Hit (5756) M-7

İslamda Kadın Hakları

Yazar Adı : İlim Dalı : Fıkıh
Konusu : Dili : Türkçe
Özelliği : Kadın Hakları Makale Türü : Müstakil
Ekleyen : Nurgül Çepni/2009-06-21 Güncelleyen : /0000-00-00

İslamda Kadın Hakları

İslam dininin ötedenberi kadına bahşedip Avrupa kadınlarının mahrum oldukları eşit haklar ve imtiyazlar aşağıdaki şekilde beyan edilir:
1. Kadın erkek gibi fikir ve irade hürriyetine sahiptir. İslam dini, insanlığın olgunluk doruğuna yükselmesi için iki kanat hükmünde olan fikir ve irade hürriyetini erkeğe, kadına eşit şekilde bahşediyor. Erkek de kadın da fikrinde hür oluyor, birbirlerine mütehakkim olmuyor. Ancak erkek idareci ve hakimdir (kavvam), ailenin reisidir. Ev işleri idarecilik ve reislikle düzene gireceğinden reislik, sahiplik ve idarecilik erkeğe verilmiştir. Bütün canlı türlerinde olduğu gibi erkeğin üstünlüğü aşikardır. Kadın kocasının rızası olmaksızın bir yere çıkmaz. Kadın kocasının malına, evine mukayyet ve mülazim olur. Malından hiç kimseye bir şey vermez.

Kavvamiyet, idarecinin halkı idare etmesi demektir. Buna sebep erkeğin hayatın zorluklarına göğüs gererek, geçim yüklerini sırtlayarak kadının nafakasını taahhüt etmesidir. Erkek bu ağır vazifesine mukabil kadından da şeriata uygun olan konularda itaat etmesi(ni istemek) hakkına sahip olur. Erkek kadına hürmet gösterir, onu ailenin işlerine ortak eder, erkeklere yakışır şekilde himaye eder ve nafakasını verir. Erkek bu hakka mukabil iki mühim vazife ile de mükelleftir: İyi geçinmek, arkadaşlık ve bağlılık hakkını gözetmek. “Onlarla iyi geçinin. Şayet onlardan hoşlanmayacak olursanız belki Allah sizin nefret ettiğiniz bir şeyi hayırla doldurmuştur” (Nisa 4/19), “…Onlar sizden en sağlam sözü almışlardır” (Nisa 4/21), ayetleri bu hakikati açıklar. Evlilik akdinden sonra en mühim esas iyi geçinmektir. Karı koca arasında güzel bir ülfet ve muamele bulunmazsa bağlılık devam etmez. Bunun için her biri kendilerine düşen vazifelerde kusur yapmamakla diğerinin haklarına tecavüz etmemekle mükelleftir.

Bir defa erkek geçim hallerine katlanıyor, servet sahibi de olsa kadın müşterek nafakada erkeğe ortak olmuyor. Erkek, müslüman olmasa da karısının nafakasını temin etmeye mecburdur, kadının nafakasının teminde hiçbir kimse kocaya ortak olmuyor, bir de koca iyi geçinmekle vazifeli oluyor. Bunun için de söz veriyor ve bunu taahhüt ediyor. Bu gibi mühim vazifelere karşı kadından şeriata uygun olan konularda itaat istiyor. İslamda kadın rüşd ve kudretten mahrum bir iş makinası değildir, erkeğin saadet ve zevki için bir alet değildir, erkeğin elinde bir şehvet ve hakaret oyuncağı da değildir. Belki tabii haklara sahip bir hayat ortağıdır. Ay gibi bir peyk değil, erkek gibi bir güneştir, erkek gibi—şeri sınırları aşmamak ve şeri edep kaidelerini ihlal etmemek şartıyla—davranışlarında irade sahibi ve fikirlerinde müstakildir.

Ailenin yapısı esir (olan kadın) ve emir (olan erkek)den meydana gelmiş değildir, iki hayat ortağından oluşmuştur. Erkek kadının hayatta iradesini öldüremez, dimağını ezemez, şeriatın bahşettiği hakları istemede ve vazifelerini yapmada hürriyetini kısıtlayamaz. Bununla beraber kadının hürriyeti, iş ve hakların bütününde erkeğe eşit olması demek değildir. Erkek gibi adabı muhafazada ortayolu tutmak, kötülükten uzaklaşmak, haramdan kaçınmak şartıyla hareket ve davranışlarında serbest olması demektir.

