Hit (4796) M-143

Selem

Yazar Adı : İlim Dalı : Fıkıh
Konusu : Dili : Türkçe
Özelliği : Makale Türü : Müstakil
Ekleyen : Nurgül Çepni/2009-07-08 Güncelleyen : /0000-00-00

SELEM


Toplum hayatının dirlik ve düzenini sağlayan unsurların başında fertlerin birbirlerine duydukları karşılıklı güven ve saygı gelmektedir. Bunların temin edilemediği toplum, insan yığınından öte bir ma'nâ ifâde edemez.
Fertler arası karşılıklı güven ve saygıyı te'sis etme vazifesi başta satıcıya düşmektedir. Ticaret erbabının dürüst davrandığı, alıcının satıcıya itimad edip aldatılmadığından emin olduğu bir toplum, melek-nümûn bir toplumdur. Kendisi aldatılsa dahi aldatmayan bir tacir isteniyorsa, kalbine Allah korkusunun iyi bir şekilde yerleştirilmesi gerekmektedir. Bu da alım-satımında dikkat edeceği temel prensipleri bilmesiyle mümkündür. Bu yazıda İslam hukukunun, ticaretle alâkalı bölümünden alış-veriş çeşitlerinden birisi üzerinde durulmaktadır. Yaptığımız alış-verişleri bu temel prensiplere göre düzenlememiz, neticede, içtimaide rûhî bütünlüğümüzü temin edecektir.

İslâm Hukuku'nda meşru olan dört çeşit alışverişten biri de selemdir (1). Selem kısaca, para peşin, mal veresiye olmak üzere yapılan alışveriştir (2). Selem'e, aynı mânâ ve vezne sahip olan "selef de denir. İkisi de teslim ve takdim etmek mânâsına gelir. Selem denilmesi, alış-veriş meclisinde ücretin peşin olarak teslim edilmesine binaendir. Selef denilmesi ise ücretin mala takdim edilmesinden dolayıdır (3).
Selem akdi, hadd-i zâtında yok olan bir şeyin satışı olması cihetiyle kıyasa muhaliftir. Fakat ihtiyaca binaen meşru kılınmıştır. Meşruiyyeti, kitap, sünnet ve icma ile sabittir. Kitaptan delil, Bakara suresinin, mudayene âyeti de denilen 282. ayetidir.
Sünnetten delil ise, İbn Abbas’tan rivayet edilen şu hadis-i şeriftir:
"İbn Abbas (r.a)'dan şöyle rivayet edilmiştir. Resulullâh (sav) Medine'ye teşrif buyurduğunda insanlar selem suretiyle bir iki sene va'deli alır-satarlardı. Bunun üzerine Resul-i Ekrem "Kim hurma (gibi bir şey almak)da selem tarikiyle alış-veriş ederse miktarı (Ölçek veya kilogramı) ma'lum olarak —yine İbn Abbas'tan bir rivayette— muayyen bir va'de ile alıp—satsın" buyurdu (4).
İcma'a gelince, bütün mezhepler selem tarikiyle yapılan alış-verişi kabul etmişlerdir (5).

SELEM AKDİNİN RÜKÜNLERİ VE HÜKMÜ:

Normal satış akdinde olduğu gibi Selem de "icab ve kabul" ile munâkid olur. Binaenaleyh rükünleri icab ve kabuldür. Hükmü ise, mülkiyetin gerçekleşmesidir. Çünkü selem akdedilince müşteri mala veresiye olarak, satıcı ise ücrete peşin olarak mâlik olur. Dolayısıyla, satıcı ücreti peşin alacağından tasarrufta bulunabilir. Müşteri ise vâdesi gelip malı kabzetmedikçe onda tasarrufta bulunamaz. Yani o malı şirkete sermaye olarak koyamaz ve satamaz (6).
Selem akdi, selem veya selef tabiriyle munâkid olabileceği gibi, almak—satmak lâfızlarıyla da munâkid olur. Meselâ, bir kimse şu kadar kile buğdayı selem yoluyla sana sattım der. Müşteri de aldım derse bu akit selem akdi olur ve selemin şartlarına riayet etmek icab eder (7).

