Hit (3716) M-93

Soljenitsin Üzerine

Yazar Adı : İlim Dalı : Biyografi
Konusu : Dili : Türkçe
Özelliği : Makale Türü : Müstakil
Ekleyen : Nurgül Çepni/2009-07-12 Güncelleyen : /0000-00-00

Soljenitsin Üzerine

Soljenitsin, yeni Rus edebiyatının Batı'da ta­nınan en büyük temsilcisi. O belki de yüzyılımızın en bü­yük edebî hadisesi. Komünist rejimi yüksek sesle ve büyük bir sanatkâr üslubuyla ihbar eden ilk Sovyet yazarı, öyle ki o korkunç baskı sistemi bi­le onu susturamadı. Rusya onu yutamadığı bir büyük lok­ma gibi dışarı atmak zorunda kaldı.1970 Nobel Edebiyat armağanının bu ünlü yazara verilişi şöhretini yaygınlaştırmış, onu bütün insanlığa mal etmişti. Bugün eserlerinin ta­mamına yakını bütün belli başlı dillere çevrilmiş vaziyet­te.

Soljenitsin 1918 yılında Lermontov'un şehri Kislovodsk'ta doğdu. Çocukluk ve ilk öğrencilik yılları Don kı­yısında Rostov'da geçti. Mos­kova'da bir yandan fizik ve matematik fakültelerine de­vam ederken öte yandan bir enstitünün Edebiyat Tarihi ve Felsefe derslerini takib ediyordu. Harp başlamadan tah­silini parlak bir şekilde bitirdi. O zaman düşündü ve ekme­ğini kazanmak için matema­tiği seçti. Oysa edebiyat onu her şeyden ziyade cezbediyordu.

ilk edebî çalışmalarını Lavrenev ve Fedin'e yolladı. Lâ­kin yayınlamaya değer bulun­madı. Tiyatro çalışmak iste­di, fakat o sırada doktorlar kronik bir boğaz rahatsızlığı teşhisi koyunca bu tasarı da suya düştü.

Nihayet harp patlak verdi. Orduda onu ne yapacaklarını bilmiyorlardı. Sonunda ihtiyat olarak geri saflarda bir görev verildi. Topçu olmak istiyor­du ya umursayan yoktu. Ye­dek subay okulu komutanı, şaka yollu sorduğu bir soru­yu beğenerek onu bir topçu birliği akustik bölüğünün başı­na gönderdi. Sonra batarya şefi ve daha sonra yüzbaşı ol­du. Berlin üzerine yürüyenler arasındaydı. Doğu Prusya'da Königsberg civarındaki muha­rebe sırasında tugayının ko­mutanı Soljenitsin'i çağırdı, silâhlarını aldı. Sonra iki po­lis memuru tarafından tevkif edildi, rütbeleri söküldü.

«Saflığımdan tevkif edil­dim. Cepheden yazılan mek­tuplarda askerî sırları verme­nin yasak olduğunu bilmiyor değildim ama düşünmeye mü­saade olduğunu sanıyordum.

Dostlarımdan birine mek­tup yazıyor ve ona ismini zikretmeksizin Stalin hakkındaki düşüncelerimi söylüyordum. Şahsî kanaatimce uzun za­mandır tenkit edilecek pek çok yönü vardı. Leninci çizgi­ye ihanet etmişti. Savaşın ilk devresindeki felâketlerden mes'uldü. Gramer hata­larıyla dolu bir dil konuşu­yordu. Bütün bunları mektup­larımda safçasına yazıyordum. Lübjanka hapishanesine atıldım. Sorgumdan sonra duruşmasız ve özel ka­rarla sekiz yıla mahkûm edil­dim. Kendimi hiçbir zaman haksız yere mahkûm edilmiş saymadım, madem ki hakika­ten o devirde yasaklanmış fi­kirleri beyan etmiştim?