2. Kadın erkek gibi aynı gaye için yaratılmıştır: “Ben cin ve insan türünü ancak bana ibadet etsinler diye yarattım” (Zariyat 51/56) ayeti kadına da erkeğe de aynı gayeyi gösteriyor.

3. Kadın erkek gibi ilim öğrenmekle, itikadi ve ameli hükümlerle mükelleftir. Kadın–ittifakla--alim olur, müftü olur, veli olur, arif-i billah olur. Öğretmeye, ictihad etmeye de salahiyeti vardır. Nitekim faziletli Müslüman kadınların içinde nice alimler, nice arifler vs. yetişmiştir. Kadın bazı bilgilerimize göre—peygamber göndermenin mümkün olduğu zamanlarda—Allah’ın fazlı ile peygamber bile olur. Nitekim Hz. İsa’nın annesi Meryem, Hz. Musa’ya bakan Asiye bazı bilginlerimize göre peygamberdirler.

4. Kadın erkek gibi idareci olabilir. Hanefi mezhebine göre had cezaları hariç kadılığın diğer şartlarını kendinde toplayan kadın hukuki konularda kadı olabilir. Kadın yalnız halife olamaz, çünkü halifeliğin esas şartları erkeklerde bulunur. Yukarda açıklanan işler dahi emretme ve yasaklama makamında bulunacaklar için bir eksik olduğuna göre, kadının memleket idaresinde, siyasetin önemli işlerini yürütmede ve hükümlerin tebliğ edilmesi konularında aciz ve yetersiz olduğu şüphe götürmez.

5. Kadın umumiyetle Allah’ın emir ve yasakları karşısında erkek gibidir: “Ben kadın olsun erkek olsun sizden iş yapan birinin amelini zayi etmem” (Ali İmran 3/195), “Müslüman erkekler ve Müslüman kadınlar…” (Ahzab 33/35) ayetleri buna şahittir.

6. Kadın erkek gibi iyiliği emretme, kötülükten sakındırma (emr-i bi’l-maruf, nehy ani’l-münker) ile görevlidir. Kadının bu salahiyeti pek büyük bir salahiyettir.

7. Erkekle olduğu gibi kadınla da Allah’ın hükmü ortaya çıkar. Allah’ın hükmü müftülükle, kadılıkla, rivayetle ortaya çıktığından, kadın fetva vermekle Allah’ın hükmünü haber vermek konusunda adeta Cenab-ı Hakk’ın bir tercümanı; kadılık yapmakla Allah’ın hükmünü haber verme ve yerine getirilmesini istemede adeta Cenab-ı Hakk’ın bir vekili hükmünde olur. Kadın ravi (hadis rivayet eden) olabileceğinden onun diliyle Allah’ın hükmünün lafzı ortaya çıkar. Kadın şahit olabileceğinden onun diliyle hükmün dayandığı sebebi haber vermek ortaya çıkar. Bu hak en büyük bir haktır, bu hakda kadın erkeğe ortaktır.

8. Kadının medeni hakları vardır, Bu haklara istinaden umumi hayata atılabilir. Akitlerde, mukavelelerde, muamelelerde kadının hakları erkeğin hakları gibidir. Kadın kocasının iznine bakmaksızın kendi malında dilediği gibi tasarruf eder; satar, rehin verir. Kadın kocasının malına varis olur, gerek kocasının ve gerek başkalarının küçük çocuklarına—ölümden önce vuku bulan ihtiyar ve tayinleri veya öldükten sonra kadı’nın tayini ile-- vasi olabilir. Diğer vasilerin bütün haklarına kavuşur.

Alım satım, nikah, kefalet, vekalet, ortak olma türleri, dava, ikrar, sulh, vasiyet gibi şeri tasarruflarda kadın erkeğin sahip olduğu haklara bütünüyle sahip olur. Ancak çoğu durumlarda mahkeme celselerinde bulunmalarında zorluk olduğundan, yukarda zikredilen arızalardan dolayı bir şeyi muhafaza etme ve akılda tutma konularında erkeklerin altında bulunduklarından şahitlikte bir fark gözetilmiştir. Bununla beraber kadınların tek başlarına şahitlik etmelerinin kabul edildiği konular da vardır. Ezcümle erkeklerin muttali olamayacağı doğum, emzirme, ay başı, örtü altında ayıp işleme gibi adeten unutma olmayan yerlerde tek başlarına şahitlikleri geçerlidir. Veraset hükümlerindeki fark da ihtiyaç nisbetinden ortaya çıkmıştır. Diyet, iş yapma gücüne göre tayin edildiğinden bu konuda da bir fark vardır. Diğer farkların da makul bir sebebi vardır. Arızi durumlardan doğan farklar itiraza konu olmaz.