SELEMLE ALAKALI BAZI ISTILAHLAR:
Selemle alâkalı olarak sık sık kullanılan bazı ıstılahlar kısaca şöyle izah edilebilir:
1.Resul—Mâl: Peşin olarak verilen ücrettir. Bu, para olabileceği gibi bir mal yani bir eşya da olabilir.
2.Muslemun Fih: Selem akdinde satılan ve veresiye olarak alınacak mala denir.
3.Rabbu's—Selem: Müşteri demektir.
4.Muslemun İleyh: Satıcı demektir.
5.Mekilât: Ölçek veya litre ile alınıp satılan şeylerdir. Buğday, akaryakıt ve süt gibi.
6.Mevzunât: Tartı (kg) ile alınıp satılan şeylerdir. Altın, şeker gibi.
7.Mezruât: Metre veya m2 İle alınıp satılan şeylerdir. Kumaş gibi.
8.Adediyât: Sayı ile alınıp satılan şeylerdir. Yumurta gibi.

SELEM AKDİNİN ŞARTLARI:
Herhangi bir selem muâmelesinin sahih olabilmesi için bir takım şartlar vardır. Bu şartların sayısı Fetâvây-i Hindiyye'de 17, Ö.N. Bilmen'in Kâmusu'nda 11, Mecelle şerhlerinden Durerü'l-Hukkâm'da 9 ve Hidâye'de 8 olarak zikredilmiştir. Ancak bu sayının farklı olması, bazı müelliflerin birkaç maddeyi birleştirmesinden ileri gelmektedir. Meselâ Fetâvâyi Hindiyye'nin dört ayrı maddesini Kâmus bir madde olarak zikretmektedir. Muhtemel suallere cevap teşkil etmesi mülâhazasıyla bu şartları en geniş şekliyle almaya çalışacağız (8).
1. Ücretin cinsinin belli olması. Paramı veya selemde ücret olabilen bir mal mı olduğu belirtilmelidir. Selemde canlı hayvan ücret olabileceği gibi, keyli ve vezni olan mallar da ücret olurlar. Ancak bu durumda ölçek veya kilogramlarının yani miktarlarının bilinmesi icab eder. Hayvan ve mezruâta ise, işaret etmek yeterlidir (9).
2. Akid yapılan beldede birden fazla para kullanılıyorsa bunun çeşidinin de belli olması. T.L. veya Mark gibi. Bir beldede bir tür para kullanılıyorsa, paranın cinsi tayin edilmeden yapılacak alış—verişlerde o beldenin parası kasdedilmiş olur.
3. Ücretin miktarının belli olması. Akid, ücretin miktarına bağlı değilse ücret işaretle tayin edilebilir. Selem akdiyle birden fazla mal alınıyorsa her birinin fiyatı ayrı ayrı tesbit edilmelidir. Aksi takdirde akit fasid olur (10).
4. Ücretin akid meclisinde satıcıya teslim edilmesi. Buna göre selemde ücret olarak sened verilemez. Çünkü bu şart ihlâl edilmiş olur.
5. Malın cinsinin belirtilmesi. Buğday, hurma gibi.
6. Malın çeşidinin belirtilmesi. Isparta halısı, Gemlik zeytini gibi.
7. Malın sıfatlarının tesbit edilmesi. Yani farklı markaları olan bir mal alınıyorsa, markasının tayin edilmesi şarttır. Mert veya Art tencereleri gibi.
8. Malın cinsine göre miktarının kg. litre, metre veya sayı olarak tayin edilmesi. Ölçüsü bilinmeyen bir kap veya ölçekle miktar tayin edilemez, ölçüsü belli olmakla birlikte genişleyen veya daralan bir kap da ölçek olarak kullanılamaz (11).
9. Malın veresiye olması. Mal peşin olmak üzere yapılan selem akdi, selem olmaktan çıkar; normal alış—veriş akdi olur ve artık onda selem akdinin şartları aranmaz. Veresiye müddeti en az bir aydır.
10. Malın, teslim tarihinin tayin edilmesi. Bütün malın bir anda teslim edilmesi şart değildir. Meselâ on ton buğday için selem yapılmış ise beş tonu bir ay sonra, üç tonu üç ay sonra, geri kalan iki tonu ise altı ay sonra teslim edilmesi kararlaştırılabilir. Borçlunun ölümü ile vakit son bulur ve borç, satıcının mirasından hemen alınır (12).
11. Malın akid zamanından teslim zamanına kadar piyasada bulunabilecek bir mal olması. Bazen bulunup bazen bulunmayan veya akit zamanında bulunmayıp teslim zamanı piyasaya çıkacak olan ya da bunun aksi olan malda selem caiz değildir. Depolarda bulunup piyasaya sürülmeyen (karaborsa olan) mal, bulunmayan mal hükmündedir. Bu şart, borçlu vefat ettiğinde malın hemen tahsil edilebilmesi için lüzumludur (13).
12. Malın tayinle belirlenen şeylerden olması (14). Binaenaleyh altın ve gümüş paralarda (dinar, dirhem) selem câiz değildir. Külçe altında ise câizdir. Türk lirası da dirhem ve dinar hükmündedir.
13. Malın, misliyât denilen, mevzunât, mekilât, mezruât ve adediyât-ı mutekâribeden bir guruba girmesi (15). Bu dört gurubun dışında olup kıyemî denilen mallarda selem câiz değildir. Buna göre hayvanlar, arabalar, antika eşyalar, el—yazma kitaplar, apartman daireleri ve âvize gibi mallar selem tarikiyle satılamazlar.
14. Nakliyesi ve taşıma zahmeti olan malın teslim edileceği yerin tayin edilmesi. Ancak nakliyesi ve taşıma zahmeti olmayan malda teslim yerinin tayin edilmesi şart değildir. Hayvan veya araba ile taşımaya ihtiyaç olmayacak kadar az olan mücevher ve esans gibi (16).
15. Ücret olarak mal verildiğinde, bununla satın alınan mal arasında "riba-i nesle" cereyan etmemesi. Bu iki malın yukarda zikredilen dört kategoriden birine girmemesi gerekir. Mesela, hem ücret hem de malın kg. veya litre ile satılan mallardan olmaması gerekir.

