Hit (5105) M-911

Rölativite Teorisinin 100. Yıldönümü Münasebetiyle XX. Yüzyılın En Büyük Teorik Fizikçisi

Yazar Adı : İlim Dalı : Yazar Hakkında
Konusu : Dili : Türkçe
Özelliği : Makale Türü : Müstakil
Ekleyen : Nurgül Çepni/2010-03-05 Güncelleyen : /0000-00-00

Rölâtivite Teorisinin 100. Yıldönümü Münâsebetiyle: XX. Yüzyılın En Büyük Teorik Fizikçisi

ALBERT EİNSTEİN

(1879-1955)

"İnsanlık târihinde en olağanüstü araştırma ve keşif yüzyılını harekete geçiren bu adam ilmî muhayyele gücünü ve dehâyı temsil etmektedir. Aynı derecede önemli olan onun bunu, ilmin: aslı açısından ne kadar beşerî, kullanımı açısından ne kadar bilge ve amaçları açısından da ne kadar ahlâkî olduğunu belirtecek bir şekilde yapmış olduğudur. Her ne kadar Einstein'ın Teorik Fizik'deki eseri kaçınılmaz bir biçimde Atom Çağı'nın doğuşu ile ilgilendirilmiş ise de o, daha 1930'lar gibi erken bir dönemde zamanının kaba kuvvetlerinin aleyhinde konuşmak cesâretini göstermiştir. O, entelektüel zekâ ve vâsî bir yaratıcılığın, sulhun sebat-kârâne bir şekilde peşinde koşmaya adanmış beşerî değerler ile cem' edildiği özel bir kahramanlık kavramının mücessem timsâlidir.

Neil L. Rudenstein

Harvard Üniversitesi Rektörü

Şöhretten Önceki Yıllar

Amerikan Time dergisininin 1999 yılında yaptığı anket sonucu XX. Yüzyılın Adamı olarak ilân etmiş olduğu Albert Einstein 14 Mart 1879 târihinde Almanya'da Ulm şehrinde Hermann ve Pauline Einstein'ın ilk çocuğu olarak doğmuştur1. Babası kardeşi ile birlikte küçük bir elektrik fabrikası sâhibiydi. Üç yaşına kadar konuşma zorluğu çekmiş olan çocuğa altı yaşından i'tibâren yedi yıl boyunca keman dersleri aldırılmıştır. Keman, Einstein'ın vefâtına kadar yanından ayırmadığı ve en meşhur olduğu zamanlarda bile gerek dost gerekse ilim adamları arasındaki toplantılarda, teklif vâkı' olduğunda, hiç nazlanmadan tevâzu ve şevkle çalacağı bir enstrüman olacaktır.

1886 yılında Münih'de lâik bir okula kaydettirilen Einstein, daha sonraları ebeveyninin dinî uygulamalarla pek alâkaları olmadığını söylemişse de, Musevîlik hakkındaki ilk temel dinî bilgileri gene de evde annesinden öğrenmiştir. Einstein'ın ilme karşı ilgisi 5 yaşındayken eline geçen bir pusula ile başlamıştır. Ama onun merâkını asıl tahrîk eden, evlerinin müdâvimi olan kendisinden 12 yaş büyük Tıb Fakültesi öğrencisi Max Talmud'un tavsiyesiyle 1889 yılından i'tibâren okuduğu vülgarize ilim kitapları ile bu arada Buchner'in Kraft und Stoff (Kuvvet ve Madde) ve Kant'ın Kritik der reinen Vernunft (Saf Aklın Eleştirisi) kitapları olmuş; Max Talmud ile bu konulardaki fikir teatileri ve tartışmaları 1894 yılına kadar sürmüştür. Bu dönem onda fiziksel âlemi tanımaya ve sırlarını elde etmeye yönelik büyük bir merak ve şevkin geliştiği bir dönem olmuştur. Bunun ilk sonucu onun 1895'de Belçika'daki dayısı Caesar Koch'a gönderdiği Magnetik Bir Alanda Esîr'in Durumunun İncelenmesi Hakkında başlıklı bir denemesidir.

