Yazar Adı : | İlim Dalı : Yazar Hakkında |
Konusu : | Dili : Türkçe |
Özelliği : | Makale Türü : Müstakil |
Ekleyen : Nurgül Çepni/2009-07-25 | Güncelleyen : /0000-00-00 |
Hocam Prof. Ali Alpaslan
Geçtiğimiz günlerde kaybettiğimiz hocamız rahmetli Prof. Ali Alpaslan Beyefendiyi tanıyanlar, onun son dönem Türk edebiyat ve hat sanatındaki yerini çok iyi bilirler. Hocamızın Fars Dili ve Edebiyatı Bölümündeki önemi şüphesiz,edebiyat ile ilgilenenler tarafından takdir edilecektir.
Konum gereği hocamın bu tarafını anlatmaya mezun değilim. Ama, hat sanatı ile ilgili bir kişi olarak beni ilgilendiren yönüne, yani hat sanatındaki yönüne kısaca vurgu yapmak isterim. Çünkü, hat sanatımızın celî dîvânî ve dîvânî yazı türlerini kendisinden meşketmiş ve uzunca süre birlikte olmuş şanslı bir kişi olarak, önemli bazı hususiyetlerinin aktarılması faydalı olacaktır.
Hocamız, hat sanatında yer alan rika, tâlîk, dîvânî ve celî dîvanî yazıları hakkıyla yazmış bir hattattır. Ayrıca her tür yazı çeşidini tanımak, okumak ve hat tarihi konusundaki kitap ve makaleleriyle de derin bir araştırmacı olduğu,kendisini tanıyan ve hat meraklılarınca bilinmektedir. Hat tarihini yazmak, bizzat hattat olanlarca ele alındığında, tam anlamıyla gerçek ve yaşayan bir araştırma olmakla yerini bulur.
Hocanın uzun yıllar Tahran Üniversitesi’nde öğrenim görmesi dolayısıyla, tâlîk yazının bütün inceliklerine vâkıf olması çok önemlidir. Üstelik, son devrin usta tâlîk hattatı Necmettin Okyay’dan ders alması da buna eklenirse,hocanın tâlîk konusundaki tecrübesini tahmin edebiliriz.Ancak burada çok önemli bir hususu vurgulamak istiyorum. Günümüz hattatları tâlîk yazsa da, şikeste dediğimiz bir kırma tâlîk cinsi vardır ki bunu ülkemizde hakkıyla yazan yoktur. Hocanın özelliklerinden birisi, belki de en önemlisi, şikeste yazıyı çok rahatlıkla ve acem kıvraklığı ile yazabilmesidir. Hat sanatında her cins yazıyı yazabilmek için yıllarca meşketmek gerektiği düşünüldüğünde, Ali Hoca’nın bu konudaki yeteneği anlaşılacaktır. Başka bir husus da vardır ki, hocalık yönü her iyi hattat, iyi hoca olmayabilir. Bu başlıbaşına özel bir yetenek gerektirir. Bildiğini öğretebilmek ancak gerçek hocalar için söz konusudur. Ali Hoca’nın da müstesnâ yönlerinden biri de işte bu gerçek hocalık yönünün olmasıdır. Kendisinin İstanbul Üniversitesi,Edebiyat Fakültesi’nde hocalık yapmış olması dolayısıyla öğretme yeteneğinin,hat sanatını öğretirken de oldukça tebarüz etmiş olduğunu biliyoruz. Genellikle sulu mürekkeple harf çıkartmalarını, yani düzeltmelerini yapar ve bu arada gayet detaylı bir şekilde harfin anatomik yapısını tarif ederdi.
Ali Hoca’nın son devir hat tarihimizdeki müstesnâ yerini almasında başka bir özelliğini belirtmemiz gerekecektir. Rahmetli ünlü hattatımız meşhur Halim Özyazıcı’dan sonra Dîvânî ve Celî Dîvânî yazılarını ne yazan ne de öğreten bir hat sanatkârı mevcut değildi. Zaten örnek sayılabilecek meşkleri bulmak da zordu. Bu dönemde, bugün yaşayan hattatların yukarıda zikredilen iki yazıyı yazabilmeleri, ancak merhum hocamız sayesinde mümkün olabilmiştir. Çünkü hoca, Halim Hoca’dan elde ettiği bu iki yazı türü meşklerinin hem yayılmasına ve basılmasına vesile olmuş, hem de genç hattatlara bu yazıları meşkederek öğretmiştir.Diyebiliriz ki bu yazıların kaybolmasına engel olmuştur. Çok önemli bir hizmet olan bu hususu özellikle belirtmek yerinde olacaktır.
Kendisine yaptığı bu hizmetlerden dolayı şükran borçluyuz. Hocamızı burada bir kez daha rahmetle anıyor, cennette yazılarını tekrar görmeyi umut ediyoruz.