SELEM AKDİYLE ALINIP SATILMASI CAİZ OLAN VE OLMAYAN ŞEYLER:
Bundan evvelki bölümde zikredilen selemin şartlarına dikkat edildiğinde bazı malların selem tarikiyle alınıp satılmalarının caiz olmadığı görülür. Şartlarından herhangi biri yerine gelmediğinde selem fasid olur. Bu durumda müşterinin malı almaya hakkı olmadığı gibi satıcı tarafından da malı almaya zorlanamaz. Durum bu olunca müşteri, satıcıya vermiş olduğu ücreti geri alır (17).

A. SELEMİ CAİZ OLAN MALLAR
Selemin şartları bölümünde, satın alınan malın zikredilen dört kategoriden birine girmesi icabettiğini daha önce zikretmiştik.
Bu dört guruptan mevzunâta misâl olmak üzere şu malları zikretmek mümkündür: Arpa, buğday, susam, içyağı, kuyrukyağı, bal, za'feran, misk, şeker, tuz, amber, kına, bakır, kalay, demir, pirinç, tunç, yonca, şap, soğan, sarımsak, lor, peynir, keten, pamuk (18) fındık, kömür, iplik, saman, et (bütün sıfatlarının açıklanması şartıyla), kuluçka için alınıp beslenen kuşların eti, sığır derisi, odun (yük ile câiz değil), kâğıt, kayısı, armut ve badem, taze balığın selemi, vezni olarak câizdir. Ancak hem akit hem de teslim zamanı balık avlamaya mevsimine denk gelmelidir. Tartısı ve türü belli olan konserve balıkta ise daima câizdir (19). Nar ve ayva mevzunâttan olduğu halde selem yoluyla alınıp satılmaları câiz görülmemiştir (20).
"Keyli olan malların vezni olarak, vezni olan da keyli olarak satılmaları câiz olduğundan" (21) yukarıda saydığımız birçok maddeyi mekilât gurubunda da saymak mümkündür. Süt, sirke, pekmez, buğday, su, yağ... vs. bu tür mallardandırlar. Örfen hangi yolla satılıyorlarsa ona itibar edilir.
Adediyât-ı Mutekâribe dediğimiz mallar da hem sayı, hem tartı, hem de ölçekle satılabilirler (22). Bunda da teamül ne ise ona uyulur. Bu tür mallara şu misâller verilebilir: Yumurta, ceviz, ekmek, koyun derisi, mes, fabrikasyon olan züccaciye, çelik tencere, kaşık, çatal, tuğla, kiremit, çuval, süs eşyası olarak kabuğundan istifade etmek için alınacaksa deve kuşu yumurtasında selem câiz olmaz. Aksi takdirde câiz olur.
Mezruâta misâl olmak üzere kereste, tahta, kumaş, halı, kilim ve hasır misâl verilebilir.
Topraktan mâmul saksı, bardak, testi, elbise, kamış ve eğritmiş ipliğin de selem yoluyla satışı câizdir. Bu gün konfeksiyon sistemiyle dikilen gömlek, pantolon, takım elbise ve iç çamaşırlar dahil bütün giyecekler mislî mallardandırlar.