Einstein İsviçre'de Aarau Kantonu Lisesi'nin bitirme imtihânlarında Târih, Cebir, Geometri, Tasarı Geometri ve Fizik derslerinden 6 üzerinden 6; Almanca, İtalyanca, Kimya, Tabîat Bilgisi derslerinden 5; Coğrafya, Resim ve Teknik Resim derslerinden de 4 alarak 1896 yılında Zürih'deki Eidgenösische Technische Hochscule'ye2 (ETH) imtihânsız girmeyi başarmıştır. Bu yüksek okulda kendisine liselerde hocalık yapmasına imkân veren bir dala kaydolmuştu. ETH'da, daha sonraları Genel Rölâtivite Teorisi'ni kurarken Tansör Analizi konusunda kendisine yardımcı olacak olan Marcel Grossmann3 (1878-1936), Michele Angelo Besso4 (1873-1955) ve kezâ 1903 yılında evlenip 1919 yılında boşanacağı, 2 erkek ve bir de kız çocuğunun annesi olacak olan sırp asıllı matematikçi Mileva Marić5 (1875-1948) ile de dostluk kurmuştur.

Einstein ETH'dan 1900 yılında mezun olurken Fonksiyonlar Teorisi'nden 6 üzerinden 5,5; Teorik Fizik'den, Uygulamalı Fizik'den ve Astronomi'den 5 ve diploma çalışmasından da 4,5 almış; buna rağmen ETH'ya asistan olmak için yapmış olduğu başvuru reddedilmiştir.

1901 yılında İsviçre vatandaşlığına geçen Einstein düztabanlığı ve ayaklarındaki varisleri dolayısıyla askerlik görevinden muaf tutulmuştur. Bir yıl çeşitli lâboratuvarlarda ve liselerde iş arayıp kısa süreli işlerle idâre ettikten sonra 1902 yılında, 1909 yılına kadar çeşitli kademelerinde çalışacağı, Berne'deki Bröve Dairesi'nde sürekli bir iş bulmaya muvaffak olmuştur.

"Annus Mirabilis"

Einstein'ın hayatında 1905 yılı annus mirabilis (hârika yıl) diye anılan önemli bir dönüm noktasıdır. Bu yıl Einstein, Annalen der Physik'de6, her biri Fizik'de çığır açan dört makāle yayınlamıştır.

Bunlardan Über die von der molekularkinetischen Theorie der Wärme geforderte Bewegung von in ruhenden Flüssigkeiten suspendierten Teilchen (Durağan akışkanlar içinde süspansiyon hâlindeki küçük tâneciklerin, ısının moleküler kinetik teorisinin gerektirdiği hareketleri hakkında) başlıklı makālesinde7 Brown Hareketi'nin teorik bir açıklamasını takdîm etmiştir.

Über einen die Erzeugung und Verwandlung des Lichtes betreffenden heuristischen Ge-sichtspunkt (Işığın üretimi ve dönüşümüne ilişkin höristik bir görüş açısı) başlığı altında yayınlamış olduğu makālede8 Einstein, Planck'ın kuvantum fikrini Fotoelektrik Olayı'na uygulamış; ışığın, E = hn Planck bağıntısını gerçekleyen Işık Kuvantumu adını verdiği (sonraları Foton denilecek olan) ışık tâneciklerinden oluştuğunu kabûl ederek bunların elektronlar ile çarpışmalarını incelemiş; ve kinetik enerjileri, metale bağlı elektronların bağ enerjilerinden üstün olduğu takdirde bu tâneciklerin, Klâsik Mekanik kānûnlarına göre, elektronları metalden koparacaklarını göz önünde tutarak bu olayın o zamana kadar yapılamamış olan açıklamasını vermiştir. Aynı yıl rus fizikçisi Abram Fyodo-rowich Joffe bu teorinin deney ve gözlemlere uygun olduğunu göstermiştir. Bu makāle daha sonra Foton Teorisi adı altında tanınacak olan makālesidir. Elektromagnetik radyasyonların tâneciksel yapısı hakkında iknâ edici deneysel kanıt ise fotonların elektronlarla esnek çarpışmasını tesbit etmiş olan Arthur Holly Compton (1892-1962) tarafından 1922 yılında elde edilmiştir.

