazlaca uzun olduğu görülmek­tedir.

Fakat yazılarının genellikle çelim­siz görünmesi devrine göre normal kar­şılanmalıdır.

Kendisine "kıdvetü'l-küttâb", "kıbletü'l-küttâb", "zahîrü'd-dîn" ve "vâdı'" gi­bi lakaplar verilen ve eserlerinde Fakir Mîr Ali, Mîr Ali, Mîr Ali Kâtib-i Tebrîzî, el-Fakir Ali Tebrîzî imzalarını kullanan hattatın en tanınmış talebesi oğlu Mîr Abdullah'tır.

Ali Tebrîzî'nin eserleri kitap, murak-ka" ve kıta'lardan ibaret olup Tahran, Londra, Leningrad, İstanbul kütüphane­lerinde ve bazı hususi koleksiyonlarda bulunmaktadır.

Ona ait yegâne yazının kendisinde bulunan bir mecmuadaki üç beyitlik bir kıta olduğunu ileri süren Mehdî Beyânî, tesbit ettiği bazı yazıla­rın imzalarında Mîr veya Tebrîzî sözleri yer almamakla birlikte, yalnız tarihleri­ni ve yazı üslûbunu göz önünde bulun­durarak Mîr Ali Tebrîzî'ye ait olabileceği tahminini yürütmektedir.

Aynı şekilde Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphanesi Re­van Köşkü bölümünde bulunan murakka'daki Fatiha sûresini ihtiva eden iki sayfalık yazının da imzasına rağmen ona aidiyeti şüphelidir.

Otel Tekstili antalya escort sakarya escort mersin escort gaziantep escort diyarbakir escort manisa escort bursa escort kayseri escort tekirdağ escort ankara escort adana escort ad?yaman escort afyon escort> ağrı escort ayd?n escort balıkesir escort çanakkale escort çorum escort denizli escort elaz?? escort erzurum escort eskişehir escort hatay escort istanbul escort izmir escort kocaeli escort konya escort kütahya escort malatya escort mardin escort muğla escort ordu escort samsun escort sivas escort tokat escort trabzon escort urfa escort van escort zonguldak escort batman escort şırnak escort osmaniye escort giresun escort ?sparta escort aksaray escort yozgat escort edirne escort düzce escort kastamonu escort uşak escort niğde escort rize escort amasya escort bolu escort alanya escort buca escort bornova escort izmit escort gebze escort fethiye escort bodrum escort manavgat escort alsancak escort kızılay escort eryaman escort sincan escort çorlu escort adana escort