B. SELEMİ CAİZ OLMAYAN MALLAR:
Mislî olmayan mallarda selem câiz değildir. Canlı hayvanlar, antika eşyalar, arabalar, kürkler, madenler, apartman daireleri ve müstakil evler bu tür mallardan sayılırlar. Sakatatın selemi sayı ile câiz olmamakla birlikte kilo ile câizdir. Karpuz, balkabağı, ayva ve nar da sayı ile değil de kilo ile satılabilirler. İmam Şâfii'ye göre de bu mallarda tartıyla selem câizdir (*).
Selem yoluyla alış—verişte malın, şu bahçenin meyvesi, şu köyün buğdayı.. gibi tayini câiz değildir. Çünkü o bahçenin meyvesi hastalıklı olabileceği gibi bitmeyebilir de. Bu durumda müşterinin malı teslim alma garantisi tehlikeye düşmüş olur. Dolayısıyla muayyen ağaçların meyvesi, muayyen koyunların yünü, muayyen beldelerin buğdayı gibi tayin edilen şeylerde selem câiz değildir. Ancak cinsini belirlemek için meselâ Isparta halısı Gemlik zeytini demekte bir beis yoktur. Aynı şekilde muayyen ve ölçüsü bilinmeyen bir kap veya uzunluk âleti ile de selem alışverişi câiz olmaz. Çünkü onlar kaybolabilirler.
Bu gün birçok yörede tüccar, üreticiye henüz çıkmamış ürünü ve mukabil para verip, zamanı gelince piyasa fiyatına göre anlaşırız demekte ve âdeta üreticiyi sömürmektedir. Bu tür bir alış—veriş hem malın fiyatı tesbit edilmediğinden hem de henüz ürün ortaya çıkmadığından ötürü câiz değildir.
Müşteride olan alacağa mukabil selem yapılamaz. Çünkü ücretin akit meclisinde teslim edilmesi şarttır. Onun için "senden alacağım olan bir milyon liramla şu malda selem yapıyorum" demek câiz değildir. Hatta çıkarıp bir milyon ekleyerek iki milyonla selem akdi yapsa sadece yeni vermiş olduğu bir milyon için akit geçerli olur.
Odunda denk, yoncada de bağ usulüyle selem câiz değildir. Ancak munazaaya meydan vermeyecek şekilde demetin bağlanacağı ipin uzunluğu tesbit edilirse câiz olur. Bunların kilo ile satılması ise câizdir. Mücevher ve standart olmayan boncukta selem câiz değildir (23).

SELEMDE İKALE:

Selemde ikale, yani iki tarafın isteği ile alış—verişin bozulması câizdir. Satıcı, bu durumda ücreti geri verir. Harcanmış veya zayi olmuşsa mislini yoksa kıymetini müşteriye iade eder.
Müşteri malı teslim aldıktan sonra henüz mal elinde iken ikale yaparlarsa yine câizdir. Bu durumda müşteri malı iade eder. İkale malın tamamında yapılabileceği gibi belirli bir kısmında yapılabilir.
Müşterinin, malı teslim almadan selem yaptığı fiyatla veya üzerine belirli bir kâr ekleyerek satıcıya ya da üçüncü bir şahsa satması sahih değildir. İkaleden sonra müşteri parayı teslim almadan onda tasarruf yapamayacağı ve onu değiştiremeyeceği için satıcıdan o para karşılığında herhangi bir şey satın alması da sahih olmaz (24).
Müşteri satıcıyı malın bütününden veya belirli bir kısımdan ibra eder veya ona hibe ederse bu muamele ikale sayılır ve satıcının o nisbette ücreti geri vermesi icab eder. İkaleden sonra yapılacak ibra veya hibe ise sahihtir (25).
İkale ilk fiyat üzerinden yapılır. Bu fiyatın arttırılıp eksiltilmesi câiz değildir.