Zur Elektrodynamik bewegter Körper (Hareket hâlindeki cisimlerin elektrodinamiği) Einstein'ın Özel Rölâtivite Teorisi hakkındaki ilk makālesidir9. Bu teorinin ortaya çıkmasını tahrîk eden sebepler hakkında biraz bilgi vermek gereklidir.

1866 yılında James Clark Maxwell (1831-1879) elektrik ve magne-tik alanları zarif bir matematik formalizm içinde birleştirerek târihteki ilk Birleşik Alan Teorisi'ni kurmuştu. Böylece elde edilmiş olan elektro-magnetik alan özel fiziksel şartlar altında kendisini magnetik ya da elektrik alan olarak izhâr ediyordu. Teori, bu elektromagnetik alanın uzaya ışık hızına eşit bir hızla "dalgasal" bir şekilde yayıldığını haber vermiş ve bu durum Herz'in (1803-1888) deneyleriyle de tahkîk edilmişti.

O zamana kadar dalgasal bir hareketin vuku bulmasının ancak bu titreşimlere yataklık edecek maddî bir ortamın varlığı ile mümkün olduğu ilmen sâbitti. Maxwell de elektromagnetik titreşimlerin uzayda yayılmasına dayanak olacak olan ve adına Esîr (Ether) denilen bir ortamın var olması gerektiğine hükmetmişti. Bu farazî ortamın tüm Evren'i, maddenin içindeki atom-altı boşluklar da dâhil olmak üzere, kaplayıp doldurduğuna inanılmaktaydı.

İşte bu durumda, 1878 yılında Michelson'un (1852-1931) aklına Dünyâ'nın, mutlak uzayı oluşturmakta olduğuna inanılan Esîr'e nazaran mutlak hızını ölçmek fikri geldi. Bu ölçüm sonucunun, en azından, Dünyâ'nın Güneş'in etrâfındaki dolanma hızına eşit olması bekleniyordu. Michelson'un geliştirmiş olduğu İnterferometre ile yapılan bu ölçümler, 1878 yılından 1920 yılına kadar kaç defa ve kaç kişi tarafından tekrarlanırsa tekrarlansınlar, Dünyâ'nın Esîr'e nazaran hızını hep sıfır olarak vermişlerdir. Bu sonuca göre Dünyâ, bu ölçümlere ve Güneş'in etrâfında ortalama 29 km/saat gibi bir hızla yol almasına rağmen, Esîr içinde sükûnette bulunmaktaydı(?!). Bu çelişkili durum Fizik'te büyük bir krize yol açtı ve bu kriz Einstein'ın Özel Rölâtivite Teorisi'ni kurduğu 1905 yılına kadar sürdü.

Einstein, meseleye daha serinkanlı ve objektif bir biçimde bakıldığında, Michelson deneyinin ve ölçümlerinin aslında iki önemli ilkeye işâret etmekte olduklarına dikkati çekti: 1) Esîr diye bir ortam yoktur; ve bunun sonucu olarak da 2) yapılan bu ölçümler, ışığın kaynağının zâtî hareketinden bağımsız olarak, uzayda her yönde sâbit hızla (izotrop) yayıldığının kanıtıdır.

Bundan sonra Einstein, Eylemsizlik (Atâlet) Sistemleri denilen yâni biribirlerine nazaran sâbit bir v hızıyla düzgün, doğrusal öteleme hareketi yapan referans sistemleri'nde Fizik Kānûnları'nın şekillerini korumalarının, yâni söz konusu referans sistemlerinde invaryant (değişmeden) kalmalarının şartını araştırdı. Özel Rölâtivite İlkesi (ya da eski deyimiyle Mahdût İzâfiyet Umdesi) Fizik Kānûnlarının eylemsizlik sistemlerindeki bu eşdeğerlilik durumu özetlemektedir: Biribirlerine nazaran düzgün doğrusal hareket icrâ eden referans sistemlerinde fizik kānûnları (elektromagnetizma ve mekanik kānûnları) invaryanttır.

