Hit (682) Y-1324

Süleyman Çelebi

Künyesi : Lakabı :
Tabakası : 14.Yüzyıl E-Posta :
D.Yeri : Bursa D.Tarihi : ?
Ö.Yeri : ? Ö.Tarihi : 1422
Görevi : İmam,Mutasavvıf,Şair Uzm.Alanı : Şiir
Görev Aldığı Kurumlar : Mezuniyet :
Bildiği Diller : Arabça Mezhebi : İtikad : , Amel : , Ahlak :
Ekleyen : /2008-02-15 Güncelleyen : /0000-00-00

Süleyman Çelebi
Hayata hakkında yeterli bilgi bulunmayan Süleyman Çelebi, Mevlidi ile tanınmış büyük bir şairdir.
I. Murad'ın veziri Ahmet Paşa'nın oğlu olduğu bilinmektedir.
Halktan kazandığı itibar çerçevesinde oluşmuş menkıbeleri vardır.
İyi bir din öğrenimi gördüğü, Buharalı Emir Sultan'ın müridi olduğu tahmin edilmektedir.
Söylentilere göre Yıldırım Beyazıt döneminde (1389-1402) Bursa Ulu Camiî'nin ilk imamlarındandır.
Kendisine bu sebeple "Yıldırım Bayezıd'ın imamı" denildiği söylenir.
Lâtifi Tezkiresinde belirtildiğine göre, İranlı bir vaizin Ulu Cami kürsüsüne çıkıp peygamberler arasında bir üstünlük farkı olmadığını söylemesi üzerine, Hz. Muhammed'in bütün peygamberlerden üstün olduğunu anlatmaya karar vererek Mevlid'i kaleme aldı.
Kitabının (Arapça) giriş kısmına bu yüzden "Muhammed'i her varlığın sebebi, bütün yaratılmışların en şereflisi yapan... Onu başka peygamberlere üstün kılan Allah'a şükürler olsun" diye başlar.
Haklı tepkisini şiire dökerek halkın yüzyıllar süren sevgi ve saygısına nail olan Süleyman Çelebi'nin türbesi, Bursa'da Çekirge Yolu üzerindedir.
Uzun yüzyıllar basit bir parmaklıkla çevrili olan mezarını, Bursa Valisi Haşim İşcan, Güzel Sanatlar Akademisinin fikrini alarak İÜ Teknik Üniversitesine çizdirdiği bir proje İle mezarını "Türk mezarı" ve bulunduğu yeri de park durumuna getirdi.
Peygamber sevgisinin eşsiz bir ürünü olan Mevlidin asıl adı Vesiletü'n-Necat'tır (Kurtuluş Yolu). Fakat bu esere halk arasında "Mevlid" denir.
Bunun sebebi, Hz. Muhammed'in doğumunu anlatan bölümün hafızalarda en derin izi bırakan bölüm olmasıdır.
Aslında lirizm ile didaktizmi kaynaştıran bu önemli eser, aynı zamanda kibir, riya, gıybet gibi büyük günahları yererek ahlaki öğütler de vermektedir.
Süleyman Çelebi'nin 1409 yılında Bursa'da tamamladığı Mevlid, oldukça temiz bir Türkçe ile mesnevi türünde, aruzun "fâilâtün fâilâtün fâilâtün'' ölçüsüyle yazılmış ve yaklaşık sekiz yüz beyitten oluşmaktadır.
Eseri meydana getiren altı bölüm; Münacat ( Allah'a yakarış ), Veladet (Peygamber Efendimizin doğuşu), Risalet (vefatı) ve Dua (Allah'tan günahların affı, Hz. Muhammed'den şefaat dileği)'dır.
XV.yüzyıla kadar başka şairlerce yüzlerce mevlid yazıldığı halde hiçbiri Süleyman Çelebi'nin eseri kadar ilgi görmedi.
Süleyman Çelebi'nin büyük bir içtenlik ve coşkulu dille yazdığı Mevlid, yüzyıllardan beri Müslüman Türklerin en çok okuduğu İslamî edebiyat eseridir. Ayrıca Rumca, Bulgarca, Sırpça, Arapça'ya çevrilmiş ve dünya üzerindeki Müslümanlar arasında her dinî günde, bayramda, ölümde, doğumda okunageldi.
İslam dünyasında Hz. Muhammed'in "Mevlid"i için yapılan ilk büyük, devamlı ve resmî şenlik Selçuk Atabeklerinden Muzafferüddin Gök-Börü tarafından yapılan törenlerdir.
Onun yaptırdığı törenlerden sonra başta Türk-İslam devletleri olmak üzere bütün İslam dünyasında "Mevlid", mukaddes bir gün ve tören önemi kazandı.
Başta Hz. Peygamberin doğum günü (12 Rebiülevvel), diğer kandil geceleri, sünnet, evlenme kutlamaları ve ölenleri anma törenlerinde okunmaya devam edilmektedir
Bazı dini gecelerde "Mevlid", Türkiye radyo ve televizyonlarında camilerden naklen yayımlanmaktadır. Mevlid'in belli bir makamla okunma geleneği vardır. Bu da onun yaygın şekilde sevilip uygulanmasını sağlamıştır Eserin. Hz. Muhammed'in doğumunu annesi Amine Hatun'un dilinden anlatan bölümü genellikle mevlidhan denilen mevlid okuyucuları tarafından okunur.