 

SELEMDE MUHAYYERLİK:
Mal borç olarak sabit olduğundan diğer alış—verişlerden farklı olarak selemde şart muhayyerliği ile görme muhayyerliği yoktur. Ücretin para olması durumunda bu iki taraf için de geçerlidir. Çünkü şart muhayyerliği mülkiyet hükmünü ifade eden akde mâni olduğundan bedelin kesin teslimine de mâni olur. Selemde görme muhayyerliği ise hiçbir mânâ ifade etmez. Zira mal, en az bir ay sonra teslim edilecektir.
Selemde ayıp muhayyerliği ise geçerlidir. Zira bu muhayyerlik kesin teslime mâni değildir. Ücret, mal olarak verildiğinde satıcı bu malda kusur bulursa muhayyerdir. İsterse malı kabul eder, İsterse akdi fesheder. Müşteri de malı teslim aldıktan sonra onda bir kusur bulursa, isterse geri verir (26). Ayrıca, ücret mal olduğuna satıcı için görme muhayyerliği de vardır.

SELEMDE VEKÂLET:
Selem akdi yapmaya üçüncü bir şahıs vekil tayin etmek câizdir. Bu vekâletten maksad, selem akdiyle bir şey satmak değil satın almaktır. Binaenaleyh müşterinin vekil tayin etme hakkı var ama satıcının bu hakkı yoktur. Zira satıcının vekil tayin etmesi durumunda vekil, bedeli başkasına olmak üzere sonradan kendisinin teslim edeceği bir mal satmaktadır. Bu ise câiz değildir (27).
Vekil, tesbit edilen şartları haiz olmayan bir malda selem yaparsa, akid kendisi için olmak üzere câiz olur. Bu durumda mal vekilin olur ve tesbit edilen vasıflarda bir malı müvekkiline vermeye mecbur olur.
Vekil, müvekkilin söylediği maldan başka bir mal alırsa, müvekkil dilerse parasını vekile dilerse satıcıya tazmin ettirir. Vekil öderse selem akdi onun için geçerli olur.
İki kişinin vekil tayin edilmeleri durumunda, yalnız birisinin selem akdi yapması câiz olmaz (28).
Zimmî olan bir şahsı seleme vekil tayin etmek kerahetle câizdir. Müşteri vekile "sende alacağım bir milyon liraya selem yoluyla bir kamyon buğday al" dese bu selem müvekkil için değil vekil için geçerli olur (29).
Vekil gabn-i fahiş olacak şekilde aldansa selem câiz olmaz. Müvekkilin izni olmadan vekil kendi yerine üçüncü bir şahsı tayin edemez. Vekil, inan şirketi ortağıyla, selem tarikiyle alış—verişte bulunabilir. Ancak mufavaza şirketi ortağıyla yaptığı selem câiz olmaz (30).
Benzerini müvekkiline vermek üzere vekilin selemi ikale etmesi de câizdir.

SELEMDE KABZ:
Selem ite satın alınan malı değiştirmek câiz değildir. Yani buğday üzerine akid yapılmışken yerine arpa vermek câiz değildir. Satıcısı aynı cinsten daha iyi bir mal verse alıcı onu almak zorundadır. İyi kalite üzerinde akid yapılmışken onun yerine kalitesi düşük bir mal verilmek istense birkaç durum ortaya çıkar:
a) Satın alınan mal mezruâttan (metre ile ölçülen) ise; mesele kumaş olup da satıcı, metresi fazla veya daha iyi bir kumaş getirip "bunu al bana şu kadar fazla ücret ver" derse bu câiz olur.
b) Metresi noksan veya adi bir kumaş getirip "farkını vereyim" dese câiz olmaz.
c) Satıcı daha kötü bir mal getirip bir şey demeden verdiğinde müşteri kabul etse câizdir. Bu, müşterinin ileri sürdüğü vasıftan vazgeçmesi demektir.
Mal mekilât (ölçülen) veya mevzunâttan (tartılan) ise durum şöyle olur: Daha İyi bir mal getirilip üstüne para istense câiz olmaz. Ama az veya çok mal getirilip farkı istense veya ödense rıza ile câiz olur. Kötü mal getirilip fark ödense câiz olmaz.
Müşterinin nezaretinde olmadan, satıcının malı ölçüp vermesi teslim sayılmaz. Helâk olması durumunda satıcının malı olarak gider. Müşteri "malı denize dök" der ve satıcı da bunu yaparsa yine satıcının malından gider. Bir kimsenin, selem akdiyle satın aldığı bir malı, teslim zamanı geldiğinde satıcı, ona üçüncü bir şahıstan aynı miktar ve vasıflarda mal satın alarak, alacağı malın yerine teslim almasını söylerse, bu onun yerine geçmez. Ancak satıcı, alıcının bu malı önce onun adına teslim aldıktan sonra kendisine kabul etmesini ister ve alıcı da malı onun adına teslim alıp ölçtükten sonra kendi adına ikinci bir defa ölçüp teslim alırsa, selem câiz olur ve kabz gerçekleşmiş olur (31). Zira ölçmek şartıyla iki akit yapıldığından iki defa ölçülmelidir.
Müşterinin, satıcıda, ödeyeceği ücret kadar alacağı bulunsa, bu borç ücret yerine sayılamaz. Diğer taraftan, alıcının yanında selem akdine mevzu olan malın cinsinden ve aynı miktar ve vasıflarda emanet veya borç mal bulunur ve satıcı bunu vereceği mal yerine sayarsa yine câiz olmaz (32).