Aslında bu bir programdır. Bu programı gerçekleştirebilmek için Einstein önce ışık hızının her referans sisteminde sâbit kalması şartı altında Maxwell'in elektromagnetik alan denklemlerinin şekillerinin invaryant kalması için fiziksel büyüklüklerin nasıl değişmeleri gerektiğini araştırdı. Bu, onu Lorentz Dönüşüm Denklemleri'ne götürdü. Bu denklemler v hızının c ışık hızına nazaran ihmâl edilecek küçüklükte olması hâlinde Klâsik Mekaniğin Galile Dönüşüm Denklemleri'ne indirgeniyorlardı. Lorentz Dönüşüm Denklemleri'nin Mekanik Kānûnları'na uygulanması ise bir cismin kütlesinin kendisine bağlı referans sisteminde değil fakat ölçümün yapıldığı referans sisteminde hızı ile artacağını, saatin ölçtüğü bir "zaman aralığı"nın ise bu saatin kendisine bağlı referans sisteminde değil fakat ölçümün yapıldığı referans sisteminde gene hızı ile büyüyeceğini; buna karşılık bir uzunluğun kendisine bağlı referans sisteminde değil fakat ölçümün yapıldığı referans sisteminde kısalacağını gösterdi. Bu olaylarda v hızı c ışık hızına nisbetle ne kadar büyükse gözlenen etkinin de daha büyük olacağını göstermişti.

Lorentz Dönüşümleri çerçevesinde Fizik Kānûnları'nın invaryant kalması bütün eylemsizlik sistemlerindeki gözlemcilerin belirli olayları bir referans sisteminden diğerine değişmeyen kānûnlar aracılığıyla yorumlamalarına yol açmaktadır ki bu da farklı gözlemciler arasında Fiziksel Objektiflik kavramının korunmuş olması demektir.

Bu görüş açısından objektiflik fiziksel olayların ya da gözlemlerim değişmezliği değil fakat fizik kānûnlarının değişmezliği ile eşanlamlı olmaktadır. Bir tren istasyonunda aşağı düşmekte olan bir cismin yörüngesinin istasyondaki bir gözlemciye göre bir "doğru" olmasına mukābil o sırada sâbit bir hızla istasyonun önünden geçmekte olan bir trende bulunan başka bir gözlemciye göre bu cismin yörüngesi bir "parabol" olacaktır. Düşen cismin bir diferansiyel denklem aracılığıyla ifâde edilen hareket kānûnu her iki gözlemci için de aynı olduğu sürece yörüngeler arasındaki bu zâhirî farklar bu anlamdaki objektiflik kavramı bakımından önemli değildir. Einstein'ın Rölâtivite Teorisi'nin ithâl ettiği bu tarz bir objektiflik kavramı Tabîat hakkındaki bütün birbiçimlik iddialarını duygusal idrâk alanından çıkarmakta Tabîat'ın birbiçimliğini fizik kânûnlarının formel invaryant ifâdeleri çerçevesinde tesis ve ifâde etmektedir.

Einstein'ın aynı yıl aynı dergide yayınlamış olduğu Ist die Trägheit eines Körpers von seinem Energieinhalt abhängig? (Bir cismin eylemsizliği onun enerji muhtevâsına bağlı mıdır?) başlıklı inceleme m kütleli her cisme bir E=mc2 sükûnet enerjisinin tekābül ettiğini göstermiştir10.

