Yazar Adı : | İlim Dalı : |
Konusu : | Dili : Türkçe |
Özelliği : | Makale Türü : Müstakil |
Ekleyen : Fıkıh Dersleri/2010-09-23 | Güncelleyen : /0000-00-00 |
İbn Arabinin Fusus el Hikem Adlı Eserinden Firavunun İmanı Meselesi
--- Sayfa 431: Allah’ın “Bizim azabımızı gördükleri vakitde onların imanı kendilerine fayda vermez. Yunus kavmi müstesna olmak üzere Allah’ın kavimler hakkında adeti böyledir“ mealindeki ayete gelince bu ayetteki istisnalar korkudan ileri gelen imanın ahirette fayda vermeyeceğine delalet etmez. Allah’ın bundan maksadı, korkuyla iman edenlerden dünyada azabın kaldırılmayacağıdır.
Bundan dolayı firavun kendisinde iman bulunmakla beraber öldürüldü. Bu, hayatı son demine yaklaşmış olan kimsenin ahirete göçmesi hali gibidir.
Halbuki hal karinesi, muhakkak firavunun ölümü yakın olarak beklemediğini gösterir. Çünkü o Musa aleyhisselam’ın asasıyla denize vurmasından meydana çıkan, kuru yol üzerinde müminlerin yürüdüklerini gördü. Firavun iman ettiği sırada, can çekişen bir insanın aksine olarak helak olacağını bilmedi, bundan dolayı onu can çekişen kimseler arasında saymak uygun olmaz.
Şu halde firavun ölümü değil, kurtuluşu beklediği ve buna inandığı halde İsrailoğullarının iman ettiği Allah’a inanmış oldu. Onun inandığı şey gerçekleşti. Fakat beklediği şeyin aksine çıktı. Bu sebeple Allah ona kendi nefsi hakkında ahiret azabından kurtulmayı ihsan etti ve bedenini kurtardı. Nasıl ki Allah “Senin arkandan gelen kavme bir ayet ve alamet olmaklığın için bugün sana bedenin ile necat veririz” mealindeki ayette buna işaret buyurdu.
Çünkü firavun suretiyle gaip olsaydı, kavminin çoğu (O, Tanrı olduğu için) gizlendi derlerdi. Bu hale göre, (boğulan kimsenin) firavun olduğu bilinmek için belirli suretiyle ölü olarak meydana çıktı.
Şu halde kurtuluş va’di hem his bakımından, hem de mana bakımından umumi oldu. Halbuki üzerine ahiret azabı hak olan kimse ne kadar ayet ve alametler gelirse gelsin, elemli azabı görmedikçe yani ahiret azabını tatmadıkça iman etmez. İş böyle olunca firavun bu zümreden çıktı. İşte bu böyle açık bir hakikattir ki Kur’an’da bunu söyledi.
Bundan sonra biz deriz ki: Firavunun imanı bahsinde emir Allah’a racidir. Çünkü bütün halkın nefsinde onun şaki olduğu fikri yerleşti.
Halbuki bu mesele hakkında onların dayanacakları bir nass ve hüküm yoktur. Firavunun yoldaşlarına gelince onlar için başka hüküm vardır ki, onun yeri burası değildir.