SELEMDE HAVALE VE REHİN:
Ücreti havale etmek; satıcının hazır bulunması şartıyla kefiline vermek ve rehin bırakmak câiz olduğu gibi ücrete mukabil rehin almak da câizdir. Müşterinin ücreti rehin alması durumunda, rehin duruyor olsa bile tarafların ayrılmasıyla akid bozulur. Müşteri, alacağı mala mukabil başka bir malı rehin alır ve henüz asıl mal teslim edilmeden satıcı ölürse, rehin satılır ve asıl malın cinsinden anlaşma yapılan miktarda mal satın alınarak müşteriye teslim edilir.
Selem alış—verişinde ücreti havale etmek câiz olduğu gibi satın alınan malı da havale etmek câizdir. Bu durumda satıcı borçtan kurtulmuş olur (33).

SELEMDE KEFALET:
Müşteri alacağı mala karşılık satıcıdan kefil isteyebilir. Ancak satıcı kefil göstermekle borçtan kurtulamaz. Binaenaleyh müşteri isterse malı satıcıdan, isterse kefilinden alır.
Kefil, hakimin hükmü ile müşteriye teslim etmek üzere malı kabzedip, müşteriye teslim etmeden satar ve kâr ederse, aynısını yeniden alıp müşteriye teslim etmesi şartıyla aradaki kâr kendisine helâl olur. Fakat satıcı herhangi bir mahkeme kararı olmadan malı kefile teslim etmiş, kefil de satıp kâr etmişse bu kâr ona helâl olmaz (34).

TARAFLAR ARASINDA ÇIKACAK ANLAŞMAZLIKLAR:
Taraflar malın cinsinde, meselâ buğday, veya arpa oluşunda ihtilaf eder ve iki tarafın da delili bulunmazsa karşılıklı yemin ederler. İkisi de yemin ederse hâkim akdi fesheder. Taraflardan biri yeminden kaçınırsa onun aleyhine hüküm verilir. Taraflardan biri delil getirirse onun lehine hükmedilir. İkisinin de delil getirmesi durumunda müşterinin delili kabul edilir.
Malın miktarında çıkacak ihtilaf da yukarıdaki ölçülere göre çözülür.
Satıcı akdin süreli olmadığını alıcı ise süreli olduğunu söylerse alıcının lehine hükmedilir. Şayet teslim tarihinde ihtilaf ederlerse, yeminle birlikte yine alıcının iddiası geçerlidir.
Satıcı malın kalitesiz olmasını şart koştuğunu alıcı da hiçbir şey şart koşmadığını iddia ederse satıcının sözü geçerlidir (35).

