Hit (4203) M-1891

Hz. Peygamber Gibi Çalışmak

Yazar Adı : İlim Dalı : Siyer
Konusu : Dili : Türkçe
Özelliği : Makale Türü :
Ekleyen : Nurgül Çepni/2010-02-05 Güncelleyen : /0000-00-00

Hz. Peygamber Gibi Çalışmak

Allah Resûlü Muhammed (a.s.) gerek sözü ile, gerekse yasantisi ile insanliga örnek olmustur. Çalisma ve gayret konusunda da onun pek çok ibretli sözü mevcuttur. Fakat bu hususta bizzat yasayarak anlatmak istedikleri, sözlerinden çok daha fazladir. Çünkü o, yapmadigini söylemez; bir seyi tavsiye veya emretmisse, muhakkak kendisi tatbik eder ve öyle söylerdi. Bu sebeple Resûlullah (a.s.) her konuda oldugu gibi çalisma konusunda da en güzel örnek sahsiyeti (üsve-i hasene) temsil etmektedir.

Hz. Peygamber’in (a.s.) hayati çalismakla geçmistir

Resûlullah Efendimiz (a.s.), çalismaya çocuklugundan itibaren baslamistir; çocuklugunda süt annesi Halime’nin koyunlarini otlattigi gibi, daha sonra da Mekke’de ücret karsiligi Kureys’in koyunlarini gütmüstür. O çobanlik yaptigini söyle anlatmaktadir: “ Mûsa (a.s.) koyun çobani iken peygamber olarak gönderildi. Dâvûd (a.s.) da koyun çobani iken peygamber olarak gönderilmistir. Ben de Ecyad’da ailem için koyun güdüyordum.” Ayrica o, koyun gütmeyen hiç bir nebî olmadigini da haber vermis, kendisine siz de güttünüz mü? denildiginde “Evet ben de güttüm” demistir.

Dokuz, on yaslarindan itibaren amcasi Ebû Tâlib’le birlikte Sam’a giden ticaret kervanlarina katilan Hz. Peygamber (a.s.), gençliginde ticaret yapmis, onun ticaretteki dürüstlügünü gören Hz. Hatice (r.a.), kendisiyle evlenmis, daha sonra da islerini ona havale etmistir.

Peygamberlik verildikten yaklasik on üç sene sonra, kavminin baskilari sonunda Mekke’den hicret ederek Medine’ye yerlesmek zorunda kalan Allah Resûlü (a.s.), sahâbesini mescid yapimina tesvik etmis ve bu mescidin insasinda bizzat kendisi de çalismistir. Temeli taslarla, duvarlari kerpiçle örülen mescidin insasi sirasinda Peygamber Efendimiz (a.s.) bizzat çalismis, çalisirken de:

“Tasidigimiz su yük ey Rabbimiz!

Hayber’in yükünden daha hayirli, daha temiz

Yâ Rab! Hayir, ancak Ahiret hayri!

Muhâcir’le Ensar’a sen aci!”

seklinde recezler söylemistir. Onun yoruldugunu gören bir sahâbî, Yâ Rasûlallah! onu bana ver ben tasiyayim dediginde ise, elindeki kerpiçi vermemis, “Sen de bir baskasini al, tasi” buyurmustur.

Diger taraftan o, evinde de bos durmamis, hanimlarina yardimci olmus, evde kendine düsen görevleri fazlasiyla yapmistir. Zaman zaman süpürgeyi ellerine alip, odasini temizlemis, keçilerini o gül kokulu elleriyle sagmistir. Yeri geldiginde sabahlari hanimlarina ugrayip, siparislerini ögrenerek, çarsiya çikip evinin ihtiyaçlarini bizzat temin etmistir. Nitekim Hz. Aise’ye (r.a.), Resûlullah’in (a.s.) evde ne yaptigi soruldugunda o söyle anlatmistir: “Allah Resûlü ayakkabisini diker, elbisesini yamar, koyunlari sagar... kisaca sizler evde neler yapiyorsaniz onlari aynen yapardi.” Ayrica Allah Resûlü’nün (a.s.) Medine’de Hendek savasi sirasinda sehrin etrafina hendek kazilmasina bizzat istirak ettigi ve balyozla tas kirdigi da bilinmektedir.

