Künyesi : | Lakabı : |
Tabakası : 18.Yüzyıl | E-Posta : |
D.Yeri : D. Han köyü / Yüksekova / Hakkari | D.Tarihi : 1651 |
Ö.Yeri : Doğubeyazıt | Ö.Tarihi : 1707 |
Görevi : Mutasavvıf,Şair,Tasavvuf Şeyhi | Uzm.Alanı : Şiir,Tasavvuf |
Görev Aldığı Kurumlar : | Mezuniyet : |
Bildiği Diller : Arabça, Kürtçe, Osmanlıca | Mezhebi : İtikad : , Amel : , Ahlak : |
Ekleyen : Serkan Boztilki/2008-01-25 | Güncelleyen : /0000-00-00 |
Ahmedi Hani
İlk eğitimini Diyarbakır ve Bitlis'te aldı. Ayrıca Doğu Anadolu'nun muhtelif yerlerinde Arapça, belagat ve dini ilimler okudu.
Müsbet ilimlerle de ilgilendi, özellikle astronomiye ilgi gösterdi.
Eserlerini manzum şekilde kaleme almıştır. Eserlerinde, dönemin sıkıntılarını ve sahipsizliklerini dile getirmiştir.
Hânî, yörenin önemli merkezlerinden olan Cizre'de bulunduğu sıralar da meşhur eseri Mem ü Zin'i kaleme aldı.
Manzum ve mesnevi türünde olan eser üç yüz beyitten oluşmakta" dır. Bu eserde, Cizre yöresinin kültürel özelliklerini bulmak mümkündür Eserini akıcı bir üslupla kaleme aldı
Doktora çalışmasına (Michael L Ch yet, Studies on Mem ü Zin, A Kurdish Romance) konu olan eser, M. Emin Bozarslan tarafından Türkçeye çevrildi.
Aynı zamanda filme alman bu eser ve müellifi hakkında bazı iddialar ortaya atılmıştır.
Eserde İslâm öncesi inançların izlerinin arandığı, eserde geçen bazı ifadelerin Zerdûştlükteki inançla bağlantılı olduğu şeklindeki iddiaların dayanağı olmadığı tespit edildi.
Şairin, eserin başında Allah ve Hz. Muhammed hakkında samimi ifadelerle övgüler yazması varlık ve hadiselerdeki zıtlıkların meydana getirdiği ahengi Cenab-ı Hakk'ın azamet ve kudreti ile açıklaması, eserinin sonuna dua eklemesi, söz konusu iddiaları çürüttü.
Hani, Kürtçe olarak kaleme aldığı eserlerinde dini konulara ağırlık verdi. Uluhiyet ve varlık konularını işledi. Ahlak, sosyal ve kültürel konularla ilgili görüşlerini şiirleriyle dile getirdi.
Sünni akidesine bağlı olup, bu çerçevede kâinatın yaratılışı, insanlara yüklenmiş bulunan görevler vs. konular üzerinde durdu.
Şiirlerinde işlediği tema ve vurguladığı konulardan ötürü Mevlana ve Molla Cami'nin etkisinde kaldığı ileri sürüldü.
Tasavvufla olduğu kadar insanların problemleriyle de ilgilendi ve onlarla içice yaşadı. Toplumda yaşanan sıkıntılar ve halkın sahipsizliğinden yakındı. Bu sıkıntılardan kurtulmanın yolu olarak,toplumsal dayanışma, bilgilenme ve yardımlaşmayı önerdi.
Kendi üzerine düşeni yapmak için gayret sarf etti. İlim ve hikmetin maddiyattan önce gelmesi gerektiğini vurgulayarak, insanların bu konudaki zaafına dikkat çekti. Hânî, Doğubayazıt’ta bulunduğu sıralarda Şii alimlerle ilmi münazaralara girdi.
Halk arasında veli bir zat olarak kabul edilen Hânî için, Said Nursi,"edip dahilerden Molla Ahmed (tarihçe-i Hayat, s. 32), "Şeyh Ahmed" (Münazarat, s. 105), "meşhur Şeyh Ahmed" (Kastamonu Lahikası,s-186) ifadelerini kullandı.
Abdulkadir Badıllı tarafından kaleme alınan Bediüzzaman Said Nursi: Mufassalı tarihçe-i Hayatı adlı eserde Hani; edip. Şair, hamiyetperver, Resulullaha aşık bir zat" (I. Cilt, s. 94 ) olarak tanıtıldı. Hani, ömrünün son yıllarını Doğubayazıt’ta geçirdi ve 1707 yılında burada vefat etti. Hâlen ziyaretgâh olarak kullanılan türbesi İshak Paşa Sarayı'nın yakınındadır.
ESERLERİ: