Soru: Namaz esnasında gülümsemek namazı ifsad eder mi? Ayrıca namaz kılarken aklımızdan dünyalık nesne adları (kaşık, soğan v.s) geçse namaz ne derece etkilenir. Bir hocanın böyle nesneleri aklımızdan geçirmenin namazı bozduğunu dediğini işitmiştik. 

el Cevab: Gülümsemek namazı ifsad etmez. Kaşık, soğan vs akıldan geçmesi ya da geçirmek de namazı ifsad etmez. 
------
Dini edebler konusunda ve fetvaların çelişmesi konusunda hocaların sözlerinin neye göre söylenildiğini önemsemelisiniz.
---
Zamanımızda tasavvuf meşrebi olan hocalar nefis tezkiyesi ile alakalı kültürü de dikkate alıp , örneğin Allah’a yönelmen tam değilse namazın olmaz, diyebiliyorlar. Hatta bazıları Behlül 'ün halife Harun Reşide hikayesini anlatıp senin taptığına ben kafirim vs gibi menkıbeler de anlatabiliyorlar. 
Geçenlerde Mehmet Talu ve Cübbeli Ahmed hocaların flash tv de bir videosunu izledim. Dini konularda yobaz bildiğim bir adamın önünde mehdi şu an var mı konusunu tartışıyorlardı. Mehmet bey onca ilmi birikimine rağmen Medine de bir yerde Mahmut efendinin de bulunduğu bir yerde birinden duyduğu bir zuhurata şeyhinin tepkisinin üzerine kanaat geliştirip mehdi şu an da hayatta demeye başladığını anlatıyor... Yıllar sonra da bu durumdan yine aynı şeyhin bir iması sebebiyle vazgeçiyor...
Bu örnek, tipik bir örnek. Şer’i ilimler bilgi düzeyi asıldır. Burası bütün müminleri bağlayacak ilmi düzeydir. Allah’ın rızası da buradadır. Bundan sonra Allah’la hukukları daha bir üst düzeye çıkmış murakabe ehlinin düzeyi gelir. Bu düzlem de Allah’la edebler gereği normal düzeyde edep dahilinde olan fiiller ve kusurlar edebsizlik addedilir. Tasavvuf erbabı Allah’la edeblerin şiddetle gözetilmesini emrederler. İşte bu düzeydeki insanlar için namazdaki huşu-ve hudu haline aykırı bir durum olan dünyevi işlerin akla getirilmesi namazı bozar. Çünkü bahsedilen düzeyde namaz yüzde yüz murakabe halinde olunması gereken manevi miraçdır. Namaza durduğunda yemeğe tuz atıp atmadığı akla gelen birisi Allah meclisinden tuz meclisine kalbi kayan insan gibi olur ve onlara göre rıdvan beyatinde bir deve için beyat meclisinden ayrılan ve devesini yakalamaya çalışırken cennet müjdesini kaçıran sahabi gibi olur. 
Her meclisin kendine özgü dili olabilir. NŞA da şer’i bilgi ve doğru düzlemine göre konuşulmalı ve fetva verilmelidir. 
Umarım ifade edebilmişimdir.