9. Örtü (hicab) kadın haklarını ve kadınların hürriyetlerini daraltmak için değil, belki namuslarını aşağılık insanların nazarlarından korumak içindir, kadınlara has meziyetleri ahlaki musibetlerden, şaibelerden muhafaza etmeye yöneliktir. Hısımlıkları akrabalıkları, nesebleri temiz tutmanın, kötülükleri azaltma ve sınırlandırmanın en güvenilir çaresi budur. Kadının şerefi erkeğin şerefi gibi ırz temizliğine bağlıdır. Şu kadar ki kadınların şerefi insan türüne olan fazlaca bağlılığından dolayı daha önemlidir. Kadın namusunu muhafaza eder, kadının örtünme halini muhafaza etmesi namusunu muhafaza etmesi hakkında en büyük bir şeref ve saadettir. Kadının izzeti iffetindendir. İffet hem kadın için, hem erkek için fazilettir. İffetsizliğin cezasını kadın erkek aynı seviyede çekerler. İffete saldırmak manasına gelen “kazf-i muhsane” en büyük cezayı gerektirir. Kadının iffeti, göreceği tecavüzden uzak oluşu nisbetindedir. Bu uzak kalma için de örtünmeden daha güvenilir bir yol yoktur.

Örtü, hürriyeti temin eden bir şey olmadığı gibi esaret alameti de değildir. Belki kadının istikbalinin tek teminatı, kadının hürriyetinin erkeklerin tahakkümüne karşı aşılmaz seddidir. Üşüşme ve tecavüz etme unsuru olan erkekten latif, ince ve matlup unsur olan kadının şeref ve kerametini himaye etmeye yöneliktir.

Örtü olgunluğa aykırı değildir, belki olgunluğu hazırlayandır.

Örtü kadının salahı için zaruri bir şeydir. Evet örtüde vucudi bir zararın olması muhtemeldir, zıddı olan açıklıkta ve erkeklerle beraber olmasa da insani meziyetlerden kayıtsız şartsız istifade için erkeklerin ihtiraslarında bir menfaat olabilir. Fakat bu menfaat zararına nisbetle azdır, örtüdeki hayır ve menfaat ise daha çoktur. Nitekim cihad da böyledir. Bu hayır ve menfaatin en bariz olanı, kadını tabii vazifesi dışına çıkmaktan korumasıdır. İslam dini kadın hakkında tercih edilen bir hayır olan örtüye mukabil (ona) bir takım menfaatler temin etmiştir:

a) Kazanç temin etme yolları kadından düşmüş olmasına karşılık erkek üzerine vaciptir. İslam kadın hakkında rıfk ve yumuşaklığı o kadar ileri götürür ki ondan meşakkat ağırlıklarını kaldırmış, erkeğin tahammüllü sırtına yüklemiş, evin nafakasında kadını erkeğe ortak kılmamıştır. Kadının nafakası, yukarda açıklandığı gibi evli ise her halükarda kocasına aittir, serveti ve kocası olmayan kadının nafakası ise velisine, velisi yoksa devlet hazinesine (beytulmal) aittir.
En ağır vazife olan geçim temini örtüye mukabil kadından kaldırılıyor. Namus—hayatta değişme hakim olduğundan—İslam işte o namusa riayet etmiş, dışarda erkeğe, içerde kadına önemli bir vazife ayırmıştır. Bununla beraber evli olmayan kadın zaruret halinde kazanç temini için zahmetlere atılabilir, geçim ve kazancını şeri yollarla tedarik eder. Şu kadar ki bu konudaki cevaz da zaruret ve ihtiyaç miktarınca takdir edilir.

b) İbadetlerin en büyüğü olan cihad kadından düşmüş olmasına karşılık erkek üzerine vaciptir. Bununla beraber kadın cihad sevabına nail olur. Cihad esnasında kadının iğnesi, Müslüman gazilerin düşmanın bağrına dayadığı süngüsü gibidir. Mücahitlerin süngüsüne nasıl sevap verilirse kadının mücahitler için işlediği çorap, elbise gibi lüzumlu işlerde kullandığı iğnesine de öylece sevap verilir. Erkek o sevaba hunhar düşman karşısında, kadın ise ona evinde nail olur.