Tembellikten Allah’a siginan peygamber

Hz. Peygamber (a.s.), bos duranlari sevmez, kendisi de bosa vakit geçirmekten son derece endise ederdi. Nitekim o, vaktini bosa geçirenleri sevmedigini, “Insanlarin çogu sihhatin ve bos vaktin kiymetini bilmezler”, ve “...Hastaligin için sihhatinden, ölümün için hayatindan istifade et. Vaktini bos geçirme” sözleriyle ifade etmis, mahser günü kisinin, ömrünü nerede harcadin, gençligini nasil tükettin gibi sorulara muhatap olacagini haber vererek zamanin en iyi bir biçimde degerlendirilmesini tesvik etmistir. Diger taraftan “Kiyamet koparken sizden biriniz elinde bir hurma fidani bulunursa, sayet ölmeden önce onu dikmege güç yetirebilirse onu diksin” buyurarak çalismayi ve hayirli islerden geri kalmamayi anlatmak istedigi görülmektedir.

Diger yandan “Vakit nakittir” anlayisiyla her an bir isle mesgul olmaya tesvik eden Hz. Peygamber’in (a.s.), Insanlarin en hayirlisinin insanlara en çok faydasi dokunani oldugunu belirtmesi, kendisi için çalismanin ötesinde insanlik için, baskalari için çalismayi her türlü ibadetten üstün kabul eden bir görüsü temsil etmektedir. Ayrica o, “Iki günü müsâvî olan zarardadir” ilkesiyle hareket ederek, insanlarin her geçen gün ilerleme kaydetmelerine ve üretken olmalarina önderlik etmistir. Çalismamak ve yeni bir sey ortaya koymamak onun hayatinda rastlanmayacak bir durumdur. Tembellikten o kadar korkuyordu ki, dualarinda dahi bu mezmum sifattan korumasi için Allah’a yalvariyor ve onun yardimini istiyordu; Hz. Peygamber (a.s.) tembellikten Allah’a siginir ve söyle dua ederdi: “Allahim! Tembellikten ve borçlu olmaktan sana siginirim. Yalanci Deccâl’in fitnesinden sana siginirim. Cehennem azabindan da sana siginirim.”

Resûlullah (a.s.), dilenen kimseleri sevmezdi

Allah Resûlü (a.s.), dilenenleri asla sevmezdi. Çünkü o, çalisan ve üretenin, çalismayarak parazit ve asalak olarak yasayanlara üstünlügünü çok iyi biliyordu. Bir gün bir dilenci yardim istemek için Hz. Peygamber’in (a.s.) yanina geldi. Allah Resûlü (a.s.) eli ayagi düzgün, güçlü kuvvetli bu adama çalissana buyurdu. Adam nasil çalisacagini sorunca, Resûlullah (a.s.) su cevabi verdi: “Sizden birinizin ipini alip da daga gitmesi ve arkasina odun demeti yüklenip getirerek onu satmasi ve Cenâb-i Hakk’in bu sûretle o kimsenin onurunu korumasi, istedigi verilse de verilmese de halktan dilenmesinden daha hayirlidir.”

Allah Resûlü (a.s.) ne sadece dünya için, ne de yalniz Âhiret için çalismayi yeterli görürdü. O ancak hem dünya, hem de Âhiret için çalismayi tavsiye eder, bunlardan birini ihmâl ederek yasayanlari ve baskalarina yük olanlari hos karsilamazdi. Nitekim bu konuda söyle demektedir: “Âhireti için dünyasini, dünya için de Âhiretini terkeden de hayir yoktur. Her ikisi birlikte lazimdir. Insani Âhirete ulastiran dünyadir. Baskalarina yük olmayiniz!”

Hz. Peygamber (a.s.), helâlinden kazanmayi, baskalarina yük olmamayi, “Helâl rizik aramak her müslümana vâciptir” sözleriyle açiklamaktadir. Ayrica o, kisinin çalismasinin kutsal oldugunu su sözleriyle ifade etmektedir: “Kim bizzat çalisarak yorgun aksamlarsa, o magfiret olunmus olarak aksama erer.”