İSTİSNA' (SİPARİŞLE MAL YAPTIRMA):
İstisna', sünnet ve icma ile meşru kılınmış bir alış—veriş şeklidir. Fiilen olmazsa bile hükmen var olan bir şeyin satışı olduğundan vaad değil satıştır.
Herhangi bir istisna' akdinin sahih olabilmesi için şu şartların yerine gelmesi icab eder:
1. Yapılacak şeyin cinsi, nevî, ölçüsü ve münazaaya meydan vermeyecek şekilde sıfatları belirtilmelidir. Meselâ; bir şahıs, mest yapan mestçiye ayağının numarasını söyleyip, koyun derisinden olmak üzere çifti şu kadar liradan iki çift mest yap deyip, mestçi de kabul ederse istisna1 akdi gerçekleşmiş olur.
2.Siparişle yaptırılması örfen teâmül haline gelen birşey olması, Elbette, mest, kayık, mobilya çeşitleri, ayakkabı, demir doğrama, kapı—pencere, apartman daireleri misal verilebilir (36).
Örfen teamül haline gelmeyen şeylerde, bir aydan az olmamak üzere belli bir süre tayin edilirse, akit seleme dönüşür ve selemin şartlarına uymak icabeder. Ama süre tayin edilmezse yine istisna' olmakla beraber teâmül haline gelmeyen bir iş olduğu için akit fasit olur. Fasid bir istisna' akdi ise sahih selem olarak kabul edilir (37).
İstisnada hem iş hem de hammadde sanatkârdan olmalıdır. Satılan, malın kendisi olduğu için sanatkâr, kendisinin veya bir başkasının yaptığı şeyi sipariş verene teslim etse o da bunu kabul etse câiz olur.
İstisna' yapıldıktan sonra, tek taraflı olarak pazarlıktan dönülemez. Hatta sanatkar malı yapmaya icbar olunur (38). Yapılan şey ısmarlayana gösterilmeden başkasına satılsa câizdir. Ama ısmarlayan görür ve beğenirse yani istediği şartlar yerine gelmişse başkasına satılamaz.
İstisna’da görme muhayyerliği yoktur. Aksi takdirde, istenen vasıfları haiz olsa bile müşterinin reddetmesi muhtemeldir. Bu ise, sanatkarı mağdur etmek demektir (39). Ama istenen şartlara uymazsa alıcı muhayyerdir. İsterse alır, isterse vazgeçer.
Taraflardan birinin ölümü ile akit batıl olur.



Dipnotlar:
1) İslâm hukukunda meşru olan dört çeşit alış—veriş kısaca şöyle izah edilebilir: a) Malı, ücretle (para) değiştirmeye mutlak bey'. b) Malı malla değiştirmeye mukayeda. c) Parayı (semen) para ile değiştirmeye sarf (altın, dolar bozdurma), d) Parayı, (semen) malla değiştirmeye de selem denir. Fethu'l—Kadir, c.5, s. 323. Mecelle Mad. 120.
2) İbn Abidin c.5, s. 209, Ö.N. Bilmen H. I. ve I. F. Kamusu c.6, s. 111, Mecelle Mad. 123.
3) İbn Abidin c.5, s. 209.
4) Buhâri, Selem 1. Muslim, Musalat, 127.
5) Ö. N. Bilmen a.g.e. c.6, s. 111.
6) aynı yer.
7) İbn Abidin c.5.s. 209.
8) Fetâvây-i Hindiyye'nin sırası takib edilmiştir.
9) İbn Abidin c.5, s. 215. F. Hindiyye c. 3, s. 197, Multeka s. 266.
10) Multekâ s. 266, el—Hidâye, c.2,s.72
11) el—Hidâye c.2, s.73, Fetâvây-i Hindiyye c.3, s. 198.
12) F. Hindiyye c.3, s. 198, Multekâ s. 266, Dureru'l—Hukkâm Mad. 382. İbn Abidin, akid yapıldıktan sonra hemen teslim vakti girse ve meclis dağılmış olup ücret satıcının elinde duruyorsa bu akdin câiz olacağını kaydetmiştir. Böyle bir selem akdi İmam Şafii'ye göre de câizdir, bkz. İbn Abidin c.5, s.211, el—Mecmu', İmam Nevevi c.9, s. 205.
13) İbn Abidin c.5, s.215, İmam Şafii'ye göre ise teslim tarihinde piyasaya çıkacak malda selem câizdir, el-Mecmu c.9, s. 205, İmam Malike göre ise akid zamanıyla teslim zamanında bulunan mallarda selem câizdir.
14) Yani kendisine değer biçilen bir mal olmalıdır, bizzat kendisi değer ölçüsü olmamalıdır.
15) Bu terimler için bkz. Selemle İlgili Bazı Istılahlar.
16) Dureru'l—Hukkam mad. 383, İbn Abidin c.5, s. 218.
17) Dureru'l —Hukkâm, aynı yer.
18) Selem yoluyla pamuk satışı yapıldığında, pamuk yerine kozası verilemez.
19) el—Hidaye c.2, s. 268, Mevkufat C.2, s. 66.
20) F. Hindiyye, c.3, s. 199.
21) Ö.N.Bilmen c.6, s. 111, İbn Abidin c.5, s. 216.
22) F. Hindiyye c.3, s. 197. (*) İbn Abidin, c.5, s. 213.
23) el—Hidaye, c.2, s. 78, Mevkufât, C.2, s.66.
24) İmam Şafii'ye göre bu sahihtir. İbn Abidin c.5, s. 219. Fetâvây-i Hinddiyye, c.3, s. 196.
25) İbn Abidin c.5, s. 219.
26) el—Hidâye, c.3, s. 72, F. Hindiyye, C.3, S. 197.
27) el—Hidâye, c.3, S. 140.
28) F. Hindiyye, c.3, S. 198.
29) a.g.e. aynı yer.
30) a.g.e. aynı yer.
31) el—Hidâye c.4, s. 134; F. Hindiyye C.3, s. 198.
32) F. Hindiyye c.3, s. 198.
33) el—Hidâye c.3, s. 140.
34) a.g.e. c.3, s. 198.
35) aynı yer.
36) Bedayiu's—Senayi c.5, İbn Abidin c.5, s. 212.
37) Mecelle Mad. 389, el—Hidâye c.2, s. 78, İbn Abidin c.5, s. 212.
38) Dureru'l—Hukkâm mad. 392.
39) a.g.e. aynı mad.