c) Çocuklara, babadan daha çok anaya lütuf ve ihsanda bulunması tavsiye edilmiştir. İslam’da analık çok mühimdir. “Cennet anaların ayakları altındadır” (hadis) düsturu analığın kıymetini gösterir. Bununla beraber kadın hakkındaki rahmet ve şefkat ana olmakla sınırlı değildir.
Kısaca İslam dini örtü sayesinde kadınları koruyor. Örtü konusunda kadınlardan önce erkeklere hitap ediyor: “İnanan erkeklere söyle, gözlerini kıssınlar…” (Nur 24/30) diyor. Kadına örtünme, erkeğe gözleri kısmayı emretmekle haya ve iffeti, kadına kararlılık ve ihtiyatı tavsiye etmiş oluyor.
Böylece adalet ve insafı eşitçe taksim ediyor. Bu hususta her iki cins mukayyet oluyor. Örtü, ilim ve faydalı bilgi tahsil etmek için hiçbir zaman engel olmaz. Kadın ilmi ile, aklı ile yüceliyor. Kadına faydalı terbiyeyi vermek lazımdır.

İslam dini kadına umumiyetle eve gerekli olan idare, nizam, çocuk terbiyesi, el işleri gibi hususlarda genişliğine inkişaf etmeyi, İslam şeriatının asıllarını ve dini adabın öğretilmesini tavsiye eder. Kadına şeran yasak olmayan şeyler öğretilebilir. Kadın erkek gibi yalnız fesada yol açacak şeylerin önünü alarak, aslında yasak olmadığı halde kötülüklere sürükleyen şeylerden men edilir.
Evet kadın ile erkek arasında fikir, ahlak, maksat ve rağbetler itibariyle yakınlık bulunması, terbiye hususunda büyük bir farkın bulunmaması gerekir. Kadın güzelliğiyle değil akıl ve edebiyle kadındır. İrfan nuru ile münevver olan bir kadın irfan nurundan mahrum olan kadından elbette daha hayırlıdır. Eğitim ve öğretimden maksat milletlerin saadeti olduğundan kadın da erkek gibi eğitim ve öğretime tabi tutulur.

Ancak bu husus neslin azalmasına sebep olursa, bir fitneye, fesada yol açarsa o büyük fesat ve kötülükten dolayı bu küçük fayda erkekten men olunduğu gibi kadından da men olunur. Neslin azalmasına sebebiyet vermek insan türü için büyük bir hıyanettir. Bu büyük hıyanet eğitim ve öğretim maslahatından daha büyüktür. İslam dini meydana gelmesi korkunç olan nadir şeyleri men etmek için yeter derecede itiyatlı davranır. Kadının eğitim ve öğretimi fıtri vazifelerini ihlal etmeye kadar varırsa, mesela kadın ev işlerini terk ederek dış işlere giderse, zaruret olmaksızın maişet ve kazanç peşine düşerse, analıktan nefret ederse, evlenmeye karşı isteksiz olursa bu gibi kötü durumları ortadan kaldırmak için tabii olarak eğitim ve öğretimi sınırlandırılır.

İşte mutlak olarak kadın hürriyeti, doğumların düşme göstermesi, kayıp çocukların çoğalması, evliliğin azalması, atıfet-i hayatın asla razı olmayacağı hallerin zuhura gelmesi, en nihayet bir takım zararlı mesleklerin doğmasıyla neticelendiğinden, olmuş veya olabilecek karışıklık ve fesatları men eden ve gideren yüce şeriat, kadın hürriyetini bir dereceye kadar sınırlandırarak örtüyü meşru kılmıştır. Kadının mesut olması, iyi bir geçime kavuşması Allah’ın emirlerine uymakla hasıl olacağından, her ne zaman Allah’ın koyduğu sınırları tecavüz ederse masıyet ve mefsedete maruz kalacağı ve bundan bütün insan cemiyetinin zarar göreceği muhakkaktır. Bu maddi medeniyetin gereği olarak mutlak olarak kadın hürriyetinden, kadınlara ait eğitim ve öğretimden hasıl olacak kötü akıbetten sakınmak vacip olduğundan, eğitim ve öğretim hususunda İslam dininin yüce tavsiyelerine ihtimam göstermek gerekir.

İslam örtüsü (hicab) iki türlüdür. Biri örtünme (tesettür) dir ki açık olmanın (tekeşşüf) zıddıdır. Diğeri kapanma (tahaccüb) dır ki açılıp saçılmanın (tebezzül) zıddıdır ve namahrem ile beraber bulunmamakdır. Kadın için tebezzül ve tekeşşüf yasaklanmıştır.