“Efendilik halka hizmettir” anlayisi

Hz. Peygamber (a.s.) bir gün bir mecliste arkadaslarina ayakta su dagitiyordu. O sirada içeri yabanci biri girdi ve bu toplulugun efendisi kimdir? diye sordu. Allah Resûlü (a.s.) o adama bakarak “Bu toplulugun efendisi (su anda) onlara hizmet edendir” (Seyyidü’l-kavmi hâdimühüm) buyurdu.

Baska bir zaman bir yolculukta arkadaslariyla koyun pisireceklerdi. Biri kesmesi benden dedi; digeri, yüzmesi bana ait; üçüncüsü de, pisirmesi bana ait olsun dedi. Resûlullah Efendimiz de (a.s.), “O halde odun toplamak da bana ait olsun” buyurdular. Çünkü o, krallar gibi tahtinda sefa sürmek yerine, insanlar arasinda yasamayi, onlara her halükarda yardimci olmayi tercih ederdi. Bu nedenle her vesileyle kendisinin de onlardan biri oldugunu beyan ederdi. Nitekim bir defasinda çarsida esnaf arasinda gezerken “Dogru tart, müsteri tarafini agir yap” diye ikaz ettigi biri, elini etegini öpmek istemis, o bunun üzerine “Acemler krallarina böyle yaparlar. Ben kral degilim, sizden birisiyim” diyerek o adama mani olmustur. Bir baska seferde karsisinda titreyen bir bedeviye, “Anasi kurutulmus et yiyen bir insandan ne diye korkarsin” buyurmustur.

Güçlü mü’min zayif mü’minden hayirlidir

Allah Resûlü (a.s.), “Kuvvetli mümin zayif müminden hayirlidir” buyurarak çalisip kazanmayi, her bakimdan sihhatli ve güçlü olmayi önermektedir. “Veren el, alan elden daha üstündür” ilkesiyle de üretken ve hayir sahibi insanlarin, tüketen ve baskalarina bagimli olarak yasayan insanlardan daha makbul oldugunu ifade etmektedir.

“Iki kimseye gipta edilir, biri Allah’in kendisine ilim verdigi ve o ilimle âmil olan kisi, digeri de Allah’in kendisine mal verdigi ve o mali hayra sarf eden kisidir.” Ayrica “Dogru ve güvenilir bir tüccar, nebîlerle, siddiklarla ve sehidlerle birlikte hasrolunacaktir” hadis-i serifleriyle de hayir sahibi zenginlere ve baskalarina yarari dokunan kimselere müjde vermektedir.

Hz. Peygamber (a.s.), on sene kadar kisa bir süre yasadigi Medîne’de -üstelik bu süre zarfinda yirmi yedi savasa katilmistir. - bir ömre sigdirilamayacak kadar çok önemli isler basarmistir. Allah Resûlü (a.s.) devlet yönetimi, risâlet vazifesi, insanlarin egitimi gibi çok zor isleri arasinda diger vazifelerini ve ibadetlerini aksatmak söyle dursun, aksine geceleri kimi zaman topuklari sisinceye kadar namaz kilar, Cenâb-i Hakk’a tazarru ve niyazda bulunurdu. O kadar çok ibadet ederdi ki, kendini niçin bu kadar yoruyorsun, halbuki senin gelmis geçmis bütün günahlarin affolunmustur Yâ Resûlallah diyen zevcelerine, “Allah bana bunca nimetini bahsetmisken ben Allah’a sükretmeyeyim mi?” seklinde karsilik verdigi görülmektedir.

Sonuç olarak ifade etmek gerekirse, hayatini insanligin hizmetine adayan Allah Resûlü (a.s.), gerek maddî alanda, gerekse mânevî cephede olaganüstü bir gayret sarfederek, mükemmel bir çaliskanlik örnegi sergilemistir. Dolayisiyla bu güzîde sahsiyetin ümmetine düsen görev, özüyle, sözüyle çok çaliskan olan peygamberlerine benzemeye çalismak, onun bizzat yasayarak gösterdigi istikamette ilerlemek olmalidir.

BIBLIYOGRAFYA

Ali el-Muttaki, Kenzü’l-ummâl fî süneni’l-akvâl ve’l-ef‘âl, I-XVI, Beyrut 1979.

Bayraktar, Ibrahim, Hz. Peygamber’in Semâili, Istanbul 1990.