 

 

İslâm Hukuku'nda meşru olan dört çeşit alışverişten biri de selemdir (1). Selem kısaca, para peşin, mal veresiye olmak üzere yapılan alışveriştir (2). Selem'e, aynı mânâ ve vezne sahip olan "selef de denir. İkisi de teslim ve takdim etmek mânâsına gelir. Selem denilmesi, alış-veriş meclisinde ücretin peşin olarak teslim edilmesine binaendir. Selef denilmesi ise ücretin mala takdim edilmesinden dolayıdır (3). Selem akdi, hadd-i zâtında yok olan bir şeyin satışı olması cihetiyle kıyasa muhaliftir. Fakat ihtiyaca binaen meşru kılınmıştır. Meşruiyyeti, kitap, sünnet ve icma ile sabittir. Kitaptan delil, Bakara suresinin, mudayene âyeti de denilen 282. ayetidir.

Sünnetten delil ise, İbn Abbas’tan rivayet edilen şu hadis-i şeriftir: "İbn Abbas (r.a)'dan şöyle rivayet edilmiştir. Resulullâh (sav) Medine'ye teşrif buyurduğunda insanlar selem suretiyle bir iki sene va'deli alır-satarlardı. Bunun üzerine Resul-i Ekrem "Kim hurma (gibi bir şey almak)da selem tarikiyle alış-veriş ederse miktarı (Ölçek veya kilogramı) ma'lum olarak —yine İbn Abbas'tan bir rivayette— muayyen bir va'de ile alıp—satsın" buyurdu (4).

İcma'a gelince, bütün mezhepler selem tarikiyle yapılan alış-verişi kabul etmişlerdir (5).
Yayınlandığı Kaynak :
Yayınlandığı Dergi :
Sanal Dergi :
Makale Linki :
Otel Tekstili antalya escort sakarya escort mersin escort gaziantep escort diyarbakir escort manisa escort bursa escort kayseri escort tekirdağ escort ankara escort adana escort ad?yaman escort afyon escort> ağrı escort ayd?n escort balıkesir escort çanakkale escort çorum escort denizli escort elaz?? escort erzurum escort eskişehir escort hatay escort istanbul escort izmir escort kocaeli escort konya escort kütahya escort malatya escort mardin escort muğla escort ordu escort samsun escort sivas escort tokat escort trabzon escort urfa escort van escort zonguldak escort batman escort şırnak escort osmaniye escort giresun escort ?sparta escort aksaray escort yozgat escort edirne escort düzce escort kastamonu escort uşak escort niğde escort rize escort amasya escort bolu escort alanya escort buca escort bornova escort izmit escort gebze escort fethiye escort bodrum escort manavgat escort alsancak escort kızılay escort eryaman escort sincan escort çorlu escort adana escort