Süleyman Çelebi'nin Mevlid 'den başka herhangi bir şiirine hatta mısrasına rastlanmış değildir.
Ancak, Orhan Beyin oğlu Süleyman Paşa'nın sallar ile Çanakkale Boğazı'ndan Rumeli'ye geçişini anlatan;
"Velayet gösterip halka, suya seccade salmışsın
Yakasın Rumeli'nin dest-i takva ile almışsın" beytinin, Süleyman Çelebiye ait olduğu çeşitli kaynaklarda söylenmektedir.
Mevlidin bilimsel baskıları; Prof. Ahmet Ateş tarafından Süleyman Çelebi: Vesşiletü'n-Necat (TDK Yayınlar, 1954); Prof. Kadri Timurtaş tarafından, Mevlid (Millî Eğitim Bakanlığı 1000 Temel Eser, 1970) yapılmıştır.
"Ger Muhammed olmasa idi ayan Olmayacaktı zemin ü asuman" diyerek kâinatın hürmetine var kılındığı Peygamber Efendimiz için Türk edebiyatının ilk ve en muhteşem Mevlid'ini yazan Süleyman Çelebi, asırlardır Peygambere muhabbetini arz etmek isteyen mümin gönüllere tercüman olmaktadır.
Dünya edebiyatında emsaline az rastlanacak bir aşk ve muhabbetle Kâinatın Sevgilisinin doğumu, mucizeleri, miracı, hicreti, daveti, vefatı vs.nin anlatıldığı mısralar, aynı zamanda kıymetli bir siyer-i nebi hükmündedir. (Necla Pekolcay)
"Ayrıca, Rasülullah'ın (aleyhi ekmelü't-tehâyâ) doğumunu ve hayatını medh ü sena eden ve 'Mevlid' adını taşıyan çok eser kaleme alınmıştır.
Alvar İmamı'nın da bir mevlidi vardır; çocukluğumuzda biz hep onu okurduk. Bir bahisten diğerine geçerken de Sil-sile-i Şerifinde yer alan ve "Allahım, lütuf ve inayet yağmurlarını bizim üzerimize de yağdır; sadece seçkin kullarını içeri aldığın dergâhının kapısını bizim için de aç, bizi de haremine al" manasına gelen "İlâhi ez-kerem ber-mâ kerem-kün / Kabûl-i bab-ı dergâh-ı harem-kün" beytini tekrar ederdik. . "Bildiğiniz gibi, mevlidlerin Türkçe'de en meşhur olanı Süleyman Çelebi'nin 'Vesiletü'n-Necât' adlı eseridir. Süleyman Çelebi, Yıldırım Beyazıt zamanında Divan-ı Hümayun Hocası olmuş, sonra da Bursa Ulu Camii'nde imamlık yapmış bir Hak dostudur.
Bediüzzaman hazretleri, 'Cenâb-ı Hak bu âdeti ebede kadar devam ettirsin ve Süleyman Efendi gibi Mevlid yazanlara rahmet etsin, yerlerini Cennetü'1-Firdevs yapsın.' demekte; Süleyman Çelebi'nin mevlidinin kabul-u âmmeye mazhar olduğunu beyan etmekte ve mevlid hakkındaki değerlendirmesini şöyle dile getirmektedir: 'Mevlid-i Nebevi ile Mi'raciyenin okunması, gayet nâfi ve güzel âdettir ve müstahsen bir âdet-i İslâmiyedir.
Belki hayat-ı içtima-iye-i İslâmiyenin gayet lâtif ve parlak ve tatlı bir medar-ı sohbetidir. Belki, hakaik-i imaniyenin ihtarı için en hoş ve şirin bir derstir. Belki, imanın envâ-rını ve muhabbetullah ve aşk-ı Nebeviyi göstermeye ve tahrike en müheyyiç ve müessir bir vasıtadır." (Fethullah Gülen)
"Altı yüz yıldır, bütün islâm dünyasının her dini günde, doğumda, ölümde, bayramda okuduğu bu lirik eserin, bugün okunan biçimi ile Süleyman Çelebi'nin yazdığı biçimin aynı olduğu söylenemez.
Zamanla bazı mısralarda kelimeler, bazen da mısralar değiştirilmiş, Türk halkının duygu ve düşünce kalıbı içinde yeniden oluşturulmuştur. "Mevlid'in bazı parçalan, ne kadar realist bir üslûpla yazılmışsa, bazı parçalan da sürrealist bir üslûpla kaleme alınmış gibidir:
"Hem hava üzre döşendi bir döşek Adı Sündüz, döşeyen ânı melek." beytinde olduğu gibi, doğu sürrealizmini yansıtan birçok parçalar vardır.
Süleyman Çelebi'den sonra birçok şairler ve büyük şairler birer mevlid yazdılarsa da hiçbiri Süleyman Çelebi'nin eriştiği noktaya erişemedi.
Çünkü Süleyman Çelebi'nin Mevlid'i "Sehl-i Mümteni" denilen bir sanat örneğidir. Çok kolay yazılmış gibi göründüğü halde, taklidi son derece de güçtür.
Bu yüzden taklitleri tutmamış, halk yazılanların hiçbirini benimsememiştir. Oysa yazılan Mevlidlerin arasında, çok sanatkârane olanları vardır. " (Ayşe Bulut)