Buhârî, Ebû Abdillâh Muhammed b. Ismail b. Ibrahim el-Buhârî, el-Câmi‘u’s-sahîh, I-VIII, Istanbul 1981.

______, el-Edebü’l-müfred, I-II, Istanbul, 1979.

Dârimî, Ebû Muhammed Abdullah b. Abdirrahman ed-Dârimî, es-Sünen, Istanbul 1981.

Ebû Dâvûd, Süleyman b. Es’as b. Ishak el-Ezdî es-Sicistânî, es-Sünen, I-V, Istanbul 1981.

Hâkim, el-Hâkim Ebû Abdillâh Muhammed b. Abdillâh en-Nîsâbûrî, el-Müstedrek ‘ale’s-Sahîhayn, I-IV, Beyrut 1411/1990.

Hamîdullah, Muhammed, Islâm Peygamberi (trc. Salih Tug), I-II, Istanbul 1414/1993.

Ibn Hisâm, Ebû Muhammed Abdülmelik b. Hisâm, Sîretü’n-Nebî, I-IV, Beyrut 1401/1981.

Ibn Mâce, Ebû Abdullah Muhammed b. Yezîd el-Kazvinî, es-Sünen, I-II, Istanbul 1981.

Ibn Sa’d, Muhammed b. Sa’d, et-Tabakâtü’l-kübrâ, I-IX, Beyrut 1410/1990.

Ibnü’l-Esîr, Ali b. Muhammed b. Esîr, Üsdü’l-gâbe fî ma’rifeti’s-sahâbe, I-V, Beyrut ts. (Dâru ihyâi’t-türâsi’l-Arabî).

Kandemir, M. Yasar, Canim Arzular Seni, Istanbul 1993.

Köksal, Âsim, Islâm Târihi, I-XI, Istanbul 1981.

Muhammed el-Hûfî, Râsûl ve Ahlâk (trc. Bedreddin Çetiner- yusuf Ertugrul), Istanbul, 1988.

Müslim, Ebu’l-Hüseyin Müslim b. Haccâc el-Kuseyrî en-Nîsâbûrî, el-Câmi‘u’s-Sahîh, I-III, Istanbul 1981.K

Nâsirüddîn Elbânî, Hadislerle Peygamberimiz’in Namaz Kilma Sekli (trc. Selman Basaran- Y. Vehbi Yavuz), Bursa 1993.

Sehâvî, Semseddîn Ebü’l-Hayr Muhammed Abdurrahman, el-Makâsidu’l-hasene fî beyâni kesîrin mine’l-ehâdîsi’l-müstehira ale’l-elsine, Beyrut 1986.

Süyûtî, Celâledîn Abdurrahmân b. Ebî Bekr es-Süyûtî, el-Câmi‘u’s-sagîr, Dâru’l-Fikr, Beyrut ts.

Sentürk, Habil, Psikoloji Açisindan Hazreti Peygamber’in Ibadet Hayati, Bahar yay., Istanbul ts.

Tirmizi, Ebû Isâ Muhammed b. Isâ, es-Semâili’l-Muhammediyye, Beyrut 1988.

Yayınlandığı Kaynak :
Yayınlandığı Dergi :
Sanal Dergi :
Makale Linki : http://www.mustafakaratas.com/makale_oku.do?id=1
Otel Tekstili antalya escort sakarya escort mersin escort gaziantep escort diyarbakir escort manisa escort bursa escort kayseri escort tekirdağ escort ankara escort adana escort ad?yaman escort afyon escort> ağrı escort ayd?n escort balıkesir escort çanakkale escort çorum escort denizli escort elaz?? escort erzurum escort eskişehir escort hatay escort istanbul escort izmir escort kocaeli escort konya escort kütahya escort malatya escort mardin escort muğla escort ordu escort samsun escort sivas escort tokat escort trabzon escort urfa escort van escort zonguldak escort batman escort şırnak escort osmaniye escort giresun escort ?sparta escort aksaray escort yozgat escort edirne escort düzce escort kastamonu escort uşak escort niğde escort rize escort amasya escort bolu escort alanya escort buca escort bornova escort izmit escort gebze escort fethiye escort bodrum escort manavgat escort alsancak escort kızılay escort eryaman escort sincan escort çorlu escort adana escort