Akademik Ortama Giriş

Einstein 1907 Haziranı'nda Berne Üniversitesi'ne Privat-Dozent (Eylemsiz Doçent) olmak üzere başvurmuşsa da, başvurusu Habilitationsschrift (bir çeşit Doçentlik Tezi) ihtivâ etmediği için, reddedilmiştir. Şubat 1908'deki başvurusuna bir Habilitationsschrift eklemiş olduğundan bu başvurusu kabûl edilmiş, ve sonunda Privat-Dozent olmuştur. 1909 yılında Bern'deki Bröve Bürosundan ayrılan EinsteinZürih Üniversitesine yılda 4500 FS ücretle Yardımcı Profesör olarak atanmıştır. Bu arada Cenevre Üniversitesi kendisine Doctor Honoris Causa (Şeref Doktoru) pâyesi vermiştir11.

1911 yılında İmparator François Joseph'in imzâladığı bir kararnâmeyle Prag'daki Karl-Ferdinand Üniversitesi'ne Ordinaryüs Profesör olarak atanan Einstein, aldığı bir dâvet üzerine, bir yıl sonra ETH'ya profesör olmuştur. 1913 yılı ilkbaharında Zürih'de Einstein'ı ziyâret eden Planck ve Nersnt Einstein'a Berlin Üniversitesi'ne ders vermek yükümlülüğü olmaksızın bir profesör kadrosu, Prusya İlimler Akademisi'nde bir araştırıcı kadrosu ve (müstakbel) Kaiser Wilhelm Enstitüsü'nde de bir direktör kadrosu teklif etmişler. Aynı yıl içinde Prusya İlimler Akademisi'ne seçilen Einstein kendisine yapılmış olan teklifleri kabûl ederek Berlin'e yerleşmiştir.

1916 yılında Alman Fizik Derneği'nin Planck'dan boşalmış olan başkanlığına getirilen Einstein 1917 yılı ilkbaharında midesindeki ülserden epeyi ızdırab çekip bir de sarılık olduktan sonra aynı yılın sonbaharında Kaiser Wilhelm Enstitüsü direktörlüğüne getirilmiştir. 1920 yılına kadar süren bu rahatsızlıkları esnâsında ona kuzini Elsa12 (1876-1936) bakmıştır. Einstein ile Elsa 1919 yılında evlenecekler ve bu evlilik Elsa'nın vefâtına kadar huzur ve muhabbetle devâm edecektir.

Yoğun İlmî Faaliyet Yılları: 1906-1924

1907 yılında Einstein Plancksche Theorie der Strahlung und die Theorie der spezifi-schen Wärme (Planck'ın ışıma teorisi ve özgül ısılar teorisi) başlıklı makālesiyle13 katı cismin özgül ısısının sıcaklığa bağlı olarak değişmesi meselesine yeni palazlanmaya başlayan Kuvantum Teorisi'ni uygulayarak bunun deneyle uyuşan teorik açıklamasını elde etmeyi başardı. Bunun ve fotoelektrik olayının gene "kuvantum" fikriyle açıklanabilmesi Kuvantum Teorisi'nin fizikçilerin nezdinde bu hâliyle îtimad edilebilir ve geçerli bir teori olduğu kanaatini tesis etti. Einstein'ın katı cisimlerin özgül ısıları hakkında yayınlamış olduğu bu makāle, aynı zamanda, bütün Fizik literatüründe Katı Hâlin Kuvantik Teorisi hakkında yazılmış olan ilk makāledir.

Aynı yıl Eintein meşhûr "Gedankenexperiment"lerinden (zihnî de-neylerinden) birini analiz ederek "Hayatımın en hayrlı fikri" diye tanımladığı Eşdeğerlik İlkesi'ni keşfetmiştir. Eşdeğerlik İlkesi eylemsizlik alanları ile gravitasyon alanlarının arasında bir eşdeğerlik olduğunu ifâde etmektedir. Bu ilkeye dayanarak Einstein: 1) büyük kütleli gök cisimlerinden yayılan ışığın doğal olarak bir Doppler kaymasına uğranası ve kezâ 2) bu kabil bir gök cisminin gravitasyon alanını kat eden bir ışığın düz bir doğru üzerinde değil de doğrudan saparak bir eğri üzerinde yoluna devam etmesi gerektiğini göstermiştir.

1910 yılında kritik opalesans hakkında yayınladığı bir incelemesi onun klâsik istatistiksel fizik hakkındaki son büyük eseri olmuştur.