Kadının iç zinet yerleri müstesna olduğu halde dış zinet yerleri yani yüzü, eli, ayağı gibi uzuvları avret değildir. İnsani olmak şartıyla yani fitne korkusu nazara alınmaksızın erkek şehvet olmaksızın kadının avret olmayan yerlerine bakabilir. Kadı İyaz merhum, “Kadınlara yüzlerini örtmek vacip değildir. Fakat onlara bakmamak erkekler için gereklidir”, diyor. Kalbi, tefekkür ve vesveseden korumak ihtiyari olmadığından onda mesuliyet yoktur. Kadın alışveriş ihtiyacı için yüzünü, alıp-verme ihtiyacı için elini, ayakkabı giymek mecburi olmadığından yürüme ve hareket sırasında ayaklarını, ekmek yoğurmak, çamaşır yıkamak gibi ihtiyaçlar sırasında kollarını açabilir. Ancak fesat galebe çalarsa yüzünü örtmesi gerekir. Kadının elbisesine—vücudun hatlarını belli edecek şekilde bedene yapışık (dar) olmaması şartıyla—dikkatlice bakmada da bir yasaklama yoktur. Fakat vücut hatları belli olacak şekilde bedene yapışık olursa bakmamak gerekir. Bakmak, fitne şüphesi doğurur ve şehveti tahrik eder. Şehvetle bakmak haramın işlenmesine yol açar. Bakmak kalbe şehvet düşürmekle kalbin fesadına sebep olur. Bakmamanın lüzumu bundan dolayıdır. Kadın örtülü bir avrettir, ancak ihtiyaç ve zaruret zamanında bazı yerlerine bakmak mubahtır. Çünkü yüce şeriat bir kolaylık dinidir. İnsanlara uygun olanı taahhüt etmiştir. Zaruretin olduğu yerde haramlar düşer. Haram olmamakla beraber harama dönüşmesi veya harama sebep olması imkan dahilinde olan (sedd-i zerai) dan dolayı yasaklanan bir şey tercih edilen bir maslahat için caiz olacağından güvenilir bir doktorun kadının göğüslerine bakması, emzirme şahitliği için emziren kadının göğüslerine bakmak ve benzerleri caizdir. Şu kadar ki zaruret ve ihtiyaç olduğunda ancak zaruret ve ihtiyaç miktarınca avret olan bir yeri göstermek caiz olur. Bakılması mubah ve caiz olan yeri tutmak da mubah olur. Şu kadar ki gerek kendi ve gerek kadın hakkında şehvetten emin olmak şarttır. Kadın evin içinde kocası ve mahremlerinden başkasına gözükmez, dışarıda da yabancılara görünmemek için endamını örter.

Süslenmeye erkekten ziyade muhtaç olduğundan erkek için caiz olmayan ipek giymek kadın için caiz kılınmıştır. Kadının süslenmesi kocası içindir. Sokakta tesadüf edeceği erkeğin nazarı dikkatini çekecek bir şekilde süslenmek, aile için kötü netice vereceğinden buna da izin verilmemiştir. Zaten kadının dışarı çıkması, imkan ölçüsünde zinetini gizlemek, çıkmaya mecbur olmak, fitnenin yokluğunun kesin olması gibi kayıtlarla sınırlıdır. Örtünün, zaruri olarak kullanılan uzuvları içine almaması, onu yerine getirmenin o kadar müşkil bir tedbir olmadığını gösterir.

Kadınların erkeklerle beraber bulunmaları (ıhtılat) fuhşun artmasına sebep olacağından kadının erkeklerin toplantılarında erkekle beraber bulunması yasaklanmıştır. Bundan başka, beraberce bulunma sırasında, insan kalbi muhtelif kadın ve erkekte gördüğü çeşitli meziyetlere meyleder, artık kalpte muhabbet bölünmeye uğrar; muhabbet karıya veya kocaya mahsus kılınmaz. Böylece karı koca arasında güzel geçim ve bağlar kuvvetli kalmaz, aile ocağı kurur gider.