SÜLEYMAN ÇELEBİ
MEVLİD
PEYGAMBERİN DOĞUŞU
Âmine Hatun Muhammed ânesi K'ol sadetten doğdı ol dür dânesi
Hem Muhammed gelmesi oldı yakın Çok alâmetler belürdi gelmedin
01 gice kim doğdı ol Hayrü'l-beşer Ânesi anda neler gördi neler.
Didi: gördüm, ol Habib'ün ânesi Bir acep nûr kim güneş pervanesi
Berk urup çıkdı evümden nâgehân Göklere dek nûr ile doldı cihan
Gökler açıldı vü feth oldu zulem Üç melek gördüm elinde üç alem
Biri maşrık, biri mağribde anun Biri damında dikildi Kâbe'nün
İndiler gökden melekler saf saf Kabe gibi kıldılar evüm tavaf
Hem hava üzre döşendi bir döşek Adı sündüs, döşeyen anı melek.
İndi huriler bölük bölük buğur Yüzleri nârından evüm doldı nûr.
Çevre yanuma gelüp oturdılar Mustafâ'yı birbirine muştular.
Didiler: oğlun gibi hiçbir oğul Yaradılalı cihan gelmiş değül.
Bu gelen tevhîd-i irfan kânıdır Bu gelen ilm-i ledün sultânıdır
Bu gelen ışkına devreyler felek Yüzine müştak durur ins ü melek
Âmine eydür çü vakt oldu tamam Kim: vücûda gele ol Hayrü'l-enâm
Susadum gayet hâraretden kati Sundılar bir câm dolusı şerbeti
Kardan ak idi ve hem soğuk idi Lezzeti dahi şekerde yok idi.
İçdüm anı oîdı cismüm nura gark İdemezdüm nurdan kendümi fark
Geldi bir ak kuş kanadiyle revân Arkamı sığadı kuvvetle hemân
Doğdı ol sâatde ol sultân-ı din Nura garkoldı semavât u zemin
Ger dilersiz bulasız od'dan necat Işk ile derd ile eydün es-selât...

SÜLEYMAN ÇELEBİ
MEVLİD
MÜNACAT
Allah adın zikr idelüm evvelâ Vâcib oldur cümle işde her kula
Allah adın her kim ol evvel ana Her işi âsân ide Allah ana
Allah adı olsa her işin öni Hergiz ebter olmaya anun sonı
Her nefesde Allah adın di müdâm Allah adıyla olur her iş temam
Bir kez Allah dişe aşk ile lisân Dökülür cümle günâh misl-i hazân
İsm-i pâkin pâk olur zikr eyleyen Her murada irişür Allah diyen
Aşk ile gel imdi Allah diyelüm Derd ile göz yaşile âh idelüm
Ola kim rahmet kıla ol pâdişâh Ol Kerim ii ol Rallim ü ol İlâh
Birdür ol, birliğine şek yok durur Gerçi yanlış söyleyenler çok durur
Cümle âlem yoğ iken ol var idi Yaradılmışdan Ganî Cebbar idi
Var iken ol yoğ idi ins ü melek Arş uferş ü ay u gün hem nûh felek
Sun' ile bunları ol var eyledi Birliğine cümle ikrar eyledi
Kudretin İzhâr İdüp hem ol Celîl Birliğine bunları kıldı delil
Ol didi bir kerre var oldı cihan Olma dirse mahv olur ol dem heman
Van yok yoğı var iden ol durur Dünyede her olanı ol oldurur
Bûrî ne hacet kılavuz sözi çok Birdür Allah andan artuk Tanrı yok (Haz. Rıza Efendi, Mevlid, 1896)