1911 yılı Einstein'ın bir tam Güneş tutulmasında ışığın söz konusu sapmasının deneysel olarak tesbit edilebileceğini idrâk ettiği bir yıldır. Klâsik Kuvantum Teorisi'nden hareket ederek yapmış olduğu hesaplara göre, Güneşi teğet olarak geçerek bir yıldızdan bize erişen ışığın Güneş'in gravitasyon alanı tarafından 0,83 yay sâniyesi14 kadar bir sapmaya uğraması gerekmektedir.

Hermann Minkowski (1864-1909) Özel Rölâtivite'yi 4-boyutlu bir Öklitimsi geometri aracılığıyla yeni baştan formüle eden, onu geometrileştiren, onu geometrik bir şive (jargon) ile zenginleştiren zâttır. Min-kowski tam anlamıyla Öklitsel olmayan bu geometride bilinen 3 boyuttan başka, t ile zaman değişkenini göstererek ile gösterilen bir sanal zaman boyutu ithâl etmek sûretiyle zarif bir uzay-zaman formalizmi ihdâs etmiş ama Teorik Fizik'te böylece fizikî sezginin bir mikdar perdelenmesine ve matematiksel formalizmin ise ön plâna çıkmasına sebeb olmuş, yol açmıştır.

Einstein ise Özel Rölâtivite eğer genelleştirilecekse bunun mutlakā Minkowski'nin açmış olduğu yoldan mümkün olacağını kısa zamanda idrâk etmiş ve gerek, artık ETH'da Matematik Profesörü olan, Marcel Grossmann gerekse Michele Angelo Besso ile birlikte çalışıp müzâkere ederek bu amaca erişmeğe çalışmıştır. Marcel Grossmann Einstein'ı Tansör Analizi'ne ve, buradan hareketle de, Riemann Geometrisi'ne âşinâ kılmış olan kimsedir.

Özel Rölâtivite İlkesi, biribirine nazaran düzgün doğrusal hareket hâlinde bulunan referans sistemlerinde fizik kānûnlarının invaryant olmalarını taleb ediyordu. Einstein 1912 yılında i'tibâren bu ilkeyi, biribirine nazaran ivmeli hareket eden referans sistemlerinde de fizik kānûnlarının invaryant olmalarını sağlayacak şekilde genelleştirmenin yollarını aramaya başlamıştı. Bu iddialı program ancak dört yıl sonra kemâle ermiş olacaktı.

Einstein, tesis etmeyi plânladığı Genel Rölâtivite Teorisi hakkındaki tasarısının ilk taslağını Entwurf einer Verallegemeinerten Relativitätstheorie und einer Theorie der Gravitation (Genelleştirilmiş bir rölâtivite teorisi ile bir gravitasyon teorisinin taslağı) başlıklı makālesiyle15 1913 yılında açıkladı. Bu makālede gravitasyon, ilk defa, metrik tansör aracılığıyla açıklanmaktaydı. Teori, Einstein'ın 1916 târihli Grundlagen der allgemeinen Relativitätstheorie (Genel rölâtivite teorisinin temelleri) başlıklı makālesiyle16 nihaî şeklini aldı. Bu makāle Genel Rölâtivite Teorisi'ni sistematik bir biçimde takdîm eden ilk açıklamaydı. Aynı yılın Aralık ayında ise Einstein daha sonra birçok dile çevrilecek olan en meşhûr eserini: Über spezielle und allgemeine Relativitätstheorie (Özel ve Genel Rölâtivite Teorisi Hakkında) başlıklı kitabını da tamamladı.

Bu teoride kullanılan ve bütün fizik olaylarının içinde vuku buldukları kabûl edilen 4-boyutlu Riemann uzayına özge geometri dilinin ortaya koyduğu en önemli özellik bu uzayın eğriliğinin cisimler tarafından belirlenmekte olduğu yorumudur. Daha avâmî (popüler) bir deyimle bu teoriye göre cisimler bulundukları yerin civârında uzayın yapısını değiştirmekte ve uzaya bir eğrilik vermektedirler.