Günaha düşme muhtemel olduğundan ve töhmet altında kalmak da kuvvetli olduğundan mahrem olmayan biriyle yalnız baş başa kalmak (halvet) da yasaklanmıştır. Fakat yanında mahremi bulunduğu halde mahrem olmayan biriyle halvet olmak bundan müstesnadır. Çünkü bu takdirde günah işlemek ve töhmet altında kalmak söz konusu değildir. “Allah’a ve ahiret gününe inanan, yanında mahremi olmayan bir kadınla baş başa kalmasın. Şüphesiz o ikisinin üçüncüsü şeytan olur” hadisi buna delalet eder. Güvenilir kadınların mahrem yerine geçip geçmemesi ihtilaf konusudur. Bir mezhebe göre bu durumda töhmet altında kalmak zayıf olduğundan güvenilir kadınlar mahrem yerine geçer, onların huzurunda namahrem olan diğer bir kadınla beraber bulunmak caizdir. Zahir-i mezhep olan diğer görüşe göre caiz değildir.

Kadın şehvetten kesilmiş bir ihtiyar olursa onunla tokalaşmak caizdir. Çünkü haramlık fitne korkusundandı, bu durumda ise fitne korkusu yoktur. Aynı şekilde ihtiyar bir erkek hem kendinden, hem kadından emin olursa kadınla tokalaşabilir. Aksi takdirde tokalaşmak yasaklanmıştır. Kadın için hasıl olan sınırlama ahlak zayıflığının doğurduğu bir netice olduğundan örtü ictimai bir zaruret olur.

10. Nikah hukuki bir akitleşmedir. Bunun için iki tarafın asli hakları üzerinde bir tür değişiklik meydana getirmez. Binaenaleyh iki taraf nikahtan önce sahip oldukları hukuki özelliklerini muhafaza ederler. Şu kadar ki iki taraf nikah akdi ile üstlendikleri evlilik haklarına riayet etmeye mecbur olurlar.

İslam dininde nikah sebebiyle kadının medeni ve tabii haklarından hiçbir şey azaltılmamıştır. Karı kocanın bir diğeri üzerinde hakları ve haklara mukabil vazifeleri vardır.
Evlilikten doğan haklar, kocanın güzel muamele ve geçimi, nafaka ve himayesi; kadının şeriata uygun olan işlerde itaatidir. Ancak aralarında yukarda açıklandığı üzere idarecilik ve hakimiyet (kavvamiyet) konusunda bir fark vardır.

Evlilik hayatında en önemli şart, sevgi, iyilik ile merhametten ibarettir. Nitekim Kur’an’da “O’nun ayetlerinden biri de size kendinizden eşler yaratmasıdır. Siz onunla huzur ve istirahata kavuşursunuz. Ve Allah sizin aranıza sevgi ve merhamet koydu” (Rum 30/21) ayeti vardır. Kocanın karı üzerindeki veliliği hayrı tavsiye etmeye mahsus bir veliliktir, irşad veliliğidir. Evliliğin saadeti aşağıda belirtilen konulara bağlıdır:
a) Kadının, erkeğin ailenin ve evin reisi olduğuna inanması ve bu inancı dini bir inanç bilmesi,
b) Tabiatlarında uygunluğun, fikir ve ahlaklarında yakınlığın bulunması,
c) İki tarafın evliliğin hak ve vazifelerine riayet etmeleri, iffete ve ahlaki nezahete aykırı durumlardan sakınmaları.

İşte yüce şeriatın aile hususunda tavsiye ettikleri bunlardır. Evliliğin faydası iki şeyde ortaya çıkar: Çocuk terbiyesi, ev idaresi. Kadının çocuk terbiyesi konusundaki güzel hareketlerinden insanlık, ev idaresindeki dirayet ve iktisatlı davranmasından da aile fayda görür.

Yayınlandığı Kaynak :
Yayınlandığı Dergi : İslam Mecmuası
Sanal Dergi :
Makale Linki :
Otel Tekstili antalya escort sakarya escort mersin escort gaziantep escort diyarbakir escort manisa escort bursa escort kayseri escort tekirdağ escort ankara escort adana escort ad?yaman escort afyon escort> ağrı escort ayd?n escort balıkesir escort çanakkale escort çorum escort denizli escort elaz?? escort erzurum escort eskişehir escort hatay escort istanbul escort izmir escort kocaeli escort konya escort kütahya escort malatya escort mardin escort muğla escort ordu escort samsun escort sivas escort tokat escort trabzon escort urfa escort van escort zonguldak escort batman escort şırnak escort osmaniye escort giresun escort ?sparta escort aksaray escort yozgat escort edirne escort düzce escort kastamonu escort uşak escort niğde escort rize escort amasya escort bolu escort alanya escort buca escort bornova escort izmit escort gebze escort fethiye escort bodrum escort manavgat escort alsancak escort kızılay escort eryaman escort sincan escort çorlu escort adana escort