MEVLİD ve SÜLEYMAN ÇELEBİ
Hikmet Dizdaroğlu
Eserine bakılınca, Süleyman Çelebi'nin, gençliğinde sağlam bir kültür aldığına hükmedilebilir. Söylentilere inanmak gerekirse, Buharalı Şeyh Emir Sultan'ın dervişlerindendir.
Yıldırım Beyazıt zamanında Ulu Cami'e imam tâyin edildiği de söylentiler arasındadır, öyle anlaşılıyor ki, şairimiz, hayatı boyunca Bursa'dan dışarı çıkmamıştır. Ulu Cami'de imamlık yapmak ve kendini dinî ödevlerine vermek suretiyle ömrünü tamamlamıştır.
Mevlid:
Süleyman Çelebi'nin bize intikal eden ve bilinen tek eseri, Mevlid'dir. Mevlid'in asıl adı Vesîletü'n Necât'tır. Aruzun fâilâtün fâilâtün failün vezniyle yazılmıştır. Mesnevi şeklindedir. Başında, Arapça bir önsöz vardır. "Konusunu, başta bulunan Allah'ın birliğine dair bir bölüm ile, sonu ve aradaki bir öğüt bölümü hariç, Peygamber'in doğuşu, bu sırada meydana gelen olaylar ve hayatının bâzı kısımları teşkil etmektedir. "Süleyman Çelebi, eserinde, şii inancına karşı "ehl-i sünnet"görüşünü savunur.
Süleyman Çelebi, tasavvufun etkisi altında kalmamıştır; o, "Allah'ın varlığı ile, onun emri sonunda var olan varlığı, kesin olarak, birbirinden ayırır." Tasavvufla ilgisi yoktur.
Mevlid, mesnevi şeklinde olmakla beraber, Süleyman Çelebi, bâzı yerlerde, vezin ve kafiye değişikliğine başvurmuş, böylece, eserindeki monoton havayı değiştirme yoluna gitmiştir.
Sayın Ahmet Ateş'in belirttiği gibi, Süleyman Çelebi'nin yaptığı iş sonradan anlaşılmamış, bu kısımlar ya metinden çıkarılmış veya okunmamıştır.
Mevlid'in edebî değeri:
Mevlid, yapısı ve tahkiyesi bakımlarından, eşsiz bir eserdir. İleri bir sanat anlayışının izlerini taşımaktadır. "Parça'ya değil, "bütün"e önem veren derin bir görüşle yazılmıştır. Mevlid'in kompozisyonu, çağdaşlarını geride bırakır. Öyle görünüyor ki, Süleyman Çelebi, Mevlid üzerinde uzun boylu durmuş, noksansız bale gelmesi için emek vermiştir.
Bilhassa Türkçe kelimeleri aruzun kalıplarına uydurmaktaki ustalığı takdire değer. Divan edebiyatının henüz gelişme çağında olduğu bir sırada Süleyman Çelebi'nin yaptığı hamle, onun sanat hüviyetini de belli etmektedir.
O, dinî unsurla lirizmi, fikirle heyecanı örnek şekilde bağdaştırmıştır; aslında manzum bir hikâye olan Mevlid'in yüzyıllar boyunca Müslüman - Türk çoğunluğu tarafından sevilmesi ve tutunması başka şekilde açıklanamaz. Birçok Mevlid'ler arasında Süleyman Çelebi'nin mevlidinin okunması ve mevlid denilince yalnız onun eserinin anlaşılması, topluma ne derece nüfuz ettiğine delildir. (...)
{Hisar, c. 3, sayı: 57,1.1.1955)

Otel Tekstili antalya escort sakarya escort mersin escort gaziantep escort diyarbakir escort manisa escort bursa escort kayseri escort tekirdağ escort ankara escort adana escort ad?yaman escort afyon escort> ağrı escort ayd?n escort balıkesir escort çanakkale escort çorum escort denizli escort elaz?? escort erzurum escort eskişehir escort hatay escort istanbul escort izmir escort kocaeli escort konya escort kütahya escort malatya escort mardin escort muğla escort ordu escort samsun escort sivas escort tokat escort trabzon escort urfa escort van escort zonguldak escort batman escort şırnak escort osmaniye escort giresun escort ?sparta escort aksaray escort yozgat escort edirne escort düzce escort kastamonu escort uşak escort niğde escort rize escort amasya escort bolu escort alanya escort buca escort bornova escort izmit escort gebze escort fethiye escort bodrum escort manavgat escort alsancak escort kızılay escort eryaman escort sincan escort çorlu escort adana escort