Matematik kurtarmasaydı kürek mahkûmiyetinden sağ çıkamazdım. Ellerimin bir hüneri yoktu, kanaatlerime zıt bir oyuna kalkışmaya mi­zacım müsait değildi. Mosko­va yakınlarında, Moskova'da içerde çalıştım. Bir gün ha­pishane görevlilerinden biri formüller dağıttı. Matema­tik ve fizik tahsil ettiğimi

yazdım. Neticede beni Hapisaneler İlmî Araştırma Merke­zine aldılar, ilmî seviyesi o derece üstün bir merkez ki her hür insan bile orada me­sai yapmakla övünebilir. Böy­lece sekiz yılın dördünü mah­kûm matematikçi olarak mü­sait şartlar altında geçirdim. Tabiî pencerelerde demir par­maklıklar vardı, hareket ser­bestimiz hapishane bahçesinde birkaç dakika gezintiden iba­retti, fakat yeme imtiyazımız ve bir meşgalem vardı. Ceza­mın son üç yılını Güney Ka­zakistan'da büyük bir maden bölgesinde çektim. İvan Denisoviç'in Bir Günü de orada doğdu. Burası özel bir hapishaneydi. Bütün mahkûmlar baş­larında, göğüslerinde, dizlerin­de, sırtlarında bir numara ta­şırlardı. Benimkisi SC 232 idi. Hükümlü kampında iki se­ne duvarcılık, betonculuk mes­leğini öğrendim. 1953 şuba­tında, cezamın bitiminden bir ay sonra serbest bırakıldım. Henüz sürgün olmakla birlik­te 5 martta ilk defa hür ola­rak sokağa çıktım. Sabah er­ken ihtiyar bir kadın tarafın­dan uyandırılmış, hoparlörün yaydığı haberi dinlemek için sokağa inmeye davet edilmiş­tim. Meğer Stalin ölmüş. Bir­kaç gün sonra mahallî polis bürosuna çağrıldım. Daimî sürgünü kabul ettiğime dair («daimî» yazılıydı «ebedî» de­ğil) bir evrak imzalatmak iste­diler. Reddettim.

1956 da Steplerin kıyısında Balkaş'ın güney-batısında Ta­tar köyü Kok-Tören'de sürgün bulunuyordum. Zaten hür va­tandaş olarak iş bulmakta bü­yük güçlük çekecektim. Köyün matematikçisi yoktu, matema­tik öğretmenliği yapabiliyor­dum. «Matriona Evi» orada tasarlandı.»

Hayatının bir kısmını böyle anlatıyor Soljenitsin. Eserleri­nin kaderi de kendi kaderi ka­dar tuhaf, belki daha ziyade.

Eserlerinin bazıları Rusya'­da yayınlandı, sonradan topla­tıldı, önce yazarlar birliğine alındı, sonra da büyük gürül­tülerle çıkartıldı. Kitapları ge­nellikle Rusya'da yayınlanma­dan başka ülkelerde yayınlan­dı. Geçtiğimiz günlerde yurt dışı edilmesine sebep olarak Fransa'da yayınlanan «Gulak Takımadaları» adlı romanı gösterilmektedir.

Yayınlandığı Kaynak : 1974-04-01
Yayınlandığı Dergi :
Sanal Dergi :
Makale Linki :
Otel Tekstili antalya escort sakarya escort mersin escort gaziantep escort diyarbakir escort manisa escort bursa escort kayseri escort tekirdağ escort ankara escort adana escort ad?yaman escort afyon escort> ağrı escort ayd?n escort balıkesir escort çanakkale escort çorum escort denizli escort elaz?? escort erzurum escort eskişehir escort hatay escort istanbul escort izmir escort kocaeli escort konya escort kütahya escort malatya escort mardin escort muğla escort ordu escort samsun escort sivas escort tokat escort trabzon escort urfa escort van escort zonguldak escort batman escort şırnak escort osmaniye escort giresun escort ?sparta escort aksaray escort yozgat escort edirne escort düzce escort kastamonu escort uşak escort niğde escort rize escort amasya escort bolu escort alanya escort buca escort bornova escort izmit escort gebze escort fethiye escort bodrum escort manavgat escort alsancak escort kızılay escort eryaman escort sincan escort çorlu escort adana escort