1916 yılında teorinin yayınlanmasından birkaç ay sonra Karl Schwarzscild17 (1873-1916) Genel Rölâtivite Teorisinin alan denklemlerinin sâbit ve büyük kütleli bir gök cismi ile bunun etrafında dolanan bir gezegen için bir çözümünü buldu18.

Genel Rölâtivite Teorisinin ilk adımdaki en büyük başarısı, Merkür gezegeninin elips şeklindeki yörüngesi üzerinde Güneş'e en yakın noktası demek olan perihel noktası'nın 100 yılda 43,2" kadarlık bir rotasyon hareketi yapmasının söz konusu bu Schwarzschild Çözümü'ne göre teorik açıklamasını sağlamış olmasıydı. Bu fark daha önceki gözlemler sonucu tesbit edilmiş fakat Newton'un (1642-1727) Gravitasyon Teorisi çerçevesi içinde tatmin edici bir açıklamaya kavuşturulamamıştı. Merkür'ün yörüngesi üzerinde bozucu bir etki yapan Güneş ile Merkür arasında bulunduğu kabûl edilen farazî bir gezegen varsayımı da gerçekçi çıkmamış; öyle bir gezegen aslâ gözlenememişti. Oysa gözlemler sonucu tesbit edilmiş bu 43,2" lik değer Schwarzschild Çözümü'nün Güneş ve Merkür ikilisine uygulanmasıyla hesaplanan teorik değer ile aynıydı.

Bundan üç yıl sonra 29 Mayıs 1919 târihinde vuku bulan bir tam Güneş tutulması Einstein'ın Genel Rölâtivite Teorisi'nin bir yıldızın Güneşi yalayarak gelen ışığının Güneş'in gravitasyon alanı tarafından saptırılmasının ölçülmesine imkân tanıdı. Biri Afrika'da Gine'nin batısında Atlas Okyanusu'ndaki Principe Adası'nda Arthur Stanley Ed-dington'un (1882-1944) diğeri ise Kuzey Brezilya'da Andrew Claude de la Cherois Crommelin'in (1865-1939) başkanlığındaki iki ekip önce gök küresi üzerinde Güneşin tam tutulmasının vuku bulacağı bölgedeki yıldızların resmini çekmişler; daha sonra da tam Güneş tutulması esnâsında aynı bölgenin resmini çekip her ikisindeki aynı yıldızların görüntülerini karşılaştırmışlar. Bu karşılaştırmada her iki fotograf plâğında yıldızların yerlerinin değişmiş olduğunu müşâhede etmişler. Fotoğraf plâkları üzerinden yapılan ölçümler bir yıldızın Güneşi yalayarak gelen ışığının Genel Rölâtivite Teorisinin öngörmüş olduğu 1,75" kadar sapmış olduğunu tesbit etmişle

Yayınlandığı Kaynak : 2005-05-29
Yayınlandığı Dergi :
Sanal Dergi :
Makale Linki : http://www.ozemre.com/index.php?option=com_content&task=view&id=137&Itemid=57
Otel Tekstili antalya escort sakarya escort mersin escort gaziantep escort diyarbakir escort manisa escort bursa escort kayseri escort tekirdağ escort ankara escort adana escort ad?yaman escort afyon escort> ağrı escort ayd?n escort balıkesir escort çanakkale escort çorum escort denizli escort elaz?? escort erzurum escort eskişehir escort hatay escort istanbul escort izmir escort kocaeli escort konya escort kütahya escort malatya escort mardin escort muğla escort ordu escort samsun escort sivas escort tokat escort trabzon escort urfa escort van escort zonguldak escort batman escort şırnak escort osmaniye escort giresun escort ?sparta escort aksaray escort yozgat escort edirne escort düzce escort kastamonu escort uşak escort niğde escort rize escort amasya escort bolu escort alanya escort buca escort bornova escort izmit escort gebze escort fethiye escort bodrum escort manavgat escort alsancak escort kızılay escort eryaman escort sincan escort çorlu escort adana escort